1. YAZARLAR

  2. Fatma Azgın

  3. “Taksim Oldu, Kaldı Ölüm”
Fatma Azgın

Fatma Azgın

“Taksim Oldu, Kaldı Ölüm”

A+A-


Yazının başlığı olan sözleri ne yönetici, ne siyasetçi, ne devletçi, ne bürokrat söyledi. Kıbrıslı duyarlılığı taşıyan bir yurttaşın yıllar önceki öngörüsüydü.

1990’ların ortasıydı sanırım. Elektrik kesintilerinin yoğun olduğu dönemde, mumlar ve ışıldaklar altında eczane nöbeti tutarken isyan etmiş; “Yıllarca ya taksim ya ölüm dediler, taksim oldu, kaldı ölüm” demişti.

Dediği gerçekleşti.

Bu yazı, Kıbrıs’ı taksim eden sömürgeciler yanısıra, yıllardır onları suçlu görse de, düzene uyum sağlayanlar adalılar için yazılmıştır. Esas sözümüz, Taksim’i içselleştirerek kabullenen, adanın kuzeyi Türkiye’leştirilirken sesiz kalan, isyan edemeyen, yurdunu ve kültürünü koruyamıyan başta bilumum yönetimler, siyasi partiler, kurum-kuruluşlar ve ayağa kalkamayan  Kıbrıslıtürkler içindir. Yukarıdan aşağıya bir sorumluluk paylaşımı olacaksa kendi payımıza düşeni almaya hazırız.

Biliyorum vakit çok geç. Ülkemiz topraklarıyla, doğal kaynaklarıyla, kimliği, yönetimi, siyaseti, seçimler, Kıbrıs görüşmeleri, nüfusuyla oynanarak sömürgecilerce talan edildikten sonra şimdi ne yapılabilir?

Toplumu sürükleyecek “toplumcu” “solcu” güçlere güven yitirilmiş.   Bir biçimde yönetime gelenler de düzeni değiştiremedi. Sivil kurumlarımız kendi içlerinde parçalanıyor. Parti kapatıp parti açıyorlar. İçi boşaltılmış güzel sözlerle “Eski-Yeni” partiler kuruluyor.

Durumumuz oldukça vahim.. Her şeyimizi yitirdikten sonra sonra sıra canımıza geldi. KKTC ölürken insanlarını da öldürüyor. Düzen, çocuk genç demeden herkesi ölüme yollayacak..Türkiye’nin dayattığı statükoya, onlara ses çıkaramayıp yurdunu, kimliğini, kültürünü koruyamayanlara karşı direnişe geçme zamanı gelmiştir. Önce kendimize güvenelim. Daha sonra işgal ve sömürgeciliğe karşı olan uluslararası kuruluşlardan destek istenebilir. Çünkü böyle bir direniş dünyada saygı ile karşılanır.  

Bilelim ki; düzenin seçimleri, hükümetleri, bürokrasisi, Kıbrıs görüşmeleri, halk için yapılmıyor. Sömürgecilerin çıkarları öncelik taşıyor. Bu nedenle KKTC’nin resmi tüm kurumlarından ümit kesilmelidir. 

KKTC düzeni, Ada’ya ve topluma, çözüm, barış, mutluluk, refah getirmek niyetinde değildir. Tam tersi, iki toplumu daha fazla ayırarak çözümsüzlüğün, dolayısıyla statükonun sürdürülmesi istenmektedir.

Türkiye’nin saat ayarına uymak için çocukların ölümüne sebep olanları cezalandırma zamanı gelmiştir. Hiç olmazsa ölüme götürülen çocukların hatırı için uyanalım.  Elimizde kalan canımız için ayağa kalkalım.!

 

 

Bu yazı toplam 2701 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar