1. YAZARLAR

  2. Mehmet Çağlar

  3. BAŞKA BAŞKA OLMALI...BAMBAŞKA!
Mehmet Çağlar

Mehmet Çağlar

BAŞKA BAŞKA OLMALI...BAMBAŞKA!

A+A-

Eleştirirken "anahtar deliğinden" bakanlar;

Sadece kendi fetişlerini görür,
Kendi yalanlarına gönülden inanır,
Ve medeniyetin gelişinin önünde dururlar...
Bütünü görenler ise,;
Yapı sökümünü esas alırlar...

Bu ülkede "doğru dürüst" siyasetle ilgilenen ve bilgi temelli politika yapanlar ile,
Bulundukları gruba ait olmakla değer kazandıklarına inananlar arasındaki fark ise, tam da burada belirgenleşir!

Çünkü eleştiri, gül bahçesinde bülbül düşü görmek değildir,
Eleştiren, eleştirme işini yaparken sorgulamak ve sorguladığı konuya temelleri olan alternatif getirerek yapıcı olmak zorundadır!

Aslında birileri "kral çıplak" deyip eleştirmeyi başarsa, gerisi gelecek ama!
Ama'sı bunu yanlış ve tehlikeli buluyor olmamızdır (!)..
Çünkü maksat taraftar kazanmak, Konsensus inşa etmek değil ki!
Aslında konsensusu kırmak...!

Düzeni değiştirmek ve toplumu dönüştürmek için öncelikle örgütsel bağlamda yenilenme talebi, prensip olarak elbette ve kesinlikle doğru bir taleptir...

Ama bu yapının tıkanan, bozulan ve günümüz koşullarına artık dar gelen yapısını değiştirmek ve bu değişimin ardından toplumu demokratikleşme, özgürleşme, dünyalılaşma ve çağdaş tüm anlamlarda ileriye taşıma amacı ve gerçekten sol literatür ve ilkeler ile uyuşturabileceği kanaatinden öteye fırlayıp somut olarak buna hem yürekten hem de rasyonel olarak inanmak, güvenmek, projeler ve tezler üretmek noktasında olmamız gerektiğini görebiliyor muyuz?
İnsanların sahip oldukları gücü nasıl kullandıklarına bakmadan,
Hatalarını ve zafiyetlerini samimiyetle paylaşacak mıyız?
O halde,
"şuna-buna dokunmayalım bizdendir" hesabı yapanlarla,
"Bizim darbemiz iyidir"
diyenler arasında, son tahlilde bir fark olmadığını görüp,
bunu içselleştirebilecek ve çözümleyebilecek miyiz?!
İşte asıl paradoks da buradadır kanımca!
Bu paradoksu çözmeden,
sizce bu talepte anlamlı bir ilerleme olur mu?


Ancak ne yazık ki ben de her seferinde aynı tuzağa düşüyorum, görüyor musunuz!?
Elli sene oldu, gül bahçesinde bülbül düşü görmeyi bir türlü öğrenemedim!

Bulundukları örgütsel yapılar içerisinde projelerini ve vizyonlarını paylaşmak, etkili ve yetkili olup liderlik etmek isteyen herkesin,
Tüm benlikleriyle kendilerini ortaya koyması, hem kolay hem de zordur.

Etrafımızda kendi alanlarında öyle değerli insanlarımız var ki...
bu değerli insanlar, kendi içlerinde yetkin ve içtenlik dengesini iyi tutturmuş kişilerdir.
Bunların birçoğu kendinden emin ve kibirsizdirler...
Eleştirilere açıktırlar...
Ve yapılan eleştirileri kendilerini ve bulundukları örgütleri geliştirmek için kullanan bireylerdirler.
Şahsım adına tüm bu değerli kişilerin kendilerine sınırsız bir saygı ve güven beslediğimi de ayrıca tüm kalbimle belirtmek isterim...

Neticede,
toplumsal paydaşlar ve işbirlikleri kurmak,
ve birlikte değerli sonuçlar üretmek istiyorsak,
işin esası, önce, nasıl olduğumuzu, nasıl göründüğümüzü, nasıl görüldüğümüzü bilmeliyiz...
Sonra başka başka olmalıyız. Bambaşka.

Bu yazı toplam 2351 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar