1. YAZARLAR

  2. Ünal Fındık

  3. AB’nin geleceği...
Ünal Fındık

Ünal Fındık

AB’nin geleceği...

A+A-


İngilizler AB’nin geleceğini oylamak için dün sandık başına gittiler. Oy kullanma gece 24.00’e kadar devam etti. Benim bu satırları yazdığım sırada hala oy kullanma devam ediyordu. O nedenle belki siz bu yazıyı sonucu bilerek okuyacaksınız.

Olsun bu yazının içeriğini çok fazla etkilemeyecek diye düşünüyorum. Çünkü sonuç ne olursa olsun bu referandum AB’nin geleceğini olumsuz etkileyecek diye düşünüyorum.

Benim tahminime göre sonuç “% 55 AB’de kalalım, % 45 AB’den çıkalım” yönünde olacak. Ama ingilizlerin AB tartışması bitmeyecek. AB kurumlarının da Britanya ve İngilizler konusundaki yaklaşımları hep bu referandumun gölgesinde kalacak.

AB bir gelecek projesidir. AB’yi bu özelliğinden kopararak düşünürsek ve buna uygun adım atmaya çalışırsak hata yaparız. Çünkü AB’yi kuranlar ve geliştirenler  “küçük olsun, benim olsun” yaklaşımı yerine "büyük olsun, hepimizin olsun” yaklaşımını esas alınmışlardır.

Bu durumda İngiltere’nin yapmaya çalıştığı nedir?
1- Bir ada ülkesi olan İngiltere kendini her dönemde kıta Avrupa’sından farklı gördü, farklı konumlandırdı.
2- İngiltere başlangıçta bir çelik birliği olarak doğan AB’nin kuruluşuna katılmadı.
3- Önceleri AET olan topluluğa üye oldu ama hep mesafeli yaklaştı.
4- Her dönemde öteki üyelerden farklı olarak kimi ayrıcalıklar aldı.
5- Özellikle AB’nin son toplu genişlemesi olan ve aralarında Kıbrıs’ın da olduğu çoğu eski sosyalist ülkelerden oluşan katılımla birlikte bu ülkelerden gelen çok sayıda göçmen işçi nedeniyle sıkıntılarını yüksek sesle hep dillendirdi.
6- İşsiz kalan İngilizler ve elbette yıllar önce İngiliz sömürgelerinden gelerek kendini İngiliz olarak tanımlayanlar bundan rahatsız oldu. Rahatsızlıklarını “Polonya’lı muslukçular geldi işlerimizi elimizden aldı” nitelemesi ile yeni AB üyesi ülkelerden gelen işçileri aşağılayarak gösterdiler.
7- Özellikle euro bölgesi üyesi Yunanistan’ın derin ekonomik krize girmesi ile sarsılan euro ve öteki AB üyelerinin euroyu kurtarmak için ödediği bedel, kendi ulusal para birimi sterlini terketmeyen İngilizleri ayrılma yönünde motive etti.

Bu durum ingiltere’yi AB’den ayrılma noktasına getirdi. Ama bütün bunlara rağmen henüz 41 yıldır üyesi oldukları AB’den ayrılmayı göze alamazlar.

İngiltere’de dün yapılan referandum medyada “İngiltere geleceğini oyluyor” olarak duyuruldu. Bence yalnız İngiltere’nin geleceği değil AB’nin de geleceğidir diye düşünüyorum.

Çünkü İngiltere’nin ayrılması AB’nin belki dağılmasının yolunu açmaz ama AB’de artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Elbette bu ayrılık başka ülkelerdeki ayrılıkçıları da tetikleyecek ve belki Danimarka vb. ülkelerde de referandumlar gündeme gelecektir.

Dahası Yunanistan krizinde cebinden çok fazla ödediğine inanan ve açıkça şikayet eden Alman vergi mükellefleri de açıkça rahatsızlıklarını dile getiriyor.
Dolayısıyle İngiltere’den çıkacak olumsuz bir karar AB’nin bütününü olumsuz etkileyecektir.
AB dağılır mı?

Açıkçası bunun kısa vadede mümkün olduğunu düşünmüyorum. Zaten İngiltere de ayrılma kararı alması halinde bile AB’den birkaç yıldan önce ayrılamaz.

Aslında referandum kararı alındığında ve kampanya başladığında ayrılıkçılar önde idi. Son döneme kadar da AB’de kalma yanlılarından 1-2 puan önde idiler. Ama bir Nazi sempatizanı faşistin İşçi partisi milletvekili Jo Cox’u öldürmesi ile işler tersine döndü.

Kendi seçim bölgesinde ve başkent Londra’da aktif biçimde AB’de kalma yönünde kampanya yürüten ve bu kampanyada çok başarılı olan Cox’un hunharca katledilmesi sessiz AB yanlıları ve ekonomilerinin geriye gideceğini düşünen ama yine de kararsız kalan İngilizleri AB’de kalma yönünde motive etti.

İşte bu nedenle İngiltere bugün AB’de kaldı diye düşünüyorum. Ama sonuç ne olursa olsun bir gelecek projesi olan AB kendini yenilemeli ve birlikte yaşamanın yararlarını kendi halklarına anlatmayı artırarak sürdürmelidir. Çünkü bu gelişmeler AB’nin geleceğiyle ilgili kuşkuları da artırmaktadır.

Bu yazı toplam 2177 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar