1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. N’olacak şimdi?
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

N’olacak şimdi?

A+A-

 

“Para yoksa bulacan canım, bulamazsan gidecen canım” sürecinde gelinen nokta.
- Bulunamadı!..
‘Paranı İstemiyoruz Dayatmalara Hayır’ diye yürüyenler, şimdi hangi tarafını çevirecek yaftanın, ilk soru bu!

***

Ve ilk senaryo: Bu hükümet gidecek!
Kıbrıs’ın kuzeyine dair “hükümet” fotoğrafı “maaşların ödenmesi” ya sonuçta (!)

***

Bir ihtimal daha var elbette - ‘o da ölmek mi dersin’ gibi-, birlikte hareket edilerek, diyalogla, akılla, iradeyle ortak fayda üretilmesi.
Çünkü ‘sloganlar’ın albenisi çok olsa da...
İnsanlar ‘kriz’lerin değil ‘çözüm’lerin parçası olmanızı ister.

***

TC Başbakanı Davutoğlu ile Kıbrıs’tan da sorumlu Bakan Türkeş, adaya son ziyaretlerinde “et, tırnak, kardeş” nutukları atmış, ancak masaya da “protokol” koymuştu!
Bu ‘ilk’ protokoldü ve bırakınız Türkiye’den gelen suyun yönetimi, 74 beri yönettiğimiz kendi su kaynaklarımızın kontrolü dahi bir ‘şirket’e geçecekti.
Sonrasında protokol üzerinde çok oynandı.
Öğrendik ki, geçen hafta Türkiye’den gelen ‘teknik heyet’ ile diyalog masasına oturuldu.
Bir mesele de bu ya, Türkiye, ülkemiz için ‘siyasi’ ve ‘stratejik’ anlamı da olan bu süreci sadece “teknik” düzeyde görüşüyor.
Peki ortaya çıkan son taslak ne oldu?
• Türkiye’den gelen su, bir yıl boyunca TC Devlet Su İşleri tarafından belediyelerin depolarına taşınacak.
• 3 aylık süreçte ‘Su Yönetimi’ için ‘İHALE ŞARTNAMESİ’ hazırlanacak.
• 1 yıl süresinde ayrı ayrı ‘İçme ve Kullanma Suyu’ ile ‘Tarımsal Su’ işletmesi ve tahsilatı için Lefkoşa’da Uluslararası İhale’ye çıkılacak.
• Türkiye’den gelen suyun yönetimi 25 yıllığına özel bir şirkete geçecek, bu şirket, belediyelere cirosundan yüzde 10 pay verecek.
• Tüm bu organizasyondan üst kurum olarak Su Dairesi ya da ‘Su Kurumu’ sorumlu olacak, bu kuruma belediyeler de temsilci verecek.

***

Ortada bir ‘kamu – özel ortaklığı’ dahi olmaması en önemli eksiklik!
“Su Kurumu”ndan üst yapı olarak söz ediliyor ancak işlevi çok da anlaşılmıyor.
Peki, Anayasa ile korunan ‘belediyelerin mülkiyet hakkı’ ne olacak?
Belediyeler bu hakkı kendi iradeleri ile özel şirkete devredecekler, öyle görünüyor!..
‘Su İşleri’ndeki personellerini de sanırım...

***

CTP Parti Meclisi’nde bu önerinin büyük çoğunlukla reddedilmesi kanımca anlaşmanın
içeriğinden daha çok şu noktalara dayanıyor:
• 1- CTP’li 14 belediye başkanının ‘teknik müzakere süreci içerisinde yer almadığı’ için toplantıyı terk ederek ‘rest’ini ortaya koyması.
• 2- ‘Su Yönetimi’nin 13’üncü maaş ya da mali desteğe bir koşul olarak ortaya konması yani dayatmacı ve baskıcı yaklaşım.
• 3- ‘Ortaklık’ yerine ‘özelleştirme’ ısrarı.
• 4- Tepkisellik.

Bunlar kişisel tahminlerim sadece...

***

Şimdi toplum da yüzleşecek kendisiyle, siyaset de!.. CTP de UBP de Türkiye de...
Ya da “maskeli balo” sürüp gidecek birlikte.

Bu yazı toplam 2104 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar