1. YAZARLAR

  2. Ünal Fındık

  3. Yavaş atın tekmesi sert olur
Ünal Fındık

Ünal Fındık

Yavaş atın tekmesi sert olur

A+A-

Kıbrıs Türk halkı samimi ve güzeldir. Aynı zamanda uysal ve hoşgörülüdür. Kavgacı değil, uzlaşıcıdır.

Farklı görüşlerdeki Kıbrıslı Türk siyasi partiler birbirlerini kıyasıya eleştirmektedirler. Bu partilerin üyeleri de birbirleriyle kıyasıya tartışmaktadır. Ama bu siyasi tartışmalar her zaman belli ölçüler içinde, karşılıklı sevgi ve saygı temelinde yapılır.

Kıbrıs insanı, ada insanı olmanın getirdiği sıcak kanlılığı ve güleryüzlülüğü benliğinde taşımaktadır. Hayata olumlu yaklaşmakta, karşıt görüşte olanlara hoşgörü ile yaklaşmaktadır.

Ama bu sınır bir noktaya kadardır. Bardağı taşıran son damla düştüğünde toplumun en uysal kesimi bile çileden çıkar.

Son günlerde Türkiye devlet televizyonu TRT’de gösterime giren ve hem Türkiye hükümeti, hem de AKP hükümetinin talimatı ile KKTC Cumhurbaşkanlığı ve UBP’li azınlık hükümeti tarafından en yüksek düzeyde desteklenen “Bir Zamanlar Kıbrıs” isimli dizi ve bu çerçevede başlayan tartışmalar işte tam da bardağı taşıran son damla oldu.

Bu arada yine Türkiye’de kendini bilmez bir gazeteci-yazarın toplum liderimiz Dr. Fazıl Küçük’e yönelik saldırıları da yenir yutulur cinsten değil.

Türkiye’den, Kıbrıslı Türklere yönelik bu yaklaşım, açıklama ve kimi saldırılar tam da Türkiye ile Kıbrıslı Türklerin arasının daha da açılmasına, Kıbrıslı Türklerden Türkiye’ye yönelik tepkilerin artmasına neden olmaktan başka bir işe yaramaz.

Kimse Kıbrıslı Türklerin varoluş mücadelesini, bu mücadeleye önderlik eden liderlerini ve bir bütün olarak toplumun yıllar süren direnişini görmezden gelemez.

TRT’de yayınlanan dizide de açıkça ortaya konan senaryo, Türkiye’den Kıbrıs’a bakıldığında görülen “siz burada benliğini yitirmiş bir toplum idiniz, biz geldik ve sizi kurtardık” tablosudur.

Bu tablo yalnızca beni değil, hemen hemen bütün Kıbrıslı Türkleri rahatsız ediyor. Buna rağmen Türkiye bu bakış açısını giderek daha da başımıza kakarak gündeme getiriyor.

O zaman ben de Türkiye’den Kıbrıs’a bakanlara sormak istiyorum.

Siz neden sadece Kıbrıslı Türkleri ‘kurtardınız’. Neden Batı Trakya Türklerini, Bulgar Türklerini, Irak’ta, Suriye’de kalan Türkmenleri, başka yerlerde yaşayan Türkleri kurtarmadınız da küçücük Kıbrıs adasındaki 120 bin Kıbrıslı Türkü kurtarmak için buralara kadar geldiniz?

Kıbrıslı Türklerin yıllar süren varoluş mücadelesi olmasaydı, bu mücadeleye toplumun bütün bireyleri topyekün katılmasaydı bugünlere gelemezdik.

Bugün hala varoluş mücadelemiz devam ediyor.

Bir yandan Kıbrıslı Rumlarla birlikte ortak yurdumuz olan Kıbrıs’ı eşit ortak olarak birlikte yönetmek için Kıbrıslı bir çözüm arıyoruz.

 Öte yandan da Türkiye’nin bugün artık açıkça dile getirilmeyen ama atılan adımlarla hissedilen “ilhak politikası”na karşı Kıbrıslı Türk toplumu kendi varlığını sürdürme ve nüfus bakımından kendinden kat kat büyük bir toplum içinde erimeme mücadelesi veriyor.

Türkiye’de bizi bize anlatmaya meraklı bir yığın politikacı, yazar, çizer var. Ama biz kendimizi ve yıllardır verdiğimiz varoluş mücadelesini herkesten çok daha iyi biliyoruz.

Çünkü onlar bu mücadeleyi duydukları ya da resmi tarih olarak okudukları kadarıyla bilir. Biz ise bu mücadeleyi yaşayarak öğrendik. Yüzlerce şehit verdik. Bir gece ansızın kaybedilen ve hala kemikleri bile bulunamayan kayıplarımız var. Çocuk yaşta boyundan büyük silahlarla mevzilerde nöbet tutan hemen bütün Kıbrıslı Türkler var.

Ben daha 6 yaşımda rahmetli babamın evimizde sakladığı eski piyade tüfeklerini belli günlerde yerinden alarak sildiğimi ve yağlayarak yeniden yerine koyduğumu hatırlarım. İki odalı evimizde yıllarca bir odanın kapalı olduğunu ve o odayı kullanamadığımızı hatırlarım.

Kıbrıs Türkü böyle böyle buralara geldi. Türkiye 1974 harekatını burada dişiyle tırnağıyla yıllarca direnen Kıbrıslı Türkler olduğu için yapabildi.

Şimdi yapılması gereken toplumsal varlığımızı korumak ve gelecekte de  varlığımızı ve bu adanın bütünündeki eşit ortaklığımızı sürdürmek için mücadeleye toplumsal birliğimizi ve bütünlüğümüzü koruyarak devam etmektir.

Bu yazı toplam 1805 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar