1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Argo ve küfür!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Argo ve küfür!

A+A-

Bunun “takdir” edilecek bir yanı olmayabilir hatta kesinlikle yoktur ama “argo” ve “küfür” sevdiğim doğrudur…

Haaa gazetecilikte argo ve küfre yer var mı?

Meslek ilkeleri, buna engeldir…

-*-*-

Peki, meslek ilkelerine illa ki uymak mı lazım?

Elbette, gerçekten gazeteciyseniz, “haberciyseniz” uymalısınız…

-*-*-

Kısa, basit, kolay anlaşılır cümleler kullanarak yazacaksınız ve ne olursa olsun, argo ya da küfre başvurmayacaksınız!

Kuraldır bu!

-*-*-

Ama “argo” ve “küfür”, birçok “sanatçı” tarafından, “sanat” olarak da kabul görür…

Can Yücel bunlardan biridir mesela…

Örneğin “Türk argo dilinde”, “yerinde edilen küfür şiir gibidir” diye bir laf vardır…

Yani, “küfür, bir sanattır”…

-*-*-

Haaa, “habercilik”, “haber dili”, argo ve küfrü reddeder de “yorum” yazıyorsanız, siyaset gazeteciliği yapıyorsanız, bence argo ve küfür, “yorumculuğun” güzelliğidir.

Kişisel görüşüm böyle…

-*-*-

Mesela, bizim milliyetçi kesime göre temel sloganlar şöyledir:

“Türkiye’siz olmaz”… “Anavatan yanımızda…” “Türkiye vermezse maaş ödeyemeyiz…”

-*-*-

Bu gibi inançlar var ya; bunların doğru olduğundan emin değilim…

Hatta, doğru olmadığından eminim dersem çok daha doğru olur…

-*-*-

Peki, Türkiye ile KKTC arasındaki ilişkiyi, bir argo cümleyle nasıl açıklayabilirsiniz?

Aklıma ilk gelen mi?

Özür dileyerek yazıyorum ama ilgili cümle şöyle:

“… Getirdiğin su, mıçtığın moku temizlemiyor”…

M harfi yerine tabii ki adımın baş harfinin girmesi lazım ama hafif yumuşatmak istedim…

-*-*-

Gerçek aynen böyledir…

Hangi açıdan bakarsanız bakın, şu anda bu ülkenin resmen içine mıçılmıştır…

Ve ister gerçek anlamıyla, ister mecazi anlamıyla alın, Türkiye’den gelen su, bu moku temizlemeye de yetmiyor…

-*-*-

Demokrasiye müdahale vardır…

Her türlü avantaj elde etmek maksadıyla Ada’nın geleceğine açık müdahale söz konusudur…

Nüfus değiştirilmiştir, hala değiştirilmektedir ve bunun literatürdeki adına zaman zaman “kansız soykırım” dendiği de apaçıktır…

-*-*-

Argo gerçekten çok önemlidir…

Türkiye, parasından dinine, ülkenin her alanına dilediği gibi müdahale ederken, buradaki makam – mevki şaklabanlarından faydalanmaktadır…

Onlar da, hiçbir geçerliliği olmayan, son derece abuk ve sabuk siyasetlerini yürütmektedir…

-*-*-

Mesela Kıbrıs sorunu…

Şu anda Kıbrıs meselesi ile ilgili olarak yürütüldüğü sanılan siyaseti de “argo” bir cümle ile açıklamak mümkün müdür?

İlk aklıma gelen mi?

“… Tavşan şeyini taşa sürtmüş, dağı şaaptım demiş!”.

Ne yazık ki durumumuz budur…

-*-*-

Efendim, Türkiye’yi yönetenler, Kıbrıslı muhalifleri kendi ülkelerine almıyor, geri gönderiyormuş!

Argo ve küfürle bu konuya verilecek yanıt, düzgün ve sade bir dille verilecek yanıttan çok daha etkilidir…

Mesela, “bu devran dönecek” diyebilirsiniz…

“Canları sağolsun” diye de yanıtlayabilirsiniz…

Ama, “Taaa bilmem neyime…” derseniz, sanki daha yerine oturmuş gibi olur…

-*-*-

Haaa illa ki küfürlü olmasın noktasında mısınız?

O zaman, “çok da tın” der, geçersiniz…

-*-*-

Doğrusu, Dünya’nın turizm anlamında en gidilesi ülkelerinden biri olan Türkiye’ye gidememek elbette üzücüdür…

Hatta, Türk Lirası ile en kolay ve en ucuz tatil yapılabilecek ülke de Türkiye’dir…

Ama olmuyorsa; “… Koy  …tüne rahvan gitsin!” yani!


BM, Kıbrıs’ta çözüm çabasından vazgeçmedi ama…

Kıbrıs Cumhuriyeti ve Türkiye “Cumhurbaşkanı” seçmeye hazırlanıyor…

KKTC’de de kesinlikle aynı dönemde, yani 1 Ocak 2023 ile 30 Haziran 2023 arasında erken genel seçim kaçınılmaz gibi duruyor…

-*-*-

Ve bu süreçte, Kıbrıs sorununda “önemli” sayılabilecek bir gelişme beklentisi yok…

Şu andaki durum, tarafların masaya gelmeleri için uygun değil ancak Haziran 2023 sonrası neler olabileceğini şimdiden kestirmek belli değil…

-*-*-

BM Genel Sekreterinin Avrupa, Orta Asya ve Amerika'dan sorumlu Yardımcısı Miroslav Jenca hafta içi Kıbrıs’ta iki tarafı yokladı…

Perşembe günü yaptığı açıklamada, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in Kıbrıs müzakerelerini yeniden başlatmak için ortak zemin bulma sürecine dahil olmaya devam edeceğini söyledi…

Yani BM, “biz Kıbrıs meselesiyle alakalı defterleri rafa kaldırdık” noktasında değil…

-*-*-

BM yetkilileri veya yetkilisi Jenca’ya göre, “… BM Genel Sekreteri, güzel bir ruhla yola devam edecek”…

Türk tarafının pozisyonu gayet açık; “Şu anda masaya oturmak gibi bir niyetimiz yok” demiyorlar ama çıtayı “egemen eşitlik ve bağımsız devlet” talebiyle öyle bir açtılar ki, kimse zaten masaya oturmak istemiyor…

Haaa bu talep gerçekçi mi?

Aklı çalışan herkes bu talebin son derece gerçek dışı olduğundan emindir…

Tek hedefin, “gerginlik, çözümsüzlük ve Tayyip Erdoğan için hayati olan seçimlere kadar MHP gibi partilerin oylarını kaybetmemek” olduğu gayet nettir…

-*-*-

Peki Kıbrıs Cumhuriyeti yani Rum tarafının pozisyonu nedir?

Onlar da pek istekli değiller…

İstekli olsalar, Kıbrıs Türk toplumuna karşı son derece kırıcı, itici, dışlayıcı tavırları kaldırmak için yoğun çaba harcarlar…

Yapmıyorlar…

Ve Türkiye’nin her türlü “germe” oyununa, ahmak bir tavırla, sazan gibi atlıyorlar!


basliksiz-1.jpg

Bu yazı toplam 2238 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar