1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Bir “hazımsız” veda ve “Hoşgeldiniz evinize…”
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Bir “hazımsız” veda ve “Hoşgeldiniz evinize…”

A+A-

Takım elbiselerimi dolaptan çıkardım.
Epey kırışmıştı.
Ne zaman buluşmuştuk en son, hatırlamıyorum.
Ama “kod” verilmişti: Koyu renk takım elbise!

***
İlk kez gittim “Külliye”ye…
Şimdi kendimi inkâr edecek değilim; yeni lider bu toplumun iradesini ve umudunu temsil ediyor diye, binanın dayatma olduğunu belleğimden çıkarmıyorum.

Daha yakından gördüm; fikrim daha da pekişti.
Ne bu ülkenin mimarisini yansıtıyor, ne de sıcaklığını…

Ama yapılmış bir kere.
Pek tabii kullanılacak.

***
Cumhurbaşkanlığı’nda duygusal bir gündü.
Törenin ritüeli de dramatik.
Kapıya kadar uğurluyorsunuz eskisini…
Gidiyor ve resepsiyonda olmuyor örneğin...
Vedalaşırken güç de, unvan da çözülüyor omuzlarından.
Hani derler ya, “Sultan Süleyman’a kalmamış” diye…
Makam gelip geçici.
Önemli olan, geriye ne bıraktığınız.

Doğrusu, Ersin Tatar’dan geriye tam bir tahribat kaldı.
Anlamsızlık, tutarsızlık, zaman kaybı…

***
Uzun uzun konuştu Ersin Bey…
Her üç seçmenden ikisinin onaylamadığı bir siyaseti yeniden anlatmanın anlamı neydi?
Yine kendini tekrarlamanın...
Korsan miting yapar gibi adeta...
İnsanlar güçlü bir iradeyle onaylamadı işte.
Hazmetmek gerek.

Bir de şu...
Bağıra bağıra “devlet” dediğinizde yücelmiyorsunuz.

Sizin devrinizde Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan adanın güneyinde büyükelçilik açtı.
Müteahhitler, emlakçılar, avukatlar tutuklandı.
Mülkiyet rejimi çöktü tam anlamıyla.

Sesiniz yükselterek "egemenlik" dediğinizde, unutulmuyor, partinizde 5 bin değil 5 yüz oy alan adamın "Başkan" olduğu...

Gelecek belirsizliği ortadan kalkmıyor dört minareli camiye ve külliyeye güzelleme yapınca, en önemli ihtişam ya da saygınlık buymuş gibi...
 

***
Tufan Hoca — yeni Kıbrıslı Türk lider — “Hepiniz evinize hoş geldiniz” diyerek başladı konuşmasına.
Yine yapıcı, kapsayıcı bir üslup benimsedi.

Gelmiş geçmiş Cumhurbaşkanlarının ve eşlerinin adlarını bir bir sayarak saygısını gösterdi.
“Şampiyon Melekleri” de andı; göç edenleri, göçü düşleyenleri de…

Türkiye’yle iyi ilişkilerin, istişarenin, uyumun ne kadar kıymetli olduğunu anlattı.

“Çağrım; herkesin kazanacağı çözüme, kalıcı barışa ve istikrara odaklanılmasıdır” dedi, özellikle altını çizdim.
 

***
Tam da törenin yer aldığı saatlerde, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözleri dikkat çekiciydi:
Kuzey Kıbrıs’a yan bakmamız, ters bakmamız asla mümkün değil. Yapılan önemli bir seçimdir ve Kıbrıs Türkünün iradesi bizim için çok saygındır.
 

***
Şimdi yeni ve sıcak bir dönemin başlangıcındayız.

İlk temasların ardından beklentim net:
Birleşmiş Milletler zemininde müzakerelere dönüşün ilk ışığı belirsin.

Türkiye’ye girişi “sakıncalı” sayılan isimler için onarıcı bir tavır gelişsin.

Ve nihayet, nüfus sayımı ve nüfus siyaseti konusunda ilk adımlar atılsın.

Cumhurbaşkanlığı eski binası, "Kıbrıs Kültür Sarayı"na dönüştürülsün örneğin...

İlk temaslar önemli…
Türkiye’yle,
Kıbrıslı Rum liderliğiyle,
Birleşmiş Milletler’le…

Yüzlerimizdeki gülümseme çoğalsın diye…

Bu yazı toplam 2716 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar