1. YAZARLAR

  2. Erdinç Gündüz

  3. Artık  Avrupa’da bir Parlamenterimiz var
Erdinç Gündüz

Erdinç Gündüz

Artık  Avrupa’da bir Parlamenterimiz var

A+A-

                                  

Bazıları ‘Satılmış’ dedi,  bazıları ‘Hain’... Aldırmadı... Doğru bildiği yolda yürümeye çalıştı hep....  “Parlamento seçimlerine katılacağım...”  dedi, saldırdılar, aldırmadı... Hele hele bir de AKEL’in  adayı olacağı ortaya çıktığında,  bizim ELAM’cılar kıyameti kopardı... Yine aldırmadı.... Doğru bildiği yolda yürümeye devam etti.

Ve sonunda kazandı.  Avrupa Parlamentosu’nun  ilk Kıbrıslı Türk parlamenteri oldu.  Sadece oy kullanan Kıbrıslı Türklerin oylarıyla mı ? Hayır... Ona ve samimiyetine inanan Kıbrıslı Rumların oylarını da alarak.

***

Niyazi Kızılyürek’in işi tabii ki çok zor.  Oralarda da çoook  çetin mücedelelere gireceği kesin. Hem Kıbrıs Cumhuriyeti’nin çıkarlarını korumak zorunda, hem de  kendisinin de bir bireyi olduğu, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ortağı Kıbrıslı Türklerin.

Anlatmak istedikleri de çok. Eminim, bir yol haritası vardır.  Nereden başlayacak ? Nasıl götürecek ? Sonuç ne olacak ? Sabırla beklemeyi başarırsak, hep birlikte göreceğiz.

“Kolay gelsin Niyazi Hoca” demekten başka yapabileceğimiz bir şey yok şu anda.


Törenler-Kaldırımlar

Askerli, tanklı, toplu, tüfekli, resmi geçitli törenleri çok severiz (!).   (Kimler sever, bu törenleri kaçırmaz ? Bu apayrı bir konu). Özel mi özel tören alanlarımız bile var.  Özellikle de Lefkoşa’da... Gösterişli mi gösterişli... Bayrak direkleriyle, koca koca tribünleriyle hem de...  Hatta ve hatta, bu törenlere ‘koşarak’  veya zorunlu olarak giden ‘büyük’ ve ‘önemli’  konuklar, sıcaktan bunalmasınlar diye yerleştirilen dev aspiratörleri ile....

Başkent Lefkoşa’daki  ‘Tören’ yerimiz,  her gün binlerce aracın –özellikle bazı saatlerde- büyük sıkıntılarla geçtiği bir caddede.  Tıkanıklıklar mı istersiniz ? Burada... Kazalar mı istersiniz ? Onlar da var... İhlaller ? Bol bol... Sıkışıp kalan trafiğin içinde sinirleri gerilen insanlar ? Onlar da burada...

***

Yolum her düştüğünde, ve de o kocaman tribünlerin önüne her geldiğimde,  takılıp kalırım. Kendi kendime sorduğum ilk soru “Senede birkaç kez yapılacak törenler için, bu kadar tribüne gerek var mıydı ?” sorusu...

Sonra,  sağlı sollu  geniş mi geniş alanlı, kaldırımlar takılır gözüme... Kocaman tribünleri oraya oturttular... İyi-güzel de kaldırımları , bu kadar işlek bir caddede, bu kadar geniş tutmanın mantığı neydi acaba ?

Hayaller kurarım, adımcık adımcık trafik ışıklarına doğru gitmeye çalışırken... Bu kaldırımlar, soldan ve de sağdan ikişer metre daraltılsa daha da rahatlamaz mıydı acaba trafik akışı ?


Sokak Ağzı

“Aha alın sizin Hükümet... Hem da Anavatanınızın kucağında oturacak bir hükümet... Protokol istersanız protokol, para istersanız para, maaş istersanız maaş, cami istersanız cami....”

***

“En çok merak ettiğim, Özersay’ın da, adı Halkçı olan partisinin de, bir erken seçim olsa, ne kadar oy alacağı.”

***

“Çok merak ettim ‘Şampiyon MTG’, Şampiyonlar Ligi’ne katılacak mı bu sene ?”

***

“Özersay, önümüzdeki ilk seçimde Cumhurbaşkanı adayı olacakmış....Yazık değil mi Ersin Tatar’a ? Haksızlık değil mi ona ?”

***

“Farkında mısınız ? KKTC kaçak işçi cenneti oldu. Çok değil beş bölgede beş yer gezin yirmi beş kaçak işçi çıkacak karşınıza... Öyle bilimsel araştırmaya falan girmenize hiç gerek yok.”

***

“Türkiye’nin Rusya’ya ihraç ettiği domateslerin hepsinde zararlı ilaç çıkmış. Durmaksızın geri gönderiyorlar. Bize göndersinler. Biz öyle zehirciklerden korkmayız.  Belki ucuzlar da böylece.”

***

“Gerçek solculuk defteri de kapandı artık. Ne solcu insan kaldı ne de solcu parti. Devir çıkarcılık devri. Yani anlayacağınız  Kapitalizm 5-0 galip.”

 


Anlayana

“Eğer ile Meğer evlenmişler, ’Keşke’  isimli bir çocukları olmuş.”  (İran Sözü)

 

Bu yazı toplam 2208 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar