Girne’den mi yoksa bilmeden mi yol bağladık Anadolu’ya?
Severek ve inanarak yapmak ve zoraki yapmak!
Amatör ruh!
-*-*-
Açalım bu konuyu!
-*-*-
Nostaljik bir futbol meselesiyle başlayalım…
Hani yıllar önce, hepimiz Bafcıydık, Çetingayacıydık, GG’ciydik, Mağusacıydık, Gönyeliciydik, Yenicamiciydik, Doğancıydık, Ocakcıydık, Polemidyacıydık, Yalovacıydık, Lefkeciydik, Gaziverancıydık, İsgeleciydik…
-*-*-
Eskilerin anlattığı neydi?
Köy ruhu, takım ruhu…
Ve sevgi…
Hiçbir karşılık beklemeden…
-*-*-
Peki yurt savunması…
Evet, bazılarımız 1974’ü fırsat bilip ganimetten köşe dönmüş olabilir ama hepimiz mücahittik, hepimiz neferdik, hepimiz şehit olmaya hazırdık…
Elbette çürük elmalar da vardı ama toplumun geneli, toplumun güvenliği ve varlığı için gönülden nöbetteydi, mevzideydi, şikayetçi de değildi…
-*-*-
Futbolda örneğin şimdilerde tam profesyonel olamadık ama en acısı o takım ruhu öldü…
Kendi takımlarımız, örneğin Türkiye takımlarına olan sevgimizin çok ama çok gerisine düştü…
Hatta en çok taraftarı olan takımlarımız amatör kümeye falan geriledi, taraftarsız, kimsesiz kaldı…
-*-*-
Neden?
Çünkü ganimet – rüşvet – makam maskaralığı üçgeninde sevgi, bağlılık, sahip çıkma kavramlarını yitirdik…
-*-*-
Sahte, yabancı, bambaşka kültürlerin son derece yapay ve yapmacık – sözde sevgisi içimize tohumlandı ve bugünkü duruma geldik…
-*-*-
Ya makam ve mevki ya da rüşvet uğruna örneğin açıkça münafıklık yapan liderlerimizle dolu ortalık!
Sırf Türkiye’deki tehlikeli siyasal İslamcılara yalakalık etmek uğruna, yıllardır gösteriş amacıyla camiye gidenlerimiz var!
Ve çok iddialıyım, bu münafıklara “oku ulan Fatiha Suresini” deseniz, “eüzüzü sişisü vız mız hoşu” deyip ellerini yüzlerine götürecekler!
-*-*-
Ülkenin nüfusunun değişmesi – değiştirilmesi, her alanda geriye gidişin kısacası 1974 sonrası yaşanan mutlak çöküşün temel sebebi oldu.
-*-*-
Mesela Ada ikiye bölündü!
Güney tarafta kalanlar topraklarına, mülklerine, işlerine, emeklerine, sermayelerine, kapitalistlerine, komünistlerine ve kiliselerine gönülden sahip çıktılar.
-*-*-
Kuzeyde kalanlar ne yaptı?
Çalabildiğince çaldı!
Çünkü “toprak” eğretiydi!
Eğreti toprağın “VATAN” olabilme şansı sıfırdır ve sıfırda da kaldı!
-*-*-
Kısacası kimse, Kuzey tarafı gönülden sevmedi…
Severek çalışmadı…
-*-*-
Çalışmayı geçtik, kimse inanarak sevmedi; inanarak ibadet etmedi…
-*-*-
Haaaa bir de bize 1974 sonrasında, sürekli olarak, “sizi biz kurtardık” diyenler oldu…
“Gelmeseydik yok olacaktınız” dediler…
-*-*-
Ve biraz da kafiyeli olsun diyelim ve ekleyelim; “… onlardan oy devşirip koltukta kalmak için yine gammazladı bizi Ersin gibiler”…
-*-*-
Bir kayıp çocuğu…
-*-*-
1963’ün sonlarında arkadaşı İbrahim Nidai ile birlikte Rumların öldürüp bir kuyuya gömdüğü ve tam 52 sene sonra kemik kalıntıları bulunan Şehit Şevket Kadir’in oğlu Salahi Türel Uçkan geçtiğimiz gün sosyal medya hesabından Ersin Tatar’a bir mesaj yayınladı…
Ben olsam, bu mesajı okuduktan sonra susardım…
Bu sayfada var, aşağıda var, lütfen bulup okuyun…
-*-*-
Bir şehit çocuğu…
Ve bize hakaret eden bir Türkiyeli köşe yazarına hitaben, 1974’ün ilk şehidi Ecvet Yusuf komutanın oğlu sevgili Harper Orhon da, o köşe yazarına bir mesaj yazdı…
Lütfen bunu da okuyun okuyun!
-*-*-
“Ben bunların selasını okumam” deyip Kıbrıs Türk toplumuna hakaret eden, dışlayan, ötekileştiren, ispiyonlayan imama ses çıkarmayacaksın ama Serhat İncirli imam cübbesi ve sarığı ile televizyona çıktı diye her türlü tehdidi savuracaksın!
Hasss… r!
-*-*-
Sizden korkmak mı?
Ben ve benim gibiler; örneğin Salahi Türel Uçkan ve Harper Orhon hocamlar zamanında yeterince korktuk!
Ve o korkuyla Girne’den yol bağladık Anadolu’ya!
Evet, şarkıda dendiği gibi “Şanlı Ordu’nun Kıbrıs’ta bir zaferi var”dı, tamam!
Ayrıca şükran!
Ama sonuç, Ersin Tatar yani!
Tam hüsran!
Her alanda perişan!
-*-*-
Diyet ödemek zorundaysak, alın Tatar’ı, sizin olsun!
-*-*-
Gayet açıktır ve nettir ki; Girne’den değil, “bilmeden” bağlamışız o yolu!
Salahi Türel Uçkan’ın yazısı…
Sn.ERSİN TATAR:1963-66-67 -74 arası neredeydin?
Hiç çadırda yattın mı?
Çadır nasıl kokar bilir misin?
Elektriksiz 1 tek gece geçirdin mi?
Kampette 1 gece yattın mı, kokusunu bilir misin?
Sana insanın ayak sesiyle, tilkinin ayak sesinin farkını annen anlattı mı Tatar?
Hiç çadır, baraka deliklerini pamukla, otla tıkadın mı Tatar?
Karartma gecelerinde, mum ışığında ders çalıştın mı Tatar?
İlk okul öğretmenin "baban ne iş yapar?" diye sorduğunda, şehittir - kayıptır diyemeyip hiç ağladın mı Tatar?
Yeğenlerine, komşunun çocuklarına küçülen kıyafetleri giyip, bayramlarda sevindin mi Tatar?
Tayın nedir duydun mu?
Kızılay’ın gönderdiği nohut, fasulye, kuyruklarına hiç girdin mi?
Kızılhaçın gönderdiği bolibeef, yumurta tozunu bir parça olsun yedin mi?
Tadını bilir misin?
Yataksız, yerde, battaniye üzerinde annenle kardeşinle sarılıp yattın mı?
Karanlık çadırda, ellerinle annenin gözyaşlarını hissettin mi Tatar?
Niçin ağladığını sorduğunda Annen, "yağmurdandır annem ağlamadım" dedi mi sana Tatar?
Sabaha kadar açlıktan, soğuktan titrediğin oldu mu?
Barakalarda yağmurun hiç durmadığını bilir misin Tatar?
Ya yağmur, dolu ve kar barakaya vurduğunda, nasıl ses çıkarır bilir misin Tatar?
25 m2 tuvaletsiz, tek göz barakada, 8 kişi,12 kişi yıllarca nasıl yaşar bilir misinTatar?
1974 harekatında neredeydin?
Askerlik yaptın mı?
14 yaşında beline tabanca takıldı mı?
İlk komutanın ilkokul öğretmenin oldu mu?
Sana tabancayı nasıl kullanacağını, nasıl hayatta kalacağını öğrettiler mi?
Eline hiç şehit, yaralı kanı bulaştı mı?
Şehit kanının kokusunu bilir misin Tatar?
Hiç bir şehidin yüzüne baktın mı, ona sarılıp, üzerine yatıp, ağladın mı Tatar?
Kulağını sıyıran Kurşun sesi nasıldır bilir misin?
Cephede vuruşan askerin bağırışlarını, arkadaşı için, onuru, özgürlüğü için nasıl ölüme koştuğunu hiç gördün mü Tatar?
1.5 yaşındaki çocuğun, günlerce, sadece zeytin ve acıdan sütü kesilmiş anne göğsünde, nasıl hayatta kaldığını bilir misin Tatar?
Şehit dolu kamyonlardan sarkan bacakları gördüğünde, babam, gardaşım, oğlum diye feryat eden anaların, çocukların gardaşların feryatlarının nasıl olduğunu bilir misin Tatar?
17 yaşında Doğruyol yamacında, evine 300m mesafede şehit düşen oğlu Mustafa abi için, dağlara ağıtlar yakan, tırnaklarıyla toprağı kazıp, kendini gömmeye çalışan Leman ablayı bilir misin Tatar?
Hiç şehit anası feryadını kulaklarınla duyup, kendini nasıl parçaladığına şahit oldun mu Tatar?
Kayıp babasını 52 yıl sonra, atıldığı çukurdan çıkaran bir evladın ne hissettiğini anlayabilir misin Tatar?
O bizi şikayet ettiğin kişilerin, haritada Kıbrıs'ın yerini gösteremediğini, yönünü bilmediğini, çoğunun Kıbrıs'taki kumarhaneler, gece kulüpleri dışında bir yer bilmediğini bilir misin Tatar?
Bu sözlerim sana olduğu kadar, bizlere bu hakaretleri yapma şerefsizliğini hak sanan herkesedir.
Haddinizi bileceksiniz ve hepiniz, Türk olmanın nasıl bir duygu olduğunu, bu bedelleri, yaşayarak defalarca ödeyen, nesiller boyu acıyla yoğrularak genlerine kazıyan, KIBRIS TÜRKLERİNDEN öğreneceksiniz.
-*-*-
1974’teki ilk şehidimiz Ecvet Yusuf’un oğlu
Harper Orhon’un, Türkiyeli köşe yazarına mesajı:
SIKARSA GEL
1974 ün ilk şehidi babam idi
Hade sende gel harekata. İlk şehidi de ben olurum senin harekatının ama bil ki sen de beraber gidersin diğer tarafa.
Hadsiz.
-*-*-
Şimdi soruyorum:
Bölücü kimdir?
Bu toplumu bölen kimdir?
Salahi ve Harper hocalar mı Sayın Tatar
Nisan 1965… Tam 60 sene önce… BM Devriye Arabası… BM Barış Gücü 2. Bölük, Fin Birliği… Hamid Mandrez'deki Yeşil Hat… Lefkoşa Bölgesi… Kıbrıslı Türk çoban ve keçileri… BM Barış Gücü Fotoğrafı/Yutaka Nagata…