1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. İki devletli çözüm maskaralığının sonu mu?
Serhat İncirli

Serhat İncirli

İki devletli çözüm maskaralığının sonu mu?

A+A-

Türkiye, Avrupa Birliği (AB) tam üyesi olmak istiyor mu istemiyor mu?
Tüm yetkililer “istiyoruz” diyor ve biz de öyle kabul ediyoruz...

-*-*-

Yıllardır söylenen bir şey var; “Kıbrıs ve Kürt sorunu çözülmezse, Türkiye AB üyesi olamaz” diye!

-*-*-

Olamaz mı?
“Olamaz” yanıtı, “olabilir” yanıtından daha yüksek bir olasılık!

-*-*-

Ama “kesinlikle olamaz” demek de zor!
Çünkü çok güçlü bir Türkiye, Kıbrıs ve Kürt sorunlarını çözmese de kesinlikle tam üye yapılabilir!
Dünya’nın veya kapitalist ilişkilerin kuralı bu!
“Mümkün değil, AB bir Hrıstiyan kulübüdür, Türkiye’yi içine kabul etmez” yorumu ile “Nasıl?” sorusunu başka bir gün yanıtlarız!

-*-*-

Kürt sorununu çözebildi mi Türkiye?
Üzerinde çalışıyor!
Sürpriz bir çıkış kabul edilen Devlet Bahçeli’nin bir adım öne gelmesi ile başlayan ve Abdullah Öcalan’ın hapisten çıkarılması hatta vekil seçilmesi süreci ile bu sorunun çözümü tabii ki söz konusu!
Ve “İnşallah”ımı kabul etmesini dilediğim bir dua!

-*-*-

Ancak şu gerçek de ortada; Türkiye, Kürt sorununu kendi içinde çözse bile, Suriye veya Irak’taki olası “Kürt devleti” durumunu asla kabul etmez!

-*-*-

Kürt sorunu ile ilgili olarak “Barışçıl” duruş sergileyen Devlet Bahçeli, Kıbrıs sorunu ile ilgili olarak neden “şahin”?
Çünkü Bahçeli’ye göre eğer Kıbrıs’ta federal çözüm olursa, Suriye’de de olabilir ve Türkiye sesini çıkaramaz!

-*-*-

Bir de şu açıdan bakalım; Kıbrıs’ta iki devletli çözüm olursa, Suriye’de neden olmasın?

-*-*-

Yani Devlet Bahçeli hocamın “İlhak”ı, “iki devletli çözüme tercih etmesinin” arkasındaki asıl sebep, “iki devletli çözüm modelinin”, Suriye’deki Kürtler için de gerçekleşmesi olasılığında Türkiye’nin elinin zayıflaması olabilir!
Bu noktada “ilhak” hocama daha rahatsız edici gelmiştir!

-*-*-

Neyse!
Türkiye Kürt sorununu çözdü diyelim; peki Kıbrıs ne olacak?
İlhak veya iki devletli çözüm siyasetleri; Türkiye’nin AB tam üyelik arzusunu kolaylaştırır mı yoksa imkansızlaştırır mı?
Bence imkansızlaştırır!

-*-*-

Demek ki neymiş; Türkiye, AB ile ilişkilerini ilerletmek, geliştirmek ve tam üyeliğe ulaşmak arzusundaysa, Kıbrıs’ta “tüm tarafların kabul edebileceği mantıklı bir çözüm modeline” geçmek zorunda!
Tekrar ediyorum, AB tam üyeliğini arzuluyorsa!

-*-*-

Gelelim SAFE meselesine!
Dün haberini yazdık... 
Türkiye, Avrupa Güvenlik Eylem Programı’na (SAFE) dahil edilmek istiyor… 

-*-*-

AB kontrolündeki bu programa, Kanada, İngiltere, Güney Kore gibi ülkeler de dahil edilecek gibi… 

-*-*-

Türkiye’nin, AB yanında SAFE’ye de katılmasının önündeki en büyük iki engel, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti…
Yunanistan açık bir şekilde “Ege’de bize Casus Belli yani savaş sebebi tehdidinde bulunan bir ülkeyi aramıza alamayız” derken; Kıbrıs Cumhuriyeti, “Rusya’ya Ukrayna’yı işgal etti diye yaptırım uygularken, tam üyeniz bir ülkenin yarısına yakın toprağını işgal etmiş Türkiye’yi SAFE adlı programa katamazsınız” görüşünde… 

-*-*-

Bu arada Türkiye SAFE progrmaına da AB’ye de girmek istiyor; NATO’nun zaten üyesi yani “Batı”dan kopmak işine pek gelmiyor ama bir yandan da örneğin Nikos Hristodulidis’e göre Rusya’ya aynı Batı’nın uyguladığı ağır ambargoları “pek takmıyor”… 

-*-*-

Bir soru daha: Türkiye Kıbrıs’ta son beş yıldır desteklediği iki devletli çözüm maskaralığından vazgeçer mi?
Ve bir de ek soru soralım: Hatta vaz geçti bile diyebilir miyiz?

