1. YAZARLAR

  2. Eralp Adanır

  3. Son nokta...
Eralp Adanır

Eralp Adanır

Son nokta...

A+A-

Önce hayaller kurarsın, bu kadar yıllık yaşanmışlığının, çalışmışlığının ardından tüm bu süreci kendince taçlandırmak istersin.

Çok da birşey istemezsin yüreğinden kopan hayallerinin son noktası için.

Hani bir jübile yapmak; yaşını almış, her an attığı adımda, vurduğu her şutta, kalktığı her deparda sakatlanma riskinin doruk noktasında olan bir futbolcu gibi.

Herkese nasip olmasa da kendi jübilesi, bir yerlerde birşeyler yapmayı hep istemiştir insanoğlu.
Çalışma arkadaşlarıyla vedalaştığı bir meyhane akşamı, yıllarca omuz omuza verdiği dost bildiklerinin topladığı parayla alınan bir “anı”, patronunun-müdürünün verdiği bir “teşekkür” belgesi ya da hiç farkında bile olunmaksızın yıllarını masanın üzerinde bırakıp çıktığın iş yerin.

Başlangıçlar ne kadar ömemli olsa da bakmayın siz, son noktadır hayatımızın en önemli anı.
Çünkü son nokta; yaşanmışlığınızın bir muhasebesidir. 

Kırgınlıklarınızın, kızgınlıklarınızın, çalışma şevkinizin kırıklıkları.

Yıllar içerisinde tanıdım deyip de aslında son noktada tanıdığınız insanlar, dostlar, arkadaşlar.

Herkesi yılarca sevip saymış olmanıza, onlarla tek yürek olduğunu ortaya koyarak bu günlere geldiğinde, deyimi yerindeyse; ciğeri beş para etmez insan olduklarını görmek, ayakların baş olmak için ne daleveralar çevirdiklerine tanık olmak, kişiliklerini ofis sandalyelerine bağlayanları, hiyekâr ve çıkarcıları...

Ganimet alışkanlığını karakterine dönüştüren, ganimetçi kişilikleri, kendilerini yoktan değil; boştan var eden-ettiklerini zannedenlere dönüp baktığında, aslında yaşayan bir metabolizma olmaktan başka bir şey olmayanları görmek.

Tüm bunlar; son noktada açıkça görebildiklerinizdir.

Gözünüzde yücelttiklerinizin ne kadar boş-pasif-çıkarcı oldukları, yıllarca alçak sürünerek görünmezlikten yararlanmayı bir “meslek” edinenlerin, kendilerine bahşedilenle nasıl direklendiklerini, bunun da geçici olabileceğinin bile bilinçsizliğinde ve sarhoşluğunda nasıl esip yağdıklarını da “son nokta”da görür insan.
Denizin çekildiği, kuyuların kuruduğu, toprağın kıraçlaştığı, gerçek insan hallerinin görüntülerinde midenizin bulandığı “son nokta”.

Bu kadar beklemek gerek miş meğer.

Bu yazı toplam 2143 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar