Ne dedem hacıydı, ne babam komutan!
Yine milliyetçilik dalgası yükseldi, yine Müslümanlığı ispat derdine düşüldü.
İnsan hiç mi ders almaz; kendini ayrıştıran ve çatıştıran tapınmalardan, onların tutsaklığından hiç mi kurtulmaz?
Bir asır öncesinden başlayarak, ailesinde ne kadar “kahraman” olduğunu anlata anlata bitiremiyor pek çoğu…
Hacı neneler, hoca dedeler sıralanıyor…
Cepheden cepheye koşan babalar, elinde tüfek, bıçkın kardeşler hatırlanıyor…
“En Türk, en Müslüman” olma hikâyeleri üzerinden bir kendini savunmadır gidiyor.
Bugün bu yaşadıklarımız, maruz kaldığımız onca aşağılama ve hiçlik; hayatı böylesi bir odak ve dil üzerine inşa ettiğimiz için değil mi?
Neyi ispat etmek zorundayız?
Kime?
Görmüyor musun, bunlar bizi birleştiren değerler değil…
Bunlar parçalıyor tam aksine…
Öyle “sadakat” dışında bir iddian, “itaat” dışında bir iraden yoksa hiçleşiyorsun gitgide… Biat etmek ya da tapınmak dışında bir eylemin yoksa, yok sayılıyorsun…
Bilim, felsefe, sanat konuşsak biraz daha iyi olmaz mı? Hani biraz daha evrensel değerleri kuşansak… Çoğulcu bir yerden baksak hayata… Bir büyük soruna, o sorunu yaratan sebeple çözüm aramaktan vazgeçsek…
Gördüğünüz gibi, Osmanlı soyundan gelip de “hırsız” olabiliyor kimileri… Ya da Türklüğünü yedi düvele ilan edenlerin elleri epeyce kirli olabiliyor. Irkıyla ve soyuyla böbürlenen bir grubun menfaat budalası ve yalaka tutumları yüzünden örseleniyor tüm toplum… Şeyhülislam gibi davranan kimileri demokrasiyi ayaklar altına alabiliyor. Din âlimi görüntüsünün altından onlarca istismar hikâyesi çıkabiliyor.
Meselenin Türk, Rum, Ermeni, Kürt, Maronit, Müslüman, Ortodoks, Ateist değil; iyi insan olmakla ilgisini görebilsek, insan hakları üzerinden konuşabilsek geleceği…
Adanın kuzeyinde “Rumluğu”, adanın güneyinde “Türklüğü” şeytanlaştıranlara; bunu bir küfür ya da aşağılama aracı olarak kullananlara, “hadi oradan, ırkçılar sizi!” diyebilsek her seferinde… “Yurdumuz da, yazgımız da ortak bizim” diyerek sahip çıksak birbirimize…
“Türk” olmanın bir üstünlüğü yok…
“Rum” olmanın da kötülüğü…
İyi insan ol yeter…
Bir de…
Gericiliğe, haksızlığa, düşmanlığa, riyakârlığa, hileye ve eşitsizliğe karşı kenetlen…
***
Dedem hacıydı, babam askerdi, mevzilerde sabahladık, cephelerde dövüştük anlatıları üzerinden yeni bir gelecek kuracağımız yok.
Kimseye de ispat zorunluğumuz yok…
Öyle üstünlük falan da değil bunlar…
Sanki aya ilk kendi akranları ayak basmış ve en önemli bilimsel buluşları sülaleleri başarmış gibi anlatıyorlar.
Bir avuç adada, iki toplum, ortak bir güneş santrali daha kuramıyorsan, önce bunu düşün… Yeni senenin ilk üç ayında din işlerine 100 milyon, eğitime ve kültüre 6 milyon lira harcıyorsun; bunu değiştir önce…
Öyle hacılıkla, hocalıkla, kahramanlıkla övünmek yerine… Derdi de gailesi de memleket olanları umursa… Her kaç kişi kaldıysa…