-*-*-

Evet; önümüzdeki  kısa dönem, Ukrayna – Rusya Savaşı bitirilmediği ve Avrupa’nın Rusya’yı ciddi tehdit olarak görmeye devam ettiği takdirde; SAFE’nin değerinin artmasına sahne olacak… 
Türkiye bu programın dışında kalmak istemeyecek diye düşünüyorum çünkü serde Amerikan ahbaplığı da var!

-*-*-

Haaa Ukrayna – Rusya savaşının bitirildiğini varsayarsak, bu durumda da Kıbrıs sorunu sıraya girebilir; hatta girecek ki bu da ayrı bir “yorum”!
Ve Türkiye, inatla – ısrarla tüm Dünya’nın reddettiği, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin asla kabul etmediği saçma görüşten geri adım atmak zorunda kalacak! (Yani Ersin Tatar abime giderayak bir mesaj verecek olsaydım; “İngiliz da der; No more iki devletli çözüm my boy!” diyecektim…)

-*-*-

Bu noktada Devlet Bahçeli’den bir kez daha bahsedelim… 
Belki gerçekten yüreğindeki en büyük ukde yani gerçekleşmemiş en büyük arzusu, Kuzey Kıbrıs’ın hatta Kıbrıs’ın tamamının Türkiye’ye ilhakıdır!
Bilemem!
Belki ne söylediğinin farkında bile değildir; birileri yazıp önüne koymuştur, o da okumuştur!

-*-*-

Bahçeli’nin açıklamaları, bölge ve Dünya gerçeklerinden çok uzak, tamamen hamasidir… Veya siyasi bir iyi polis kötü polis denemesidir… Aslında ciddiye alınıp yanıt verilmesi gereken açıklamalar değildir… 

-*-*-

Sonuca gelelim… 
NATO’nun güçlü bir üyesi; AB’nin ticari ortağı ve tam üyelik talibi; SAFE arzulusu Türkiye, son beş yıldaki Kıbrıs’ta iki devletli çözüm maskaralığından kesinlikle vazgeçmek zorundadır!

-*-*-

Ya da, “ben en büyüğüm, Çin ve Rusya ile birleşirim, sıkıntım olmaz” diyecekse – vallahi onu hiç bilemem!
İzliyoruz!


Müzakereler başlar mı?

Nikos Hristodulidis, Avrupa Birliği liderlerine ne önerdi?

-*-*-

Üç öneride bulundu.
İkinci ve üçüncüyü boş verin…

-*-*-

Birinciye bakalım:
“Herhangi bir üye devletin güvenliğine tehdit oluşturan aktörler, AB’nin hiçbir savunma mekanizmasına katılamaz”.

-*-*-

Bu ne demektir?
Bu, “Türkiye bizi tehdit ediyor, dolayısıyla SAFE Programı’na katılmasını veto ederiz…” demektir… 

-*-*-

Şimdi eminim “Türkiye tehdit etmiyor, tam tersine Ada’da huzur ve barışın koruyucusudur” diyeceksiniz biliyorum ama Hristodulidis ve vatandaşlarının neredeyse tamamı sizin gibi düşünmüyor… 

-*-*-

Peki ne olacak?

-*-*-

Türkiye, SAFE’e katılamayacak mı?

-*-*-

Elbette katılabilir!
Ama Türkiye’nin, “Biz asla kimseye tehdit değiliz, tam tersine SAFE hepimizin güvenliğidir” falan demesi lazım!
Bunun için ne lazımdır?
Müzakere tabii ki!

-*-*-

Bir kaç günden beridir Bürksel’deyiz…
Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis, Brüksel’de katıldığı Avrupa Konseyi Liderler Toplantısı sonrası, geçtiğimiz Perşembe akşamı KKTC saati ile 23.30’da bir basın toplantısı düzenledi. Katılan gazeteciler arasında ben de vardım...

-*-*-

Avrupalı 27 liderin gündemindeki konulardan söz eden Hristodulidis, Avrupa Güvenlik Eylem Programı’na (SAFE) katılmak isteyen ülkelerin, Avrupa Birliği (AB) üyesi olsun veya olmasın başka bir ülkenin toprağını işgal etmiş veya başka bir ülkeyi tehdit eder durumda olmaması gerektiği görüşünü yineledi.

-*-*-

Türkiye’yi, Rusya’ya uygulanan ambargoları “kırmakla” suçladı!
Bu konuda, Donald Trump’ın, Recep Tayyip Erdoğan’I açık bir şekilde suçladığını da hatırlattı!

-*-*-

Bu görüşün Avrupalı liderler tarafından benimsendiğini kaydeden Hristodulidis, Tufan Erhürman’ın seçim zaferini olumlu değerlendirdiğini ancak yüz yüze görüşmeden, çok iyimser konuşmak istemediğini de belirtti. 

-*-*-

Hristodulidis’e basın tolantısı sırasında Dışişleri Bakanı Konstantinos Kombos, Hükümet Sözcüsü  Konstantinos Letymbiotis ve Avrupa İşlerinden Sorumlu Müsteşar Marilena Raouna eşlik etti. (Fotoğraf: Serhat İncirli)

unnamed-007.jpg

98e02d28-0292-4c96-83c1-9de99f8492c2.jpg

Bu yazı toplam 2067 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar