1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Ölümüzün goca körü!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Ölümüzün goca körü!

A+A-

Kıbrıs Cumhuriyeti, Ağustos 2025’te 581,8 milyon euro turizm geliri elde etti…

Neredeyse 30 milyar Türk Lirası…

Sadece bir ay!

-*-*-

Ocak – Ağustos 2025’te, yani 8 aylık dönemde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin turizm geliri 2,47 milyar Euro…

TL cinsinden yaklaşık 120 milyar TL!

-*-*-

Özdemir Berova kardeşim başta olmak üzere, hepimizin de anlayacağı bir dille belirtecek olursak; Rum tarafı dediğimiz Kıbrıs Cumhuriyeti’nin sadece sekiz aylık turizm geliri; KKTC’nin 2025 yılı genel bütçesi olan 136,9 milyar TL’ye yaklaşmıştır; ki bu da demektir ki; “eşit ve de egemen bir devlet olarak”, “ölümüzün goca körü” noktasındayız!

-*-*-

Yani her türlü yalanlardan, hamasi saçmalıklardan, rüşvetlerde, kara paralardan, gençlerin göçünden, nüfusun darmadağın olmasından ve tabii ki çözümsüzlüğün yarattığı her türlü garabetten bıktık usandık noktası!

-*-*-

Gerçekten ölümüzün goca körü!

-*-*-

Kıbrıs Cumhuriyeti, sadece sekiz ayda, neredeyse KKTC bütçesi büyüklüğünde bir geliri bir tek turizmden elde ediyor; biz ise aval aval bakıyoruz!

-*-*-

Gelen – giden, oturan – kalkan bize yalan söylüyor!

Hamaset yapıyor!

Belli ki bu hamasetçi yalancıların tümü düzenin rezaletinden elbette yararlanıyor!

-*-*-

Bu düzen böyle gidemez!

Gitmemeli!

-*-*-

Kıbrıs sorununun çözümü ve Kuzey Kıbrıs coğrafyasının da “gerektiği” şekilde medeni devletlerin içerisinde yerini alması için gerekirse kıçımızı yırtıp başımıza giymek zorundayız!

-*-*-

Dediğim gibi mevcut düzenden şu ya da bu şekilde nemalananlar olabilir…

Eminim çok yüksek maaşlar alan en üst düzey mamurlarımız falan memnundur…

Eminim rüşveti yaşam tarzına çevirenler daha da memnundur…

Daha da eminim, ihaleli – ihalesiz cukkacılıkla geçinenler de çok memnundur ama yeter artık…

-*-*-

Evet, ağlasınız – sızlasanız da, sövesniz – tehditler yağdırsanız da; KKTC sahte bir yapıdır!

Ağzınızla kuş tutsak da, sabahtan akşama marşlar dinleyip, bayrak gölgesinde uyusak ve arada beş vakit ezan sesiyle gidip namazımızı kılsak da bir kuruşluk ileri gideceğimiz yok!

-*-*-

Kimsenin KKTC’yi ayrı – eşit ve egemen devlet olarak tanımasını beklemeyiniz!

Yeter artık!

-*-*-

Dünya’nın en güzel turistik destinasyonu olabiliriz hatta öyleyiz…

Değerlendirmeliyiz…

-*-*-

Eksiğimiz yok!

Enfes bir havaalanımız, muhteşem otellerimiz var…

Evet, değerlendiremiyoruz; değerlendirmeliyiz…

-*-*-

Gelin son günlerin popüler tartışma konusu olan internet meselesine bakalım!

Hala neyle uğraşıyoruz farkında mısınız?

Bu ülkeye kaliteli, hızlı, Dünya’daki benzerleri gibi bir internet ağı kurmakla falan hiç derdimiz yok!

-*-*-

Tek derdimiz var; “kim daha fazla götürecek?”

-*-*-

Kimse, “daha hızlı – daha etkili – daha kaliteli internet hizmeti”ni konuşmuyor, tartışmıyor!

Kimin bu işten ne kadar “kazanacağı” ile uğraşıyor!

-*-*-

İhaleye doğru dürüst çıkılmıyor!

Hatta hiç çıkılmıyor!

İhaleye başvuracak olanların önerileri, şartları, şurtları, taahütleri uzman insanlar tarafından incelenmiyor…

-*-*-

Kim bilir belki incelense, gerçekten ihaleyi Türkiye’deki şirket alabilir…

Alır da belki!

Daha hızlı, daha kaliteli, daha ucuz olacaksa neden olmasın!

-*-*-

Ama bizde öyle değil!

Türkiye’den bir “çökücü” veya “yiyici” talimat veriyor; bizdeki “çökücü” ve “yiyiciler” kendi başlarına “evet” diyor, haliyle herkes karşı çıkıyor!

-*-*-

Oysa çık uluslararası bir ihaleye…

Otur – uzmanlara incele teklifleri; anlaşmayı imzala!

Kim bilir belki Kıbrıs Cumhuriyeti, belki ne bileyim İsrail, bilemediniz Avustralya’dan bir şirket gelecek ya da Elon Musk, “ben de yapabilirim” falan diyecek!

-*-*-

Yok!

Cevdet Yılmaz telefon açacak, Erhan Arıklı “olur efendim” diye ceketini ilikleyecek ve gerçekten belki de çok hızlı, çok ucuz, çok kullanışlı bir olası sisteme haliyle ve de doğal olarak “hayır” diyerek yollara döküleceğiz!

-*-*-

Bizim evde üç internet var…

Haaa cep telefonlarını da sayarsak altı diyebiliriz!

Ve bu altı internet, bizi, ne hız, ne de başka açıdan “mutlu” edebiliyor!

-*-*-

Ayıptır söylemesi, en son iki yurt dışı seyahatimizi Malta ve Girit’e yaptık; özellikle Malta’daki internet hızının, bazı vergi avantajları ile birlikte uluslararası şirketleri nasıl o ülkeye çektiğini gözümüzle gördük!

Yaşadık!

-*-*-

Malta’daki internet kalitesi ve fiyatı ile KKTC’deki internet kalitesi ve fiyatını kıyaslamak dahi istemiyorum…

-*-*-

Diyeceğim; gronkçuluğa alıştık, ganimete alıştık, rüşvetçilik kanımıza işledi, hırsızlık mallar üzerinde, yarım yüzyıldır hiç de hak etmediğimiz bir “kimliksiz” ya da “kişiliksiz” yaşam tarzıyla idare ediyoruz…

-*-*-

Bu “idare-i maslahat” nereye kadar gidecek?

Sonsuza kadar gidemez!

Bir gün “maslahat” elimizde kalacak!

Bu yüzden çözüm!

Hem de acil çözüm!

-*-*-

Maliye çöktü, memlekette ilaç yok, hastane yok, okul yok…

-*-*-

Dışa satım yok…

Turist yok!

-*-*-

En başta söylediğimiz gibi turizmde gerçekten canını yiyen bir bakanlığımız olsa bile kapasitemizin yüzde 2’siyle mastürbasyonlardayız!

-*-*-

Narenciye kutsal meyvemizdi, tükettik!

Suyumuz Allah’ın da tekmesiyle tamamen tükendi!

Elektrikte maşaallahlığız!

Ülkede en küçük bir doğru istatistik bile yok ve en acısı sokakta gördüğümüz ve buralarda yaşayan insanların kim, ya da kimler olduğundan kimsenin haberi bile yok!

-*-*-

Bu mudur?

Yani iki hafta sonra 15 Kasım günü başımızdan savaş uçaklarını gürültüyle geçirmek midir tek başarınız?

Eksik olsun be canım!

-*-*-

Çözüm!

Hemen şimdi!


gulten-kaya.jpg

Gülten Kaya… Şair, aktivist, şarkı sözü yazarı…  Şair Yusuf Hayaloğlu'nun kız kardeşi, Ses Sanatçısı Ahmet Kaya'nın eşi ve aynı zamanda “hastası olduğum”, “Ağladıkça” adlı şarkının sözlerinin yazarı… Eşi adına yapılan bir anma gecesine katılmak için ülkemizdeydi… Kendisiyle Lefkoşa’da Concorde Hotel’de kısa bir söyleşi yaptık… Bize zaman ayırdığı için teşekkür ederiz… Neler söylediğini yarın bu sayfada sizlerle paylaşacağız…

Bu yazı toplam 2240 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar