Vitrini Toparlamadan Turizm Olmaz
Ülkenin en önemli gelir kapısı olan turizm bu yıl beklediğini bulamadı. Turizmde Türkiye’nin payı büyüme gösterirken, kara geçiş noktalarından geçişlerin azaldığı gözlemlendi.
Bunun nedenleri üzerinde uzunca durulmalı.
Bu sadece istatistiki veri değil; doğrudan ekonomik kayıp.
****
Turizm Planlama Dairesi verilerine göre Haziran ayında Türkiye’den ülkeye gelen yolcu sayısında yüzde 16,8’lik bir artış oldu. Ancak diğer uyruklu yolcuların gelişlerinde de bir düşüş söz konusu.
Kara geçiş noktalarından da en çok geçiş sağlayan yedi ülkenin beşinde düşüş yaşandı.
Güney’den Kuzey’e geçiş oranlarında da yüzde 14,5’lik bir azalma dikkatlerden kaçmadı.
Bu azalan yüzdelikleri, ekonomik kayıp olarak okumalıyız.
Çünkü ülkeye giren her bir kişinin, burada harcayacağı her bir kuruş, ülke ekonomisine ciddi katkı oluşturuyor.
Biz ülkeye giren turistleri, iyi şekilde ağırlayamazsak, onlara insani koşulları sağlayamazsak (-ki yurttaşa dahi sağlanamıyor), onları sadece ‘para’ olarak görürsek bu rakamlar aşağıya düşer haliyle.
Ülkeye gelen turist sayısı düşünce de turistik tesislerin doluluk oranı da geçen yılın Haziran ayına göre kaçınılmaz olarak yüzde 5 azalım gösterir.
2025 yılı Ocak-Haziran döneminde turistik konaklama tesislerinde gerçekleşen ortalama doluluk oranının yüzde 36,6 olduğu tahmin edilirken 2024 yılının aynı döneminde bu oran yüzde 38,5 idi.
***
Kara geçiş noktalarında yılın ilk 6 aylık dönemini kapsayan verilere göre Almanya ve Polonya uyruklu vatandaşlarda artış devam ederken; Kıbrıs, Birleşik Krallık, Bulgaristan, Romanya ve Yunanistan vatandaşlarında düşüş yaşanmaya devam ediyor.
***
Turizm ciddiyetle ele alınması gereken bir konudur.
Temiz çevre, bakımlı ve insana hitap eden turistik ve tarihi yerler, turist dostu çarşılar ve kentler yaratmalıyız.
Öyle miyiz?
Trafiğimizdeki keşmekeş, yatırımsızlıktan kaynaklı olan elektrik kesintileri, kirli çevre, hoteller tarafından ele geçirilmiş sahiller, yoğunluktan dolayı işleyemeyen kamu sağlık sistemi, yok seviyesindeki toplu taşıma sizce turist dostu mudur?
Ya da Kıbrıs Türk liderliğinin uluslararası alana yaptığı gerginliği tırmandıracak açıklamalar?
Unutulmasın ki, siyasi gerginliği körükleyen açıklamalarla zaten dar olan kapıları, iyice kapatıyoruz.
***
Hal böyle olunca, yukarıdaki verilerin çıkması da normal oluyor.
Halbuki ne güzel olurdu, tarihimize (-ama gerçek tarihimize) sahip çıksak, kalelerimizi, antik kentlerimizi pırıl pırıl yapsak. Onların tarihi ile ilgili kitaplar yazsak ve yabancı dillere çevirerek yurt dışında satış imkânları yaratsak…
Şehirlerimize, kentlerimize turistler için yürüyüş rotaları hazırlasak, turistin daha fazla geçebileceği geçiş noktaları açsak, toplumları buluştursak, o sokaklar tertemiz olsa, insanlarımız güler yüzlü…
Artık bir marka haline dönüşen festivallerimizi 12 aya yayabilsek ve bu festival programlarını yurt dışında da duyurabilsek…
Eco-agro turizm modellerini geliştirsek ve kırsala yaysak, bunun yanında sağlık turizmine odaklansak, mevcut sağlık merkezlerimizi geliştirsek, uzmanlaştırsak, bunu yaparken kamu sağlık merkezlerimizi de modern seviyeye çıkartsak…
Yollarımızın altyapısını geliştirsek, toplu taşımacılığı yaygınlaştırsak ve 24 saate yaysak, eğlence mekanlarımızı ayakta tutup da kültürümüzü, müziğimizi orada yaysak, sanata ve sanatçıya sahip çıksak…
Kent müzeleri açsak, sanat müzeleri ve atölyeleri açsak, kentlerimizdeki metruk binaları bu amaçlarla kullansak…
Ve daha neler neler yapsak…
Uzun lafın kısası; vitrini toparlamadan turizm olmaz…







