1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. Aptallığımıza Doymayalım
Salih Sarpten

Salih Sarpten

Aptallığımıza Doymayalım

A+A-

Albert Einstein’a göre aptallığın en büyük kanıtı; “aynı şeyleri defalarca yapıp, farklı bir sonuç almayı ummaktır.”

Öte yandan yaşayan en önemli bilim insanlarından biri olan Howard Gardner’in de zekanın ne olduğu ile ilgili tanımını da hatırlamakta fayda var. Gardner’e göre zeka;

  1. Bir veya birden fazla kültürde değer bulan bir ürün ortaya koyabilmek,
  2. Gerçek hayatta karşılaşılan problemlere etkili ve verimli çözümler üretebilmek,
  3. Ve çözüme kavuşturulması gereken yeni problemleri keşfetme yeteneği olarak tanımlıyor.

Lafı yanıtlanması gereken esas sorulara getireyim.

  • Neden değeri olan fikirler bizden çıkmıyor?
  • Neden herhangi bir kültürde değer bulan yaratıcı fikirlerimiz, yaratıcı insanlarımız yok?
  • Zekamız mı yetmiyor, yeteneğimiz mi yok? Yoksa genetik yapımızda mı bir sorun var?

Elbette hayır… Çünkü çocuklarımızın gelişim sürecinde önlerine koyduğumuz kolej giriş sınavı, üniversite giriş sınavı, mesleğe giriş sınavı gibi sınavları başarmak öyle çok kolay şeyler değildir. Çocuklarımızın, bu sınavlarda ne denli büyük gayretler gösterdiği, oldukça yüksek dereceler elde ettiği ortada. Yani zekamızda ya da yeteneğimizde bir problem yok.

Hiç kuşku yok ki tanınmamış bir ülke olmamız en önemli dezavantajımız. Tanınmamış bir toplumun bireyleri olmak, bizden çıkacak fikir ve ürünlerin diğer kültürlerde değer bulmasını çok kolay değil. Ancak iletişim engellerinin ve sınırların ortan kaldırdığı 21. Yüzyılda bile gerçek anlamda yaratıcı fikirler ya da ürünler ortaya çıkaramıyor olmamız kabul edilebilir değildir.

O halde sorun nerede?

Pek tabi ki eğitim anlayışımızda… Başka bir ifadeyle en temel sorun; eğitim sistemimizin genç beyinlerdeki yaratıcılığı öldürme konusundaki başarısıdır.

Yaratıcılık, eleştirel bakmak, yeni önermelerde bulunmaktır. Daha önce aralarında ilişki kurulmamış nesneler ya da düşünceler arasında ilişki kurulmasıdır.

Yaratıcılık, alışılmışın, bilinenin dışında, farklı, yeni, özgün olmak, problemi görmek, farklı çözüm yollarından giderek yeni sonuçlar çıkartmaktır.

Yaratıcılık, kendimizi ve dünyayı değiştirme eylemliliğidir.

Yaratıcı insan, geçmişinden, entelektüel birikiminden, deneyimlerinden, algılarından, hayal gücünden yararlanarak, özgürce yeni ürünler, yapıtlar oluşturur, farklı önermelerde bulunur.

Oysa Kıbrıs Türk Eğitim Sistemi’nde yaratıcılığı ara ki bulasın… Pandemi öncesi dönemde farklı kademelerdeki okullarımızın öğretim yaklaşımlarını konu alan bir eğitim araştırmasından alınan aşağıdaki bulgular; bizim insanlarımızdan neden yaratıcı fikirler çıkmıyor sorusuna yanıt niteliğindedir. İşte o araştırma bulguları arasında yer alan okul yöneticisi, denetmen ve öğretmenlerin bazı görüşleri:

  • Eğitim sistemimizin farklı bakış açısını ortaya koyma, eleştirel bakabilme gibi hiçbir unsuru içermediğini rahatlıkla söyleyebilirim. Hatta bizim eğitim sistemimiz öğrencilerin meraklarını öldürür yapıdadır. Örneğin öğrenciler ilgi ve merakları çeken sorular sordukları zaman öğretmen bu sorulara yanıt dahi vermeden “bunlar konumuzla ilgili değildir, size anlattıklarıma bakın” diyor.
     
  • Öğretmenlerimiz tek tip cevaplar istiyor. Biraz daha farklı veya farklı bir açıyı öne çıkaran bir yanıtı asla kabul etmiyorlar…
     
  • Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki öğrenciyi yaratıcı düşünceye yönlendirmede, yorum yapabilmeyi, farklı açılardan bakabilmeyi öğretmede çok zayıfız. Bizim sistemimiz kitaba bağlıdır. Kitap ne derse o dur.
     
  • Öğretmenlere bu yönde sorumluluk ve görevler verilmediği için, onlar da yaratıcılığı destekleyen öğretim yapmıyorlar ve bu konuda rol model olmuyorlar. Çünkü onlardan beklenen tek ve en önemli şey müfredatını tamamlamalarıdır.

Biz, okulları Eylül’de açacak mıyız diye düşünüp duralım. Ne var ki aynı şeyleri yapıp, farklı sonuçlar ortaya çıkmasını bekliyorsak aptallığımıza da doymayalım…

 


Anlayana Gülmece

Genetik Yaratıcılık

Hepsi de birbirinden iddialı 3 genetik uzmanı, yeni buluşlarını karşılaştırıyorlar. Birincisi anlatıyor.

  • İnek ve tavuk genlerinden harikulade yeni bir hayvan meydana getirdim.  Hem süt veriyor hem yumurtluyor, bence bu yüzyılın buluşu. İnsanlara istedikleri kadar sağlıklı et, süt ve yumurta yedireceğim.

Diğer sözü alıyor ve çalışmasını açıklıyor:

-      Arı ile karasinek genlerini karıştırdım. Yeni türümüz pisliklerden bal yapıyor. Hem bol miktarda hem de inanılmaz kaliteli bal elde edebileceğiz.

Dr. Temel iki meslektaşına bakıyor ve;

  • Valla ben de karpuzla, karafatma genlerini birleştirdim. Artık karpuzu kesiyorsun, bütün çekirdekler yürüyüp gidiyor.

 

Bu yazı toplam 1214 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar