Yumurta Diplomasisi
Bu yaşananlar bir sonuçtur.
Ama siz ortama bakın… Sürece, zihniyete, niyete…
Beş yıldır "müzakere" yok.
Tek bir resmi görüşme yapılmadı.
Sürekli restleşme!
Hep bir "meydan okuma" hali...
Mülkiyet meselesinde tutuklamalar da böyle başladı, geçişlerdeki engeller de…
Çünkü yaklaşım şu:
"Kim kimin canını daha çok yakacak?"
***
Tüm bu yaşadıklarımızın temelinde, diyalog yerine gerilim siyaseti izlenmesi yatıyor.
Karşılıklı bu elbette…
Ama gelin görün ki, gerilimden en çok zararı dünyanın bu görünmez toplumu görüyor.
Eğer kendinizi uluslararası hukukun üzerinde görür, Birleşmiş Milletler zeminini hiçe sayarsanız, canınız yanar!
Dünyayla aramızdaki makas her geçen gün daha da açılıyor.
Ve biz, bu hayata mahkûm ediliyoruz: Tabanca izinleri, kara para akışları, tetikçiler…
Daha az öğrenci, daha az turist...
Daha çok yurttaş ama yalnızlaştığımız bir kalabalık.
Sıfır temas, sıfır güven!
Kim kaybediyor şimdi?
***
Kapanıyoruz…
Kendimize, içimize, dış dünyaya...
Tecridi büyütüyoruz.
Her gün yeni bir tedirginlik,
Her gece yeni bir huzursuzluk…
Bunların tamamı, diplomasiden kaçan ve çözüm üretemeyen bir zihniyetin ürünüdür.
Kriz ve kaosla var olmaya çalışan bir anlayışın…
***
Ve şimdi ne oldu?
Güneye geçişlerde "KKTC" kimlikleri sorun yaratıyor.
Kıbrıs Cumhuriyeti polisinin resmi açıklaması şöyle:
“KKTC kimlikleriyle ilgili kayıt işlemi yapılıyor.
Çünkü çipleri okunmuyor.”
Oysa Kıbrıs Cumhuriyeti kimlikleri dijital sistemle anında geçiyor.
Bu bir güçlük değil sadece, aynı zamanda bir yanıt.
Sen “ayrı devletim” diyorsun ya…
Al sana “KKTC” muamelesi!
***
Sen benim “yatırımcımı, emlakçımı” mı içeri alırsın…
Ben de senin “evini gezen” yurttaşını tutuklarım…
“Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvurmuştu ama daha sırası gelmemişti…”
“Kimlik göstermemişti…”
“Kameralar çalışmıyordu…”
Senin de çipler çalışmıyor şimdi…
İkisinin de elinde birer topuz!
Ama günün sonunda ne oluyor?
O meşhur Rum atasözünde söylendiği gibi:
Taş da yumurtanın üstüne düşse, yumurta da taşın, kırılan hep yumurtadır…
O yumurta biziz!
Bu ülkenin evlatları…
Geleceğimiz!







