1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Baf gençliğinin öncüsü Salih Kemal’ın ardından...”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Baf gençliğinin öncüsü Salih Kemal’ın ardından...”

A+A-

Ulus Irkad

1974 öncesi ve sonrası, Baf gençliğinin birçok alanda öncüsü, sporda ve kültürel faaliyetlerde ismini duyurmuş, Baf’ın tanınmış spor ve kültür aktivisti, biricik arkadaşımız Salih Kemal’i geçtiğimiz günlerde kaybettik...

Tam iki yaşından beri arkadaştık… Babam,  okula gitmeden önce, Baf’ın Konya köyündeki evimizden beni Lambretta’sının önüne koyar, sonra da Ayten ablaların evine bırakır ve ben Salih Kemal’le, Ülkü Yurdu Mahallesi’nde tüm günümü geçirirdim. İki yaşımda, at gibi kullandığımız kamışların üzerinde, elimizde tahta kılıç ve silahlarımızla, en önde bulunan bizden yaşça çok büyüklere yetişmek için, arada sırada da kamış atlarımıza vurarak, başımızda kırmızı bantlı kurdelelerle, Ülkü Yurdu Mahallesi’nde bir renk çümbüşü yaratırdık çocuk gruplarıyla… Ta, Mutallo’lara kadar uzanır, mahallemizin ününü ve cengaverliğini yayardık. Salih Kemal’le ve de diğer arkadaşlarla oyuncak kolleksiyonlarımızı bir araya getirir, oyuncaklarımızla öyküler yaratırdık. Belki de bu oyunlar, benim ileride yazı yazmamda ve hikaye oluşturmamda, bayağı faydalı da olacaktı.

 

HAŞARI VE HAREKETLİYDİ...

Haşarı ve hareketliydi. Hep ilklerden olmak isterdi. Kayalara tırmanır ve tehlikeli uçurumlarda düşme tehlikesini bile gözardı ederek, ısrarla tırmanır, beni ve diğer arkadaşları da arkasından sürüklerdi. Liderdi… Bu liderliği talihsiz aile öyküleriyle doluydu biliyorum… Ama o, o eksiklikleri liderlik yapmakta, diğer çocuk gruplarını peşinde sürüklemekte dolduruyordu. En tehlikeli, en göze alınamayacak, en radikal ve marjinal çıkışlarda o vardı son on senesinde Baf’ın...

 

ÜLKÜ YURDU TAKIM KAPTANIYDI...

Baf Ülkü Yurdu Mahallesi’nin Ülkü Yurdu takımının kaptanı oydu. Maçlar büyük bir yoğunlukla geçerdi. Yasak konulmasına rağmen Kıbrıslı Rum takımlarıyla maçları, Dip Baf’ta, o ve bizim mahalle başlatmıştı. Korkmuyordu ve bizi de onun cesareti peşinde sürüklerdi. Başımız da onunla birlikte belaya girmez değildi. Mesela 1968 yılında, aynı mahallede Cami çocuklarıyla savaşta, polisin eline düşmüştük. Polis erinin çocuk cephaneliğini tekmille haber verişi mizah doluydu. “Ülkü Yurdu çocuklarının cephaneliğini ele geçirdik komutanım!”, diyordu bir polis. Polis komutanı da selamla alıyordu tekmili.

 

BAF ABOP TAKIMINDA OYNADIYDI...

1973 yılında Savagi adıyla, Baf ABOP takımının ası olmuş ve tüm Baf Rum halkının da sevgisini kazanmıştı. Birçok maçta gol attığı ve Rum liginde bayağı isim yaptığı da söyleniyordu. 1974 yılında Baf ABOP takımıyla maç da onun kafasından gelmişti. Ben katılmamıştım o maça, ama Halkın Sesi’nde bulduğum haber, tüm çocukların disiplin suçuyla okuldan tart edilmesini önlemişti. 1974 olaylarında, bomba ve kurşun sesleri arasında, hala şaklabanlıklar yapışı, savaş sonrasında bir katliamı önlemek için, bir mahzende mağara açışımız, ve Vretça’da Rum polislerine tam Galatarga girişinde yakalanmamız…

 

HEP MACERA, HEP CESARET...

Tam o yakalanıştan bir gün sonra Mehmetali, Yurdaer kardeşlerle, Rum Taşından (Petra Du Rumiu) yüzerek geceleyin Paramal’a  çıkışı ve üslerden kalkacak son uçağa yetişerek, Kuzey Kıbrıs’a gelişi… Hep macera, cesaret, korkusuzluk ve tehlike taşıyan bir hayat..

Salih Kemal’i anlatmaya çalışsam romanlar sığmaz. Baf’ta spordan kültüre kadar, hele daha sonraları Londra’ya gidişinde, Londra sahnelerinde yazdığı bir tiyatro oyununun sahnelenmesine kadar yoğun geçen bir hayat. Çok genç yaşta hayata mağlup olarak son 20 senede Bülent Ecevit Rehabilitasyon Merkezi’nde kalması ve dün (19 Kasım 2023) onun ölümünü haber almam.

2 yaşından beri kardeş gibi beraberdik. İki yaşından beri, hep o hayatın bir parçası oldum, o maceralarda ve o tehlikelerde bir figürdüm ben de onunla birlikte. Onu romanımın bir parçası yaptım. O benim romanımın bir kahramanıdır tüm Baf halkıyla birlikte. Onun hayatı bir romandı.

1957 yılından başlayan, hep hareketli ama son 20 yılı yoğun bakımda bir hayat. Ne de çok anı sığdırmış hayatına. Herkese dokunmuş.

Tüm onu sevenlerin başı sağ olsun. Hep aydınlıklar içinde kalsın…

Hoşçakal, kardeşim, arkadaşım, dostum, hayatımdaki hareketli anların bir numaralı adamı, sevgili arkadaşım… Hoşça kal…

sayfa-17-salih-kemal-baf-gencliginin-onculerinden-biriydi.jpg
Salih Kemal, Baf gençliğinin öncülerinden biriydi...

sayfa-17-ulus-irkad-arkadasi-salih-kemali-rehabilitasyon-merkezinde-bir-ziyareti-esnasinda.jpg
Ulus Irkad, arkadaşı Salih Kemal'i rehabilitasyon merkezinde bir ziyareti esnasında...


***  GEÇMİŞLE YÜZLEŞMEYE DAİR NE GİBİ ÇALIŞMALAR YAPILIYOR?

“Srebrenitsa’dan kimliklendirilemeyenlerin kalıntıları sonsuza kadar muhafaza edilecek...”

Balkan Araştırmacı Gazeteciler Ağı BİRN’in haberine göre, Srebrenitsa’daki katliamda hayatını yitirmiş ancak kimliklendirilmeleri mümkün olmayan şahısların kalıntıları için sonsuza kadar muhafaza edilecekleri bir muhafaza merkezi inşa edilecek. Merima Hrnyika’nın haberini okurlarımız için derleyip Türkçeleştirdik. Haber şöyle:

***  Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin incelediği bulgular sonucunda yaptığı açıkılamalara göre, Temmuz 1995’te Srebrenitsa’da 7 binden fazla erkek ve oğlan çocuğu öldürülmüştü. Bunlar çeşitli toplu mezarlara gömülmüş, ardından yeniden kazılarak kalıntılar başka yerlere gömülmüştü, nedeni de Boşnak Sırp kuvvetlerin işlemiş olduklaır suçu gizlemeye çalışmasıydı. Bu süreçte toplu mezarlardan çıkarılanların bedenleri parçalanmış ve aynı şahsın bedeni örneğin iki farklı yere gömülmüştü.

***  Uluslararası Kayıp Şahıslar Komisyonu’nun Batı Balkanlar Programının başkan yardımcısı olan Samire Krehiç, “Bu yaşananlar, Srebrenitsa bölgesi için ve Bosna’nın doğusu için oldukça tipik şeylerdi – kalıntıları karıştırıyorlardı, bunu mezarların yerini bir veya iki kez değiştirirken yapıyorlardı, bu süreçte kalıntıları karıştırıyor ve parçalıyorlardı... Meslektaşlarımız gerçekten de adli bir bulmacayla karşı karşıya kalacaktı bunları incelerken” diyor.

***  Uluslararası Kayıp Şahıslar Komisyonu’nun yardımıyla Srebrenitsa’dan 7 bin kurbanın çoğu kimliklendirilmiş durumda. Bunların çoğu da Potoçari köyünde bulunan Srebrenitsa Anı Merkezi’ne defnedilmiş bulunuyor. Krehiç, Tuzla’daki Podrinye Kimliklendirme Projesi’nin, kimliklendirmeler için bir fasilite olarak kurulduğunu ancak kimliklendirilemeyen kalıntıları uzun vadede tutmak üzere kurulmamış olduğunu hatırlatıyor. 2017 yılında Uluslararası Kayıp Şahıslar Komisyonu, kimliklendirilemeyen kalıntıların Srebrenitsa’da bir tesiste daimi olarak muhafaza edilmesini önermişti...

***  Srebrenitsa kurbanlarının annelerini temsil eden dernekler, bu öneriyi desteklemişti... Podrinyeli Kadınlar örgütünün başkanı Sühra Sinanoviç, “Kimliklendirilemeyen kemiklerin her zaman ait oldukları yerde kalmasını istedik, o da Srebrenitsa Anı Merkezi’dir, bilinen bir yerdir, en azından burada gömülü olanlara yakın bir yer olması gerekir” diyor. Sinanoviç, soykırım esnasında eşi Muriz dahil 23 aile bireyini kaybetmiş durumda... “Eşim Srebrenitsa Anı Merkezi’nde gömülü olduğu halde, aradan geçen 28 senedir kalıntılarının tümü hala bulunamadı. Ancak Potoçori’ye getirilecek kimliklendirilmemiş kalıntılar arasında eminim ki onun kalıntıları da olabilir” diyor.

***  Srebrenitsa’da kimliklendirilemeyen kalıntıları muhafaza merkezi 2024 yılında inşa edilecek, burası eski bir Batariya Fabrika kompleksi imiş ve büyük bir beton holü mevcut. Bu muhafaza merkezinin inşası için gereken parayı Srebrenitsa Anı Merkezi ile USAID’nin birlikte yürüttükleri “Pro-Future” barış projesi karşılayacak, projeyi Katolik Yardım Hizmetleri yürütüyor.

***  Cennana Mimiseviç Panyeta, Katolik Yardım Hizmetleri’nde çalışıyor ve projeyi uygulayan ekipte bulunuyor. Özellikle bu konuda özel dikkat gösterdiklerini çünkü insan kalıntılarının duyarlı olduğunu belirtiyor, “Çünkü” diyor, “yeterli nem oranı olmazsa, ısı veya odadaki ışıklar dahi, bir şahsın varlığının son kalıntılarını sonsuza kadar yok edebilir...”

***  Kimliklendirme yapılamayan kurbanların kalıntılarının daimi biçimde muhafazasının yanısıra projenin hedeflerinden bir diğeri de anılaştırma... “Bu muhafaza merkezi, kişisel eşyalar ve bu kalıntılar aracılığıyla ziyaretçileri kurbanlara bağlayacak, her bir kemiğin ardında yatan hayatı gözlerinde canlanadırabilecekler” diyor Cennana...

(BIRN’den özetle derleyip Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN).


***  Uluslararası Ceza Mahkemesi’nden Azerbaycan’a çağrı:

“Dağlık Karabağ göçmenlerinin geri dönüşünü sağlayınız!”

Amerika’nın Sesi Radyosu’nun haberine göre, Uluslararası Ceza Mahkemesi, Azerbaycan’a çağrıda bulunarak, Dağlık Karabağ göçmenlerinin geri dönüşünü sağlamasını talep etti.

Haberi okurlarımız için derleyip özetle Türkçeleştirdik. Haberde şöyle deniliyor:

***  Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yargıçları, geçtiğimiz Cuma günü (17 Kasım 2023) Azerbaycan’a Dağlık Karabağ’dan kaçan Ermeni kökenli gççmenlerin geri dönüşünü sağlamasını talep etti... Mahkeme, Azerbaycan’a yönelik bir dizi ivedi önlem çerçevesinde sözkonusu nüfusun bu enklavda güvenli biçimde kalmasını sağlamaya da çağırdı.

***  Geçtiğimiz Eylül ayında Azerbaycan bölgeyi yeniden ele geçirmişti... Bakü ile Erivan arasında onlarca yıldır devam eden düşmanlık ardından ve Bakü’nün bu bölgeye acil ihtiyaçların gönderilmesini bloke ettiği dokuz aylık süreç ardından ani bir yıldırım harekatına girişmişti Azerbaycan ve bunun sonucunda da Dağlık-Karabağ’dan 120 bin Ermeni, Ermenistan’a kaçmıştı.

***  Erivan, Azerbaycan’ı “etnik temizlik yapmakla” suçlamış ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne başvurarak ivedi önlemler almasını ve böylelikle Dağlık-Karabağ’dan Ermeniler’in haklarını korumasını talep etmişti.

***  Uluslararası Ceza Mahkemesi başkanı yargıç Joan Donoghue, “Azerbaycan, 19 Eylül 2023’ten sonra Dağlık Karabağ’dan ayrılarak dönmek isteyenlerin ülkeye güvenli biçimde, herhangi bir engel olmaksızın ve hızlı biçimde dönmelerini sağlamalıdır” dedi.

***  Mahkeme Azerbaycan’dan ayrıca halen bu enklavda yaşamakta olan Ermeniler’in de “kaçmalarına neden olacak kuvvet kullanımı veya tacizlerden uzak biçimde” yaşamalarını sağlamasını talep etti. Mahkeme ayrıca Bakü’ye iki ay içerisinde mahkemeye rapor vererek, bu mahkeme kararına uymak maksadıyla neler yaptığını göstermesini talep etti.

***  Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı ise, tüm sakinlerin güvenliğini sağlamaya söz vermiş olduklarını, Ermeniler’i Karabağ’dan kaçmaya zorlamadıklarını söyledi. Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan bildiride, “Azerbaycan, Karabağ sakini Ermeniler’in insan haklarını, diğer Azerbaycan yurttaşlarıyla eşit biçimde korumaya bağlıdır” denildi.

***  Bu önlemler Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki hukuki anlaşmazlıklarla ilgili iki konuda Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde bulunuyor. İki taraf da birbirlerini BM’nin ayırımcılığa karşı anlaşmasını çiğnemekle suçluyorlar. Bu konuda nihai kararın gelecek yıl verilmesi bekleniyor.

Bu yazı toplam 718 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar