1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. Almanca sevdim, Fransızca aşık oldum
Sami Özuslu

Sami Özuslu

Almanca sevdim, Fransızca aşık oldum

A+A-

 

STRAZBURG- Bizim coğrafyada kırılmak ve küsmek yaygındır.
Çatışma vardır, savaş vardır, acı vardır bu topraklarda...
Etnik, dini, milli, mezhebi farklılıkları harmonize edip bir mozaik halinde yaşamak yerine, toprağa atılan kin tohumları sürekli yeşerir, kanla sulanır, insan canıyla beslenir çünkü...
Bu yüzden Kıbrıs'ın yakın tarihini Faize Özdemirciler'in şiirlerinden yola çıkarak sahneye uyarlayan Yaşar Ersoy "Türkçe küstüm, Rumca kırıldım" koymuştu oyunun adını...
Türkçe küsmek, Rumca kırılmak..,
Ya da tersi...
Sahi, var mıdır dilden dile farkı, kırılmanın ve küsmenin?
Mesela Türkçe küsmekle Rumca küsmek arasında bir fark var mıdır?
Yahut İngilizce kırılmakla Arapça kırılmak farklı mıdır?
Rusça konuşan bir insanın kırılması başka, Farsça konuşanın başka mıdır?

***

Strazburg kenti Fransa sınırları içinde yer alıyor.
Almanya'yla sınır komşusu...
Kent tarihte birkaç kez el değiştirmiş zaten...
Roma İmparatoru Augustus'un kurduğu şehir kah Almanların kontrolüne geçmiş, kah Fransızların...
19'uncu yüzyılda Almanlar almış ve En son Birinci Dünya Savaşı'nda tekrar Fransa'ya dahil olmuş.
İkinci Dünya Savaşı'nda iki ülke bir kez daha savaştı, ama bugünkü AB'nin temelini oluşturan Kömür-Çelik Birliği'ni 'eski düşman' sıfatıyla Almanya ve Fransa kurdu.
Defalarca çatışan iki halk arasında kurulan köprü, Strazburg gibi zaten kültürel iç içelik içinde  yaşayan bölgelerde daha da barışçıl bir yaşam ortamı yarattı.

***

Strazburg sokaklarında Fransızca çok daha yaygın kullanılıyor. Ama kimin Alman, kimin Fransız olduğunu anlamak imkansız.
Geniş üzüm bağlarından çıkan nefis şarapları, kaliteli üniversiteleri, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları Mahkemesi gibi üç önemli uluslararası kuruluşa ev sahipliği yapıyor oluşuyla ve temiz, sakin, güvenli yaşantısıyla, her köşesine yayılmış ve özenle korunmuş tarihi ve kültürel dokusuyla, tam 'yaşanılacak bir kent'  Strazburg...
Ve böyle bir kentte Yaşar Ersoy bir oyun yazsa, adını şöyle koyardı muhtemelen:
"Almanca sevdim, Fransızca aşık oldum."
Almanca sevmek...
Fransızca aşık olmak...
Ya da tersi...
Sahi, var mıdır farkı, dilden dile, sevginin ya da aşkın?
Çince konuşanların aşkıyla İtalyanca konuşanlarınki farklı mıdır ki?
Yoksa yürekte midir asıl mesele?
Ve biz, Kıbrıslılar ne zaman değiştireceğiz o oyunun adını?
"Türkçe sevdim, Rumca aşık oldum" diye...

Bu yazı toplam 2786 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar