1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. 10 öğrenciye 1 öğretmen neden denkleşmiyor?
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

10 öğrenciye 1 öğretmen neden denkleşmiyor?

A+A-

Din dayatması karışmış hinli cinli kitapları, konteynerlerde daralan çocukları ve grevlerle etütler arasında bocalayan topuklarıyla yeni eğitim yılı başladı.
Bir yanda ‘cicili bicili’ özel kolejler var, beri yanda ‘Türküm Doğruyum Çalışkanım’ andında yüreği titreyen kahvaltısız çocuklar…

En temel dert değişmedi: Öğretmen açığı var!
Alsancak’ta veliler eylem yaptı, isyan etti, “Öğretmeni de biz bulalım” dedi.

Öğrenci ve öğretmen istatistiklerini sendikacı dostlardan da onaylayarak daha önce yayınlamıştım.
Eğitim Bakanlığı’nın internet sayfasında 2021-2022 Ders Yılı verileri var.

Okul öncesi, ilk, orta, lise toplamda 55 bin 298 öğrenci görülüyor, 5 bin 627 öğretmen...

"Eğitim kadrosu" olarak verilen rakam ise 6071.

2022-2023 verilerine de ulaştım.
(Bu yılın verileri henüz ortada yok!)

Okul öncesi, ilk, orta, lise toplamda 57 bin 311 öğrenci var.
5 bin 851 de öğretmen…

Bu rakamlardan yola çıkarsak her 10 öğrenciye 1 öğretmen düşüyor neredeyse!

Kimse "bu rakamlar yanlış" demiyor.

Okullardaki "öğretmen eksikliği" şikâyetleri de yalan değil...

Üstelik pek çok sınıfta 30'un üzerinde öğrenci var.
Nasıl oluyor da böyle oluyor?

***

Daha ilginci şu…
Örneğin Lefkoşa’da 1.123 şube var.
Öğrenci sayısı 23.015.
Her sınıfta en fazla 20 öğrenci olması gerekiyor.
Olmuyor!

Çok tartışılıyor ya İskele'den de bir örnek verelim.

228 şube var.

4 bin 64 öğrenci...

Bu durumda her sınıfta en fazla 17 öğrenci olmalı!

463 de öğretmen var İskele'de...

Her 9 öğrenciye 1 öğretmen gibi bir sonuç çıkıyor ortaya...

Öyle olmuyor!

(İlginçtir, Eğitim Bakanlığı istatistiklerinde her okulun ayrı ayrı öğrenci ve şube sayısı var, öğretmen sayısı yok. Örneğin Kurtuluş Lisesi ya da Çayırova İlkokulu’nda kaç öğrenci kaç sınıf olduğunu görebiliyor ancak kaç öğretmen olduğunu bilmiyorsunuz. )

***

Belki tek başına “matematik” derdimizi anlamaya yetmiyor.
Yine de sorunun “eksiklik” kadar – hatta çok daha fazla -  “plansızlık” olduğu gün gibi ortada!
Bunun sebepleri de sanırım hem iş bilmezlik hem de statüko…

Plansızlığın daha derinden en açık göstergesi şu: Geçen yılın verilerine göre 57 bin 311 olan toplam öğrenci sayısının sadece 3 bin 865'i meslek liselerinde okuyor.
Ülkenin ihtiyacı malum!

Girne’de 5 üniversiteye karşı sadece 1 kamu anaokulu var misal!

***

"Nasıl oluyor da böyle oluyor" sorusunu kimse yanıtlamıyor.

Plansızlığı konuşmak yerine sürekli “öğretmen açığı var” diye bağırırsak eğer insan kaynağına da yazık bu ülkenin, bütçesine de...

“Maaş Bütçesi” odaklı hakikatimiz içinde okul yapılamıyor bu kez…
Ya da  "okullaşma" ihtiyacı zengin iş insanlarının kendi adlarını yaşatmak için, kendilerinin istediği yerlere, kendi projelerine göre okul yapması ile sınırlanıyor.

***

Öğrenci, öğretmen ve şube sayılarına dair matematiği neden tutturamıyoruz?
Bunu maskesiz bir gerçeklikte, akılla, bilimle, duyarlılıkla ve soğukkanlılıkla tartışmıyoruz.

Beş şemsiyemiz var, beş de insan ve delice yağmur yağıyor.
Bir kişi elinde beş şemsiye ile dururken, dört kişi sırılsıklam ıslanıyor ve biz bağırıyoruz: Şemsiye yok.


10-ogrenci-1-ogretmen.jpg
Hindistan'ın Madhya eyaletinde bir sınıf ve bir ders! Eğitim altyapısı olarak bu günleri de görmeyiz umarım…


Ne toprağın bütün, ne de ekmeğin!

Yine çok tehlikeli bir yere yöneliyor gündem: Kıbrıslı mısın Türk mü Rum mu?
“Karnın doyuyor mu” sorusu olmalı gündemimizde!
“Bu ülkede evladına bir gelecek görüyor musun?”

Hep bir huzursuzluk halinde yaşıyoruz…
Hep bir kısıtlılık…
İnsanlar arasındaki uçurum büyüdükçe büyüyor; nereye gitsen adaletsizlik, eşitsizlik, güvensizlik, şaibe var.
Böylece yaralarımız derinleşiyor, çatlaklar çoğalıyor içimizde…
Ne toprağın bütün ne de ekmeğin!

Düşümüzün ve umudumuzun önüne barikatlar çekilmiş, mahalli konularda dahi kararları bir başka ülkeden gelen bürokratlar veriyor şimdi ve “bağımsızlık” diyorlar uçsuz bir yanılsama içinde…

“Adını” söyleyemiyorsun onay almadan…
“Soy” adı kavgasına tutuşuyorsun…
Evrensel hiçbir standardının yanından, yakınından geçmiyorken hem de…

***

Ülkede “yeşil alan” bırakmadılar, parsel parsel satılıyor, dağıtılıyor, üleşiliyor her yer… Çirkinleşiyor git gide ada yarısı…
Çirkefleşiyor…
Nefes alamıyoruz nefes!
Utanmadığımız ne kaldı?

Farkında mısınız bu ülkede her hafta bir kişinin ırzına geçiliyor artık!
Bayrak ya da vatan dediğin “tecavüz korkusu olmadan” yaşamaktır, çöplük solumadan, okullarda tiksinmeden tuvalete gidebilmektir, kağıt bulmak, su, sabun…
Tüm bu gerçekleri görmeden, zoraki tepemize getirilmiş birileri, kafatasçılık yapıyor yalnızca!

İnatla ve ısrarla insanlara Kıbrıslı Türk kimliğini ve Avrupa Birliği yurttaşlığını unutturmaya, Kıbrıs ülkesini defa defa bölmeye, genç yaşlı birbirine kırdırmaya, ayırmaya, çatıştırmaya uğraşıyorlar.
“Türk” olsan ne olacak paçalarından lağım akarken!
cyprus-001.jpg


Güneyde ‘maskeli’ eylemcilere yasak geliyor

Güneyde enteresan bir yasa önerisi gündeme geldi: Gösteri yürüyüşlerine yüzü kapalı katılmak yasaklanıyor.

Ceza Kanunu'nda değişiklik isteniyor ve buna gerekçe olarak da "barışçıl toplanma hakkını korumak" gösteriliyor.

Avrupa İnsan Hakları’na uyum için talep ediliyor düzenleme...

"Yüzü örtülü" kişiler potansiyel suçlu gibi görülüyor aslında...

Bir gösteri, yürüyüş ya da eyleme "yüzü kapalı" katılan kişi hapis ya da 4 bin euroyu aşmayan para cezası ile mahkum olacak.

Demokratik yürüyüşler açısından doğru bir karar mı bu yoksa kısıtlayıcı bir adım mı emin olamadım.

Yabancı karşıtı son eylemlere bakarsak eğer kötü niyetli kişilerin "maskeli" olduklarını görüyoruz. Kalabalığa karışan ajanlar her daim tehlikeli… Eylemi kendi amacından saptırmak ve şiddete yöneltmek isteyenler oluyor her daim…

O nedenle sanırım olumlu bir yaklaşım…

Hak aramak için "maske"ye gerek var mı?

Yasa önerisini gündeme taşıyan, politikacı ve hukukçu Nicos Tornaritis’e şu soru da yöneltilmiş: “Başörtüsü de yasak kapsamında olacak mı?”

“Yasa tasarısının herkesin dini inançlarını barışçıl bir şekilde ve dilediği gibi ifade etme hakkıyla hiçbir ilgisi yoktur” demiş.
Bu da doğru…

eylem-maske.jpg

Bu yazı toplam 2605 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar