1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Ya ayağa kalkacağız ya da sessizce tükeneceğiz!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Ya ayağa kalkacağız ya da sessizce tükeneceğiz!

A+A-

Bir grup genç meyhaneye gider…
Bu gençlerin hikayesini yazacağım ama önce bir “giriş” yapmaya çalışayım…

-*-*-

Kıbrıs’ın meyhaneleri güzeldir, hoştur, keyiflidir…
Kıbrıslı, alkolü çok sever…
Ve Kıbrıslı, nefis mezelerle birlikte, viski da içer, rakı da, Kıbrıs brandisi de…
Hatta eskiden aralarında “bol zeytinyağlı haşlanmış börülce ve haşlanmış baklanın” bulunduğu mezelerle, Fransız Konyağı bile içerdi!

-*-*-

Kıbrıslı, belki de bir Avrupalı’nın görürse “uh anam, bu içkiler yemekle asla içilmez be gavollem” çekeceği, farklı bir kültürel alışkanlıkla tüketir alkolünü…
Yemekte bira içen de çoktur, zivaniya tüketen de!
Hatta yemekle tekila içene rastladığım gibi, “bakardi zero” içenini görmedim dersem yalan olur!

-*-*-

Bu “renkli” ama Fransızlara göre “faux” ya da “incorrect” yani “yanlış” içki alışkanlığına Kıbrıslı, “dök da lambasuyu olsun” diyebilir!

-*-*-

Zivaniyaya limon sıkıp içmeye ben de bayılırım ama alkol masasında tercihim viskidir…
Veya “viskiydi”…
Eskiden!

-*-*-

Peki neden eskiden?
Alkolü “çok azalttım”…
Neredeyse “içmiyorum” diyecek noktadayım!
Sebebi “sağlık” ya da “şişmanlık” değil!
Kesinlikle para!

-*-*-

Abi, 70’lik bir şişe en ucuz viski 500 TL’den başlıyor…
Bir meyhane kelle başı 500 TL’yi aşabiliyor…
Hatta aşıyor…

-*-*-

Gitmeyelim mi?
İstesek de gidemiyoruz veya eskiden gittiğimiz sıklığı belki de 10’da bire indirdik!

-*-*-

Gelelim yazının en başında bahsettiğim gençlere…
Belli ki uzun zamandır görüşmeyen yedi genç…
Kafalar güzel…
Eğlence, kahkaha, kihkihi…
Anılar, maceralar derken alkol da şişede durmuyor tabii ki!
İçiliyor…
7 kişiye hesap 4 bin küsurat geliyor…
Yani kelle başı 600’er TL ödeyecekler!

-*-*-

Kimisi cebinden kart çıkarıyor, kimisi cüzdanını karıştırıyor ama bir türlü, parayı toplayamıyorlar!

-*-*-

Meyhaneci durumu fark ediyor!
Yanlarına yaklaşıyor!
Irkçılık, ayrımcılık gibi olacak ama gençlere diyor ki; “… Hepiniz Kıbrıslısınız; bir kaçınızın ailesini de tanırım… Şimdi çıkın gidin, yarın toplayın parayı bir tanenize verin bana getirsin…”

-*-*-

Kıbrıslı olmak, güvenilir olmak mıdır?
Yoksa, “sizi biliyorum – yabancı değilsiniz” midir meyhanecinin söylediği?

-*-*-

Ne isterse olsun, sonuç, hangi açıdan bakarsanız bakın, ciddi anlamda sorun olduğundan kaçamayacağımızdır…

-*-*-

En başta ekonomi çökmüştür…
Vatandaş, alkol içemez, meyhaneye gidemez durumdadır…
Ve ekonomik çökmüşlüğün yanında, kültür yapısı veya nüfus yapısı da darmadağın edilmiştir!

-*-*-

Toplum veya Kuzey Kıbrıs; kaldıramayacağı kadar, başa çıkamayacağı kadar “farklı kültürlerle” dolmuştur…
Ve meyhaneci kardeşimin saptamasındaki “Kıbrıslısınız, size güvenirim” anlamı üzerinde kesinlikle durulması gerekmektedir!

-*-*-

“Yabancılar bu ülkeye gelmemeli, sokulmamalı” diye bir derdim kesinlikle yoktur…
Ancak, ekonomik açıdan hiçbir tedbir alınmadığı veya alınamadığı gibi; kontrolsüz nüfus akışının yarattığı “riskler” de asla hesaplanamamıştır…

-*-*-

Şu anda ülkede polis “asayişi sağlamak” adına resmen çaresizdir…
Polisin hiç alışık olmadığı, çok farklı kültürlerden insanlar, “öğrenci” adı altında insan kaçakçılığı dahil çok büyük suçların parçası olarak bu ülkeye gelebilmekte; yaşanan “kontrol dışı” olaylar, var olan “ırkçılığı” daha da artırabilmekte ve iş çığırından da çıkabilmektedir.

-*-*-

Bahsettiğim yukarıdaki sorunlar yanında, ülkede eğitim, sağlık, bayındırlık, ulaştırma, çevre konularında tam bir çöküş söz konusudur… 
Kıbrıs sorununda tarihi yenilgi ve tarihi yalnızlık yaşamaktayız…
İç ve dış siyasette “işte temsilcilerimiz” diyeceğimiz kişiler, inanılmaz seviyesizlik sergilemektedir…
Adeta “elalem masgarasına” dönüşmüş bir cumhurbaşkanımız söz konusudur…
Her hareketi, mahallenin güzeli muamelesi görmeye adaydır!

-*-*-

Hükümet, tam anlamıyla çaresiz, beceriksiz ve işlevsizdir… 
Aynı hükümet, “demokrasi katliamı”na maruz kalmıştır ve ne acıdır “kimsenin” de umurunda değildir…

-*-*-

Sorunlara çözüm üretmesi gerekenler, son derece rezil edilmiş haldedir!
Ve ne yazık ki toplum, her geçen gün güçsüzleşmekte, yoksullaşmakta; çareyi “yurt” bildiği topraklardan uzakta aramaya zorlanmaktadır!

-*-*-

“Dök da lambasuyu olsun” demekten başka bir şey elimizden gelmiyor mu yoksa yaşadıklarımız kaderimiz mi bilemem… 
Bildiğim tek şey, “ya şimdi ayağa kalkacağız, ya da sessizce tükeneceğiz!”


Hayırlı kurultaylar!

Faiz Sucuoğlu ve Hasan Taçoy…
Yıllardır partilerine genel başkan olmak için çabalıyorlar…
Faiz Sucuoğlu başardı, partisine genel başkan oldu…

-*-*-

Aynı Faiz Sucuoğlu, daha bir hafta önce, “kurultayla geldim, kurultayla giderim” dedi.
Hasan Taçoy da defalarca kesinlikle ilk kurultayda genel başkanlığa aday olacağını açıkladı.

-*-*-

Ne oldu da Faiz bey “apar topar” bıraktı?
Hasan Taçoy, bu satırları kaleme aldığım 8 Eylül 2022 öğleden sonra 3.45’e kadar hiç ses çıkarmadı…

-*-*-

Haaa UBP Tüzüğü, 10 Eylül Pazar günü “olağanüstü kurultay” yapılmasına uygun değil…
Bir kişinin genel başkan adayı olabilmesi için en az 30 gün önceden başvuru yamasını emrediyor!

-*-*-

Anayasa’yı, yasaları takmayanlardan tüzüğe uymalarını beklemek de bizim salaklığımız ki o da başka bir mesele!

-*-*-

Ali Pilli mi?
Aday mı?
Olursa, “helal” derim!

-*-*-

Faiz bey ve Hasan bey mi?
Hem yalancı hem korkak!
Üzgünüm ama ne dememi beklerdiniz?
“Rum – Yunan ikilisi Hasan ve Faiz beyleri yedi” mi deseydim?
Yoksa “işgal rejimi” mi demeliyim?
İşgal dersem hain olurum kesin!
Faiz beyi, kesinlikle ELAM’cı faşistler yemiştir!
Hasan beyin adaylığını da EOKA C önlüyor!

-*-*-

Hayırlı kurultaylar!
Yani, bu demokrasi abidesi UBP’nin üyelerinin hiç işi yok, onca masraf edip, Pazar günü kurultaya mı gelecekler?
Niye?
Ya seçtikleri yeni başkan da Enosis yolunda ayak kaydırması yaşarsa!!!
Ben olsam gitmezdim!

mathew-browne-cflxavox8eg-unsplash1.jpg

Kraliçe 2. Elizabeth’in sağlık durumunun iyi olmadığı bildirildi… 96 yaşındaki Kraliçe, doktorların sağlığı hakkında kaygılanması üzerine İskoçya'daki Balmoral Kalesi'nde tıbbi müşahade altına alındı. İngiltere Başbakanı Liz Truss, "tüm ülkenin" son gelişmeleri büyük bir kaygıyla izlediğini söyledi. Kraliçe 2. Elizabeth, Salı günü Truss'ı başbakan olarak atamış, sağlık durumu nedeniyle bu tören gelenek olduğu üzere Londra'da değil, Balmoral Kalesi'nde yapılmıştı. Kraliçe 70 yılık devlet başkanlığı boyunca yeni başbakanları daima Londra'da Buckhingham Sarayı'nda kabul etmişti. BBC’ye göre “Buckhingham Sarayı'ndan yapılan açıklamada kullanılan dil, Kraliçe'nin sağlığı konusunda doktorların kaygılı olduğunun vurgulanması, ailenin önde gelen üyelerinin derhal Balmoral'a hareket etmeleri” durumun ciddiyeti olarak gösteriliyor. Geleneklere göre Kraliyet Ailesi'nin önemli üyelerinin sağlık durumları hakkında bilgi verilmiyor…

Bu yazı toplam 2790 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar