Tayyip Beyin adayı Tatar bir daha kazandırılırsa hepimiz kaybedeceğiz!
Başka aday aradılar...
Çünkü Ersin Tatar’ın düğün, dernek, cenaze ve panayır işlerinin “işe” yaramadığını herkes biliyordu...
-*-*-
Girne’de önemli bir iş kadınına gittiler; Ünal Üstel için uğraşanlar oldu...
-*-*-
Sağa baktılar, sola baktılar olmadı...
-*-*-
“Serdar Denktaş’ı merkez sağın adayı yapalım” diyenler dahi oldu...
DP Genel Başkanı Fikri Ataoğlu, “Serdar başkan aday olursa...” diye başlayan cümleler kurdu...
-*-*-
Bir ara cılız da olsa “Kudret Hoca” diyen bir kaç UBP’li çıktı...
Daha da cılız bir şekilde “Sibel Siber” adı bile ortaya atıldı...
-*-*-
Çok aradılar!
Çünkü onlar da Tatar’ın beş yıllık döneminin resmen “masgaralık” olduğunu biliyordu!
Ama olmadı!
-*-*-
Son kararı MİT Raporları doğrultusunda, Recep Tayyip Erdoğan verdi...
“Ersin Tatar yeniden adayımız” dedi...
-*-*-
Evet, Tatar, Tayyip Beyin adayı!
Memlekete hayırlı olsun...
-*-*-
Ancak, hükümetin üç ortağı partinin taraftarı olan hemen herkes Tatar’ın bu işe uygun olmadığının farkında...
Haliyle son derece gönülsüz bir destek olduğu açık...
-*-*-
YDP’nin destek kararı toplantısına beş on kişi katıldı...
DP’de kavga bile çıktı...
UBP’de, milletvekillerinin neredeyse yüzde 90’ı Tatar’a asla oy vermeyecek bunlara parti genel başkanı dahildir...
-*-*-
Ama talimat yüksek yerden olduğu için istemeye istemeye karar almak zorunda kaldılar...
-*-*-
Büyükelçi Ali Murat Başçeri ve bir önceki seçimde de görevi olan MİT elemanı Ahmet Özgehan gibi isimler Türkiye’den geldi ve yeniden sahaya indirildi...
-*-*-
Pazar günü Tatar’ın adaylığı için organizasyon düzenlenecek...
-*-*-
KKTC’de yanılmıyorsam 200 bin civarında seçmen var...
Seçmenin çoğunluğu, son yıllardaki vatandaşlıklarla birlikte Türkiye kökenlidir...
-*-*-
TC Lefkoşa Büyükelçiliği ve MİT ortaklığında yürütülecek Tatar kampanyasında asıl hedef bu seçmen kitlesi...
-*-*-
Gerçeklerden kaçmak olmaz...
Tayyip Beyin adayı Tatar’a asıl oy vermemesi gereken kitle aslında bu grupta...
-*-*-
Daha önce, Kıbrıs meselesine bakış nedeniyle, CHP sempatizanı veya orta sol tabanlı Türkiyeli seçmen “milliyetçi” adaylara oy verebiliyordu...
-*-*-
Ancak gerçekler şu anda öyle değil...
Özellikle Ekrem İmamoğlu konusunda ciddi anlamda tepkili TC kökenli KKTC seçmeni var...
-*-*-
Ali Murat Başçeri ve Ahmet Özgehan beyefendilerin işi bu defa çok zor olacak!
Beyaz Ev’de toplanırlar, harmanlıkta buluşurlar bilemem...
Ama bir panik havası olduğundan eminim...
-*-*-
Son seçimi az farkla kazanan Tatar için, ne kadar TC kökenli milliyetçi – cemaatçi grup varsa şu anda desteğe gitmeye başladılar...
Talimat verildi...
-*-*-
Ancak KKTC’deki Kemalist, laik ve Kıbrıs sorununun çözümüne en çok ihtiyacı olan ağır çoğunluğun, Tatar’dan yana oy kullanmasına “hayal” gözüyle bakılıyor...
-*-*-
Tatar’ın yeniden kazanması; Tayyip Erdoğan’ın da yeniden kazanmasıdır...
Haliyle, Türkiye’de Tayyip Erdoğan’a net bir şekilde hiç verilemeyen dersin, KKTC’de bir ilk örneği verilebilir...
-*-*-
Aksi takdirde, yani bir kez daha bu ülkede Ersin Tatar aynı koltuğa oturtulursa, bunun ceremesi, her açıdan yıkım olacak...
-*-*-
Ekonomi çöktü...
Modern, laik yaşam ciddi tehdit altındadır...
Bu seçim, elbette Kıbrıslı Türk toplumunun seçimidir ama gerçekler acıdır...
Dolayısıyla, sandığa gidecek olan her KKTC seçmeni; bir değil, 51 kez ve çok iyi düşünerek oy vermelidir...
-*-*-
Herkes için tek isim Tufan Erhürman...
Nokta!
Korsan değilsek konuşalım anlaşalım!
Dedem anlatırdı...
Doğduğu köy Xerovouno, denizden bakıldığı zaman görünmüyordu...
Köy, bir tepenin Güney yamacındaydı ve Kuzey taraftaki Akdeniz’den bakıldığında görünmüyordu!
-*-*-
Denizden görünmesinin sakıncası neydi?
-*-*-
Dedeme göre, korsanlık!
Akdeniz’de ciddi anlamda korsanlık yaparak geçinenler vardı!
-*-*-
Ve bu korsanlar, ellerindeki kılıç veya silahlarla köyleri basıyor, ne var ne yoksa çalıp gidiyorlardı!
-*-*-
Tabii ki köyler korumasızdı!
-*-*-
Korsanlık, genel anlamda denizlerde veya karada yasadışı yollarla başkalarının mallarını ele geçirme, yağmalama veya haksız kazanç sağlama eylemidir. Tarih boyunca, özellikle denizlerde korsanlar gemilere saldırarak ganimet elde etmişlerdir.
-*-*-
Günümüzde korsanlık sadece fiziksel değil, dijital dünyada da yaygın bir kavram haline gelmiştir. Örneğin, internet üzerinden telif hakkı ihlali yaparak içeriklerin izinsiz dağıtılması da "dijital korsanlık" olarak adlandırılır.
-*-*-
Şu anda benim yaptığım da budur çünkü yukarıdaki son iki paragrafı internetten çaldım!
Yine size internetten tornistan bir bilgi; en meşhur korsanlar Blackbeard ve Barbaros Hayreddin olarak kabul edilir…
-*-*-
KKTC bir devlet midir?
Yoksa “korsan” bir “şey” midir?
-*-*-
Bunu tartışmaya gerek yok...
Yorumum şudur: KKTC, yasal anlamda Türkiye’nin bir alt yönetimi olarak, hukuk zemini veya yargı yetkisi bulunan bir “şey”dir!
-*-*-
Dolayısıyla “yasadışı” olup olmadığı kavgasına girmeksizin; Tufan Erhürman’ın da dediği gibi “hukuk” sahibidir...
Haliyle, Kuzey’deki Hukuk’ta mesela Şimon Aykut’un yatırımları suç değildir...
Ama Güney’deki Hukuk farklı düşünüyor olabilir...
-*-*-
Bu sıkıntıyı, bu ikilemi, bu garabeti nasıl aşacaksınız?
Görüşerek tabii ki!
Konuşarak!
-*-*-
Ünlü korsanlar Blackbeard ve Barbaros Hayrettin yöntemleri ile değil!
-*-*-
Ha bu arada Blackbeard kim midir?
İnternetten bilgi: Blackbeard, gerçek adıyla Edward Teach (veya Thatch), 18. yüzyılın başlarında Karayipler ve Kuzey Amerika kıyılarında faaliyet gösteren ünlü bir İngiliz korsandı...
-*-*-
En çok bilinen gemisi Queen Anne’s Revenge ile denizlerde korku salmış, özellikle sakalı ve korkutucu görünüşüyle düşmanlarını dehşete düşürme stratejisi uygulamış...
-*-*-
Rivayete göre, sakallarına bağladığı yanmakta olan fitiller ile savaş sırasında ürkütücü bir görüntü yaratıyordu...
-*-*-
Blackbeard, 1718 yılında İngiliz donanmasının düzenlediği bir operasyonda Kuzey Carolina açıklarında öldürülmüş...
-*-*-
Barbaraos Hayrettin mi?
Barbaros Hayrettin Paşa, Osmanlı İmparatorluğu'nun en ünlü denizcilerinden biridir ve Osmanlı donanmasının ilk kaptan-ı deryası olarak bilinir... Gerçek adı Hızır Reis olan Barbaros, 1478 yılında Midilli'de doğmuş...
-*-*-
Kardeşi Oruç Reis ile birlikte Akdeniz'de korsanlık yaparak güçlenmiş, daha sonra Osmanlı Devleti'ne hizmet etmeye başlamış... Yavuz Sultan Selim, ona "Hayreddin" (Dinin hayırlısı) unvanını vermiş...
-*-*-
En büyük başarısı, 1538'de Preveze Deniz Muharebesi'nde Haçlı donanmasını yenerek Osmanlı'nın Akdeniz'deki üstünlüğünü sağlamasıymış!
-*-*-
Neyse, eğer korsan bir devlet veya doğrudan “korsan” değilsek; “oturup anlaşalım be canım” diyecektim!