1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Edep, adap, ayıp
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Edep, adap, ayıp

A+A-

“Pilot” alkollü araç kullanıyor ve polisin üzerine sürüyor…

Elektrik sorununu büyütenler, aynaya bakmak yerine hep başkalarını suçluyor.

Çiğ köfte dükkânını kurşunlamak için Türkiye’den geldiğini itiraf ediyor tetikçi…

Yüzlerce kamera sökülüyor, yerlerine yenisi takılıyor, ihalesiz. Sözde “Trafik Komisyonu” var ama mesele gündeme bile gelmiyor…

Kurultay hesaplaşmaları, kabine kulisleri, süklüm püklüm irade utançları, Sayıştay dosyalarında karanlık hesaplar, yurttaşlık ve istihdam kepazelikleri, ırkçılık bağıran kararnameler…

Yasal olanın değil, iktidara yakın olanın kazanabildiği, kuralsızlığa razı olmadan var olmanın neredeyse mümkün olmadığı bir düzene alışmamız bekleniyor” diyor araştırmacı-yazar Bekir Ağırdır…

Tam da bu aslında…
Bu düzene öyle ya da böyle alıştırıyorlar herkesi…

En doğal hizmet hakkınızı, birilerini araya koymadan, yalvar yakar olmadan alamıyorsunuz.

Dünyayla aramızdaki makas giderek genişliyor.

Ne kadar hile varsa, ne kadar yolsuzluk, hepsini cebimizden ve hayatımızdan ödüyoruz, fark etmeden…

Giderek hayatımızdan edep, adap, ayıp çıkmış; suç ve ceza keyfileşmiş…

Haysiyet yerlerde şimdi…
Hem de nasıl...

***
Umut yerine beklentisizlik, ortak gelecek yerine kişisel kaçış senaryoları geçiyor.

Yine de vazgeçmiyoruz, yılmıyoruz, bırakmıyoruz.
Başka bir ülkemiz olmadığına göre…
Hayal etmek zorundayız daha güzel günleri...
Direnmek zorundayız.
Bir de yüzleşmek…

Bu kadar çok yüzsüzlüğe, çürümeye, yalana, talana, yozlaşmaya nasıl seyirci kaldık?

Kendimizle de hesaplaşmalıyız artık…

***
Tufan Hocam en son halk buluşmasında önemli bir mesaj verdi: Bu ülke yeniden kendisiyle gurur duyacak.
Özlediğimiz duygu bu…
Ülkemizle gururlanmak…
Kendimizle…
Bizi yönetenlerle…

Böylece düşleyebilmek yarını…

***
Şimdi “utanma” aşamasındayız.
Ülkemizle…
Bizi yönetenlerle…
Hatta bazen kendimizle…

İşte bu duygudan, umuda ve gurura geçmemiz gerekiyor.
Bu karanlığın girdabından kurtulmalıyız birlikte…
Bu sarmaldan çıkmalıyız.

Onurlu bir yaşamı hak etmeliyiz.
Hak ediyoruz demiyorum.
Etmeliyiz!

Bunun için de emek, cesaret, irade, dayanışma, kararlılık, hatta bedel ödemek gerekiyor.

***

Yine araştırmacı-yazar Bekir Ağırdır’la koyalım noktayı:

Toplum, kendi sesini duyduğu yerde, kendini var hissettiği süreçlerde umutlanıyor. Umut siyasetini yalnızca siyasal partilerden, liderlerden beklemek doğru da değil. Her kesimi sivil toplum, akademi, medya, kültür üreticileri, yurttaşlar bu sürecin parçası. Umut birlikte üretilirse gerçek olur. Herkesin kendi küçük alanında bu umudu büyütme sorumluluğu var. Ve belki en çok, insanlar birbirini yeniden dinlemeye başladığında umut kendiliğinden büyür.”

Bu yazı toplam 2293 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar