1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Yurdumuzun taksim edilmesine karşı çıkmaya devam etmeliyiz…”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Yurdumuzun taksim edilmesine karşı çıkmaya devam etmeliyiz…”

A+A-

AKEL Merkez Komitesi Yeniden Yakınlaşma Bürosu tarafından Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın dostluk simgeleri Derviş Ali Kavazoğlu ve Kostas Mişaulis’in öldürülmesinin 60ncı yıldönümü anısına adanan “Karanlıkta Işık Olanlar” başlıklı belgesel film geçtiğimiz Pazartesi akşamı  Eylence’deki Barış Kulübü’nde gösterildi… “Karanlıkta Işık Olanlar” belgeseli gösteriminde duygulu anlar yaşandı, “Yurdumuzun taksim edilmesine karşı çıkmaya devam etmeliyiz” mesajı verildi…

Belgesel 16 Haziran 2025 Pazartesi akşamı saat 20.00’de, Eylence’deki “İrini” Kulübü’nde gösterilmeden önce “İrini” Kulübü Başkanı Lefteris Yeorgiadis, belgesel filmin senaryosunu kaleme alan AKEL Yeniden Yakınlaşma Bürosu Sorumlusu Elias Dimitriu ile biz de birer konuşma yaptık… Türkçe ve Rumca olarak hazırlanmış olan belgesel gösterimine, DEV-İŞ eski Genel Başkanı Hasan Felek ve beraberindeki bazı Kıbrıslıtürkler de katıldı.

 

LEFTERİS YEORGİADİS: “KIBRISLITÜRKLER VE KIBRISLIRUMLAR, FAŞİZME KARŞI BİRLİKTE SAVAŞMIŞTI…”

Lefteris Yeorgiadis konuşmasında Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın dostluğuna vurgu yaparak belgeselin Eylence’de gösterilmekte olduğu 16 Haziran tarihinin tarihsel önemine de dikkat çekti. 16 Haziran 1943’te AKEL’in çağrısıyla İkinci Dünya Savaşı’nda faşizme karşı savaşmaya gidenlerin hem Kıbrıslırumlar, hem de Kıbrıslıtürkler olduğunu, onların faşizme karşı birlikte savaştıklarını ve naaşlarının Avrupa’nın çeşitli yerlerinde defnedilmiş olduğunu hatırlattı… Lefteris Yeorgiadis, “Bu tarihte AKEL Merkez Komitesi aldığı kararla, parti üyelerini ve yandaşlarını II. Dünya Savaşı’nda müttefik kuvvetlere kitlesel olarak katılmaya ve Hitler faşizminin yenilgisi ve Nazi işgali altındaki tüm Avrupa halklarının özgürlüğü için savaşmaya çağırmıştı. Merkez Komitesi’nin 17 üyesinden 11’i de dahil olmak üzere, yüzlerce AKEL üyesi ve kadrosu bu çağrıya yanıt verdi ve insanlığın faşizme karşı verdiği tarihsel mücadeleye katıldı. AKEL üyeleriyle birlikte daha binlerce Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk genç orduya katıldı ve birçoğu savaş meydanlarında canlarını feda etti. Onlar Hitler faşizmine karşı verilen küresel mücadelede Kıbrıs’ın nüfusuna oranla yaptığı büyük katkıyı kanlarıyla yazdılar. bu mücadelede savaşan ve hayatını feda eden Kıbrıs’ın tüm evlatlarını saygı ve şükranla anıyor” dedi. Lefteris Yeorgiadis’in konuşmasını KTMMOB eski Başkanı Bektaş Göze, Rumca’dan Türkçe’ye simultane olarak tercüme etti.

 

ELİAS DİMİTRİU: “ÇARESİZLİK DÖNEMLERİNDE BİZE İLHAM VEREBİLİRLER…”

AKEL Yeniden Yakınlaşma Bürosu Sorumlusu Elias Dimitriu ise yaptığı konuşmada özetle şöyle dedi:

“Bu belgesel, Kıbrıslırumlar’la Kıbrıslıtürkler’in işbirliği aracılığıyla ortaya çıktı… İnfaz edilmelerinden 60 sene sonra, bunu iki kahramanımıza borçlu olduğumuzu düşünüyorum.

Belgeselde konuşanların pek çoğu konuyla ilgili olarak kamera karşısında ilk kez konuşuyorlar, bunlar arasında Kemal Aktunç ve İlektra Mişaulis gibi insanlar vardır. Bu da, belgeseli daha da özel kılıyor.

Aylar boyunca yürüttüğümüz araştırmalar sonucunda Kavazoğlu ve Mişaulis’in yalnızca ölümleri nedeniyle değil, daha çok yaşamlarıyla kahraman olduklarını kavrıyoruz. Mişaulis, kendi hayatına yönelik büyük tehlikenin farkında olsa dahi, hiçbir zaman Kavazoğlu’nu korumaktan kaçınmadı. Öte yandan Kavazoğlu da idealleri ve prensipleri konusunda her zaman kararlılığını korudu, kişisel ve siyasi düzeyde büyük açmazlar ve fedakarlıklarla karşı karşıya kalsa da, hiçbir zaman bunlardan vazgeçmedi. Cesareti ve kararlılıkla bu bağlılığı, barış ve ilerlemede umutsuzluk ve çaresizlik dönemlerinde bize ilham verebilir.

Ayrıca bölgemizdeki savaşlar ile faşizm ve aşırı sağın yükselişi gibi karanık dönemlerde, onların fedakarlığı bize ilham verebilir.

Eğer tüm Kıbrıslılar Kavazoğlu ve Mişaulis’in ideallerini taşıyor olsalardı, Kıbrıs ne kadar da farklı olurdu… Bu idealler kucaklanmış olsaydı, kesinlikle iki toplumlu şiddete maruz kalmayacaktık, savaş ve işgalden ötürü acı çekmeyecektik… Her iki toplumu fasit bir daire gibi adaletsizlikle karşı karşıya getiren ve ilerlemeden yoksun bırakan bölünme, askerileşme ve milliyetçilikle kuşatılmış olmayacaktık…”

 

KAVAZOĞLU’NUN AİLESİNİN YAŞADIKLARI…

Biz de gecede yaptığımız konuşmada Eylence’deki Barış Kulübü’ne bu gösterime bizi davet ettikleri için teşekkür ederek başladık ve konuşmamızda özetle şöyle dedik:

“Derviş Ali Kavazoğlu ile Kostas Mişaulis, bundan 60 yıl önce, 11 Nisan 1965’te Kıbrıslıtürk yeraltı teşkilatı tarafından kurulan bir tuzakta öldürüldüler. Yardım etmeye çalıştığı Kıbrıslıtürk arkadaşları, yeraltı teşkilatı tarafından onları öldürmeye zorlanmışlardı (aksi halde kendileri öldürülecekti) – Derviş Ali Kavazoğlu’nu ve onunla aynı araçta bulunan Kostas Mişaulis’i öldürdüler…

Kavazoğlu ve Mişaulis neden öldürülmüştü? Öldürüldüler çünkü onlar Kıbrıs’ın taksim edilmesine karşı çıkmaktaydılar, öldürüldüler çünkü Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın birlikte barış içinde yaşamasını savunuyorlardı… Milliyetçilik tarafından öldürüldüler… Taksim isteyenler, ortak bir vatana karşı olanlar tarafından öldürüldüler…

Sizlerle Derviş Ali Kavazoğlu’nun kızkardeşi Münevver Ertuğrul tarafından 20 sene önce bana anlattığı şekliyle onun hayatını paylaşmak istiyorum bu akşam. Münevver Ertuğrul artık aramızda değil, huzur içinde uyusun… Anlattıklarından dersler çıkaralım, kendi taraflarından milliyetçiler tarafından öldürülmüş olanların yakınlarının ne tür acılar çektiğini anlamaya çalışalım diye, onun söylediklerini paylaşmak istiyorum bu akşam…

20 sene önce onunla röportaj yaptığımda Münevver Ertuğrul bana şunları anlatmıştı:

“Derviş Ali, 4 Nisan 1924 tarihinde Pi-Peristerona’da (Alaniçi) doğdu. Annemizin adı Fatma, babamızın adı Ömer Hasan Kavaz’dı. Dört kardeşiz....

Ben evlendikten sonra Küçük Kaymaklı’da “by-pass” üzerinde kocam Ali Ertuğrul’la bir ev yaptık... Arka odayı yapınca, annemle Derviş Ali geldi, bizde kaldı. Uzun süre bizde kalırdı, 58’e kadar... Bu ev Rum tarafında kaldı, 63’te yaktılar... Kalmadı bir şey geriye...

Annem 1956’da ölünce, o bizde kalmaya devam etti. Odasında boydan boya bir yazıhanesi vardı. Her taraf kitap doluydu. Devamlı okurdu. Bizlere Nazım Hikmet öğretmeye, anlamadığımız kitapları anlatmaya çalışırdı. Daktilosu ve teksir makinesi vardı. Bütün gece yazardı...

Çok yufka yürekliydi... Herkese yardım etsin isterdi...

Her sabah avludaki teknede tango söyleyerek traş olurdu…

Zaman içerisinde tehditler almaya başladı... Sendikacılıkla uğraşırdı. Kendisinden dolayı bize zarar gelmesinden çok korkardı. Yeğenlerine çok düşkündü. Onlara her yılbaşı sürpriz hediyeler alırdı... Onlarla oynar, ilgilenirdi.

1958’lerdeydi zannederim. Bir gün “teşkilat”ta olan bir komşumuz evimize gelip, “Derviş Ali’ye söyleyin, bu akşam gelmesin, kendini öldürecekler” dedi. Daha önceden de kapımıza adamlar gelmişti. Her defasında benim bey kapıya çıkardı. Onu gördüklerinde kaçarlardı. Çünkü benim bey de “teşkilat”tandı...

O gece Derviş Ali kaçtı... Benim bey onun odasında yattı... Gece adamlar kapıya gelince, dışarı çıktı... “Burada kimse yoktur! Ne ararsınız?” diye sorunca kaçtılar.

O geceden sonra, bize komşumuz bir Rum vardı, onunla mektup yollardı... Öyle haberleşirdik.

Bizim eve en son 1961’de geldi. Gündüz komşular bendeydi... Oturuyorduk... Ansızın onu karşımızda görünce, ben ve büyük kızım baygınlık geçirdik. Yakalanacağından, öldürüleceğinden korkardık... Bir daha gelmedi...

Ara sıra kapının önünden siyah bir araba ile geçer, yavaşlar ve giderdi...

Onun adını anmaktan bile korkardık... Komşular falan yok casustur, yok vatan hainidir derlerdi... Ablamla gizli gizli adını söyler, onu gizli gizli sever ve hep dua ederdik...

Öldüğünü komşulardan öğrendim. O gün okulda da bizi tanıyan bir öğretmen “Gözünüz aydın, kurtuldunuz, geberttiler dayını” demiş kızıma... Kardeşimiz için yasımızı bile gizli tuttuk. Cenazesine gidemedik. Çok korkardık.

Ablam evinde mevlit okuttuydu ve oraya bile sivil polisler geldiydi! Ertesi sene kızkardeşim Derviş Ali için mevlit okutacağında, evi sivil polisler bastıydı ve bırakmadılar mevlit okutulmasını. Ondan sonra içimize kapandık... Korktuyduk çok... Kardeşimiz için doğru düzgün ağlayıp da bir mevlidini bile okutamadık hiçbir zaman...  Öldüğüne inanamadık. Hala daha o tarafta yaşar diye hayal kurardık... Kapılar açılınca mezarına gittik. O gün ona hem kavuştuk, hem kaybettik...

Derviş Ali yemek yerken, “Bunları bulup yiyemeyenler de var” diyerek üzülen bir insandı. Bir karıncayı bile incitmezdi. Değil insanları, hayvanları bile çok severdi... Fikir adamıydı... Devamlı okuyup öğrendiklerini çevresine öğretmek için uğraşırdı... Hiçbir zaman şiddeti sevmedi. Kimsenin parasını yemedi, banka soymadı, kimsenin hakkını yemedi... En büyük hayali Türk’le Rum’un birlikte, barış içinde yaşamasıydı... Memleketini çok severdi... En kötü gönünde bile, Kıbrıs’tan kaçmayı hiç düşünmedi. O yaşamayı çok seven, hayat dolu ama idealleri uğruna ölmekten korkmayan bir yurtseverdi... O bizim yaşarken hasretini çektiğimiz, kendisine sahip çıkamadığımız, öldüğünde mezarına toprak atıp doya doya ağlayamadığımız, arkasından yürüyemediğimiz küçük kardeşimizdi...”

 

BELGESELLE İLGİLİ TARTIŞMA BÖLÜMÜ…

Konuşmamızda aktardığımız Kavazoğlu’nun kızkardeşi ve ailesinin yaşadıkları, belgeseli izlemeye gelenleri çok duygulandırdı, bazıları bu yaşanan acılardan o kadar etkilenmişlerdi ki ağlıyorlardı…

Belgesel gösterimi ardından tartışma bölümüne geçildi ve belgeseli izlemeye gelenler düşüncelerini ve anılarını paylaştılar…

 

“ESAS OLAN TAKSİME KARŞI DURMAK…”

Bize yönelik bir yoruma yanıt verirken son olarak şunları söyledik:

“Kavazoğlu ve Mişaulis öldürüldüğü zaman ben 6 yaşlarındaydım… Şimdi 66 yaşındayım… Aradan 60 sene geçmiş olmasına karşın onların isimlerini hala anıyoruz… Onları hala hatırlıyor ve savundukları idealleri yaşatmaya çalışıyoruz… Onlar, adamızın bölünmesine, taksimine karşı çıktıkları için öldürüldüler, toplumlarımızın barış içinde yaşaması için mücadele ettikleri için öldürüldüler. Bizim için en önemli nokta, adamızın taksimine karşı çıkmaya devam etmektir.

Ben gazetecilik yaşamım boyunca hep bu idealleri savundum – toplumlarımızı bir araya getirmeye, karşılıklı anlayış yaratmaya çalıştım. Yalnızca Kıbrıslıtürkler ve Kıbrıslırumlar değil, aynı zamanda Kıbrıslıermeniler, Kıbrıslımaronitler ve Kıbrılsılatinler’in de yaşadıklarını ortaya çıkarmaya, kaleme almaya çalıştım. Toplumlarımızın barış içinde yaşaması, adamızın bölünmesinin, taksiminin engellenmesi için çaba gösterdim. Toplumlarımızdan birbirinin hayatını kurtaranların öykülerini kaleme aldım… Bunları öne çıkarmalıyız ki unutturulmasın.

Şimdilerde her iki tarafta da toplumlar adanın bölünmüşlüğüne alışıyor gibidir… Buna karşı durmalı, toplumlarımız arasında barışı, dostluğu, işbirliğini savunmaya devam etmeliyiz… Çünkü bu adanın taksim edilmesi demek, daha fazla gerginlik, daha fazla çatışma, daha fazla savaş ve nihayetinde Kıbrıs’ın ve Kıbrıslılar’ın tümüyle yok olması demektir. Bu nedenle esas olan, yurdumuzun bölünmüşlüğüne karşı çıkmaya devam etmektir…”

 

GÖSTERİMLER SÜRÜYOR…

Belgesel gösterimleri 20 Mayıs 2025’ten bu yana Kıbrıs’ta sürüyor. Belgesel film Londra ve Atina’da da gösterildi. Belgesel bu akşam (18 Haziran 2025 Çarşamba) Lefkoşa’nın Akrobolis bölgesindeki “Kavazoğlu-Mişaulis” Merkezi’nde saat 20.00’de, 7 Temmuz’da Leymosun’da PEO Leymosun Merkezi’nde saat 19.00’da ve 9 Temmuz’da ise Pelendri’de Pelendri Halk Merkezi’nde saat 19.00’da gösterilecek.

Belgeselde Kavazoğlu ve Mişaulis’te simgeleşen ortak bir vatan için ortak mücadeleye dair yaşananlar, özellikle 1958’de ilericilere yönelik yaşanan saldırılar, ilericilerin “Teşkilat” ve Grivas’ın maskeli tetikçileri tarafından öldürülmelerine ilişkin bilgiler yer aldı. Kavazoğlu ve Mişaulis’in hayatlarına ve 11 Nisan 1965’te “Teşkilat” tarafından pusuya düşürülerek öldürülmelerine dair ayrıntılı bilgilerin yer aldığı 45 dakikalık belgesel film altyazılarla Türkçe ve Rumca olarak sunuluyor.

nceliklisayfa-17-konusmamizda-kavazoglunun-kizkardesi-munevver-hanimin-yasadiklarini-anlattik.jpg

Konuşmamızda Kavazoğlu'nun kızkardeşi Münevver Hanım'ın yaşadıklarını anlattık...

ncelikli-sayfa-17-akel-yeniden-yakinlasma-burosu-sorumlusu-elias-dimitriu-konusurken.jpg

AKEL Yeniden Yakınlaşma Bürosu Sorumlusu Elias Dimitriu konuşurken...

ncelikli-sayfa-16-eylencedeki-belgesel-gosterimine-katilanlar-filmi-merakla-izledi.jpg

Eylence'deki belgesel gösterimine katılanlar, filmi merakla izledi...

Bu yazı toplam 553 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar