1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. Nasıl anlamak lâzım!
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

Nasıl anlamak lâzım!

A+A-

TC Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP)’ın açılışında yaptığı konuşmada Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarına da değindi. Konuşmada ardı ardına söylendi aşağıdaki cümleler… Yani farklı günlerde, başka başka yerlerde söylenmiş şeyler değil ama ardı ardına gelen cümlelerdeki niyetlerin ne kadar farklı olduğunu hemen anlayabilirsiniz. Onun için de aşağıya iki bölüm aldım söylenenleri, oysa ki dediğim gibi art arda gelen cümleler bunlar;

Birinci bölüm

“Özellikle Doğu Akdeniz'de bulunan hidrokarbon kaynaklarının paylaşımı konusunda birileri hakça paylaşım yerine gerilimi körüklemeye çalışıyor. Adaletli paylaşım imkanı varken tehdit diline ve şantaj politikalarına başvuruluyor. Oysa hiç bir ülke uluslararası hukuktan üstün değildir. Emrivakilerle netice alınamayacağı artık idrak edilmelidir. 'Ben yaptım oldu.' mantığıyla kimse bir yere varamaz. Aba altından sopa göstererek hiçbir ülke bir başkasına haklarından sarfınazar ettiremez. Bilhassa Türkiye böyle bir zillete asla boyun eğemez. Ülkemiz ne kendi hukukunu ne de Kıbrıs Türkü'nün çıkarlarının çiğnenmesine izin verir.

İkinci bölüm

Doğu Akdeniz'de ne uzun deniz sınırlarına sahip bir ülkeyi dışlamak, ona rağmen projeler gerçekleştirmeye çalışmak zaten mümkün değildir. Şu an son teknolojiye sahip 2 sondaj gemimiz Fatih ve Yavuz ile 2 sismik araştırma gemimiz bölgede çalışmalarını sürdürüyor. Biz bunların bağırmalarıyla, çağırmalarıyla oradan bu gemilerimizi çekmeyiz. Orada görevlerini yapıyorlar ve yapmaya da devam edecekler."

***

Trans Anadolu Boru Hattı gerçekten de dev bir proje… Azerbaycan Bakü’den, Hazar Denizi’nden çıkan borunun Türkiye’nin doğusundan batısına kadar girdiği yerin altından Marmara’ya dalışı, yeniden Çanakkale’den çıkışı ve İpsala’dan Yunanistan ve Avrupa ülkeleri… 

Erdoğan işte bu dev projenin açılışında Kıbrıs'a mesaj verdi ve "Gelin enerjiyi bir çatışma aracı yerine iş birliği zeminine dönüştürelim" dedi.

İyi dedi de işte orada kalmadı. İki bölüm olarak verdiğim konuşmanın birinci bölümü bu mesaja uygunken ikinci bölüm tam tersi. Uluslararası hukuktan bahseden, emrivakilerden netice alınmayacağından söz eden Erdoğan daha sonra “Fatih ve Yavuz orada, onların bağırmalarıyla, çağırmalarıyla oradan gemilerimizi çekmeyiz” de diyor.

Nasıl bir konuşmadır, nasıl bir mantıktır? Hangisi gerçek niyettir? “İşbirliği zemini” mi, yanlış bulduğu “ben yaptım oldu” mantığı mı?

Anlamak zor gerçekten… Diplomasi, bir konuşma içinde iki farklı düşünceyi nasıl yorumlar acaba? Mesajı nasıl okur?

Bu konuşmanın ardından ilgili ülkeler nasıl bir politika güder? “Erdoğan barış mesajı verdi, haklıdır, işbirliği yapmak lazım” mı der, yoksa “savaş tam tamları çalındı, tedbirli olmakta yarar var” mı der?

Ben anlayamadım!


 

Aman dikkat!

Girne’de inşaatı süren ilkokul binasında inşaat çöktü ve 5 işçi de yaralandı. Girne-Karakum’da yapımı süren okul inşaatı hakkında Eğitim Bakanlığı Müsteşarı açıklama yaptı ve çökmenin teknik ve işçi hatasından meydana geldiğini söyledi. Zararın da Bakanlık tarafından değil, müteahhit şirket tarafından karşılanacağını belirtirken yaralı işçilere geçmiş olsun dileklerini ben haberlerde göremedim. Demek ki maddi zarar daha önemliymiş! İşin diğer boyutu inşaat denetiminin Planlama Dairesi tarafından yapıldığı belirtilirken bu nasıl denetimdir ki inşaat, kolonlarıyla birlikte çökebiliyor… Diyelim ki okul açıldı ve çocuklar binanın içinde ders yapıyorlar… Maazallah bina çöktüğünde “çökme teknik hatadan dolayı oldu” deyip geçiştirme olabilir miydi acaba? Bu okul inşaatında olduğu gibi diğer devlet binalarında da denetim bu şekilde mi yapılıyor! İnsan canı bu kadar mı değersiz! Ülkemizde maalesef yozlaşma, çürümüşlük, her yerde denetimsizlik almış başını gidiyor… Birilerine bir iş veriliyor, gecikmeli de olsa paralar ödeniyor ama o işin nasıl yapıldığı, güvenilir mi olduğu, bütün emniyet kurallarının yerine getirilip getirilmediği belli değil. Trafikte canımız Allah’a emanet, yollarda birilerine dokunmak, hatta bakmak tehlikeli, başınıza neler gelebileceğini bilemezsiniz ama inşaatın çökmesi gibi durumları görünce bina içinde de durum aynı. “Kurtulurum” diye bina içine kaçmanız durumunda da canınız tehlikede olabilir! Aman dikkat!    


 


Gazete yok sattı

Bafra’da “iğrenç” bir olay… Olayı yazmaktan bile tiksinti duyarken “iğrenç” manşetiyle çıkan Cumartesi gazetemiz yok sattı. Konu, amcanın 12 yaşındaki öz yeğenine 2 yıllık tecavüzü… Nedenini çoğu kez tartıştık aslında bu gibi durumların… Sosyologların, psikologların yine çok tartışması gereken bir sonuç. Gazete yöneticisi olarak bu durumdan, yani gazetenin yok satmasından sevinelim mi peki!


Farklı tepkiler

Kıbrıs’ın kuzeyinde başörtülü öğretmene sendikalar tepki koyarken, Kıbrıs’ın güneyinde başörtülü öğrencinin okula gitmesine aynı kesim tarafından özgürlük istendi. Bazı olay ve gelişmelerin yerine göre değerlendirilmesi ve ona göre tepkiler gösterilmesi taraftarıyım. Aynı konuda Kıbrıs’ın kuzeyinde farklı, güneyinde farklı yorumlar yapılabilir. KTÖS Eğitim Sekreteri’nin dediği gibi; “Kıbrıs’ın güneyinde siyasal İslam diye bir tehlike yoktur.”


 


Kimse senin dalgalarla nasıl boğuştuğuna bakmaz. Gemiyi limana getirip getirmediğine bakar.

Victor Hugo

 

Bu yazı toplam 1529 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar