1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Bir gencin dedesine sorusu
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Bir gencin dedesine sorusu

A+A-

Bu yalan, bu çirkin, bu adaletsiz ve karanlık düzeni, kutsalların ardına gizliyorlar yıllardır.

Öylesine büyüdü ki çürüme…
Bayraklar yetmiyor örtmeye.

Genç bir yazar, Melis Güvenir, derin ve sarsıcı bir metaforla soruyor:
“Kıbrıs’tayım dede…
Sende olduğu gibi sirenler çalmıyor bende. Ne bomba düşüyor ne tüfek patlıyor. Ama her şey yıkıldı…
Ben ne ara yurtsuz kaldım dede?”

***
Birileri hâlâ savaşın yıkıntıları üzerinden kendini ve yakın çevresini semirtirken, peşkeş çekerken bu güzelim toprakları, inkâr ve ayrılık siyasetiyle bölünmeyi körüklerken, rant ve yalanla üleşirken toplumsal kaynakları, gençliğin başına yıkılıyor umutları…
Yurtsuzluk dayatıyorlar güzelim çocuklara…
Yurtsuz, mülksüz, kimliksiz bir hoyratlık…

***
Kayalıklara atılan bir kadın bedeni gibi yıkılıyor bu ülke…
Çocuklarla devrilen köhne bir otobüsün içinde yuvarlanıyor…
Yıkıntıların içinden rulet masaları geçiyor ve o masalara çocuklarımızın oyuncukları sürülüyor.

Tetikçilerin gezinde, gözünde, arpacığında yıkılıyor buralar…
Nöbet kulübelerde yıkılıyor, bıyıkları henüz yeni terlemiş bir erkeğin gece tütenlere karışan hayallerinde…

Hep uzak ihtimaller üzerine kurulu gelecek planlarında yıkılıyor…
Ne barut kokusu, ne tank paleti, ne uçaksavar…
Yine de yıkım, yine de infilak…

Kimsenin evine ev, malına mal diyemediği bir yurtsuzluk haliyle yıkılıyor ülkem.
Okul bahçelerine kurulmuş çadırlar yerine konteynerlerde…
İnsan yığını Acil Servislerde yıkılıyor, sabıka kalabalığı mahkeme koridorlarında…

Birbirine yabancı bakan insan gözlerinde ve birbirinin sırtını sıvazlamayı unutan avuç içlerinde yıkılıyor…

Bir genç dedesine soruyor, yıkıntılar içinde:
“Ben ne ara yurtsuz kaldım dede…”

***
“KKTC, gerçekliğin inkârı üzerine inşa edilmiş, bastırılmış bir kolektif halüsinasyondur. Var olduğu söylenen ama görünürlük kazandığı her yerde meşruiyetini yitiren bir düzendir,” diyor sevgili Melis.

Bu düzen elbette sürdürülemez.
Biliyorum, böyle de gitmeyecektir.
Şimdi tam bir “alt yönetim” olsa dahi, bir gün kazanacaktır uluslararası topluma kavuşma, bağımsızlık ve yurt kavgası…

Umut gibi yurt da insan hakkıdır çünkü…

***
Ah, ne temel çelişkiler var kimi zaman hayatın içerisinde…
Özgürlüğe kavuştuğunuz an, yitirmek yine özgürlüğü…
Kurtulurken kaybolmak ve yeniden kurtulmayı düşlemek…
Bağımsızlık ilanıyla bağlanmak adeta…
Kimlik dağıttıkça kimliksizleşmek…
Sandık kurmak ama seçememek…

Bu yalan, bu çirkin, bu adaletsiz, bu karanlık düzen içerisinde nitelikli insanlar var, bilgili gençler, kültürlü beyinler, cesur yürekler var.

O nedenle yılmak, yıkılmak, vazgeçmek yok…
Böyle gelmişse de…
Böyle gitmeyecek…

İyi kalpler var hâlâ bu hayatın içinde…

Bu yazı toplam 2180 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar