1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. “Muayene ücretinin de yüzde 80’ini Sigortalar ödeyecek”
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

“Muayene ücretinin de yüzde 80’ini Sigortalar ödeyecek”

A+A-

İlaç ve reçete yolsuzluğu operasyonu sonrasında özel hekimler artık hastayı görmeden ve muayene etmeden reçete yazmıyor.
Hastalar – hele de bir ömür aynı ilacı kullanmak zorunda olanlar - için zor bir durum bu…

Çünkü her muayene 750 lira gibi bir vizite ücreti anlamına geliyor.
Tek sorun ücret de değil!
Hem randevu ayarlayacak, hem de bunun için zaman yaratacaksınız.
Gel, git, bekle…
Bir de ha bire öde!

***

Yıllardır pek çok hasta, doktoru görmeden, eczacı eliyle ilaçlarını alıyor.
Kimi eczacılar “aile hekimi” rolü üstleniyor.

İşin “sahtekarlık” boyutunu söylemiyorum.
O ayrı!
9 ayda 23 bin reçete yazan doktor var, örneğin…
Doktor mu yazıyor, eczacı mı uyduruyor, bilmiyoruz.
Bunu “iyilikle” falan izah edemeyiz.

Sigorta sistemindeki açığı kimileri arsızlıkla, yüzsüzlükle, sorumsuzlukla kullanmış, öyle anlaşılıyor.
Kimileri de kurunun yanında yanıyor.

***

Krizden fırsat çıkabilir şimdi…

İlaçta olduğu gibi muayene ücreti için de hastaya destek gündemde...
Nasıl olacak?
“Muayene ücretinin yüzde 80’i Sigortalar Dairesi tarafından ödenecek.”

Formül üzerinde çalışıldığını öğrendim.
Olumlu!

Böylece insanlar mali yük nedeniyle doktordan kaçmayacak.
Doktorlar da hastayı görmeden reçete yazmak zorunda kalmayacak.
Hem belki kamu hekimi, özel hekim tartışması da dinecek.

Serbest hekim muayenesini yapacak, belirlenecek “makul” ücretin yüzde 80’ini sistemden ödenecek.
Hastadan muayene ücretinin yalnızca yüzde 20’si istenecek.

Sisteminin çökmemesi için bunun bir sınırı olacak.
Bir doktor örneğin ayda 50 muayene hakkı verilecek.

Serbest hekimler ayda 50 muayene sınırı istiyor, bakanlık 30 diyor…
Henüz çalışma tamamlanmadı.
Bakalım!

Hani “iyilikten maraz doğdu” derler ya…
Bu kez marazdan iyilik doğabilir!

muayene-ucreti.jpg


Asıl “hücre” sizin beyninizde!

“Kitap okuyamazsınız!”
Bu nasıl bir gericilik böyle…
Siz orta çağ karanlığında mı yaşıyorsunuz?
Cehalet!

“Hücre” dahi olsa bir insana kitabı yasaklamak ne kadar çağdışı yönetildiğimizin göstergesidir.
İnsan haklarından ne kadar uzak olduğumuzun…
İçine kapatıldığımız mağara yalnızlığı kendini kusuyor her gün, her gece…

***

Özellikle de hücrede serbest olmalı kitap!
Hatta teşvik edilmeli…
Çünkü kitap aydınlıktır, karanlığa karşı!

Asıl hücre sizin beyninize…

***

Reçete soruşturmasında tutuklanan, sonrasında kefaletle serbest bırakılan doktorlardan biriyle konuşuyorum.
“Suçlu muyuz?
Henüz değil!
Kararı yargı verecek.
Polis kararı vermiş bile, suçluyuz.
Hücrede taş zemine yatıyorsunuz, kitap istiyorsunuz, yasak.
Neden?
Kitabı kim yasaklıyor?

Saat yok.
Yasak!
Zamanı bilmiyorsunuz.

Işığınız yok.
Henüz bir kez mahkemeye çıktınız ama polis kararını vermiş.
Ya ırz düşmanı ya da katilsiniz (!)

Diyelim ki katilsiniz, kitap okumazsanız, yeniden nasıl iyi bir insan olacaksınız?”
Nihayetinde insansınız.

***

“Bir de meselenin kelepçe boyutu var.

Kelepçeyi niye takıyorlar, kaçacak mıyız?
O zaman şunu merak ediyorum, hücreden arabaya giderken kelepçe yok, arabada yok.
Ne zaman var?
Mahkemeye doğru yol alırken…
Yavaş yavaş!
Defile gibi yürürken…
O kelepçeler sadece fotoğraflarınız çekilmesi için takılıyor.”

***

Birisi çıksa ve tüm bu kararları üstlense ya!
Anlasak bu cehaletin, gericiliğin, zulmün sorumlusu kim…

asil-hucre.jpg


Sistemdeki açık nasıl fark edilmedi?

33 yıldır hiç eksiksiz sigorta primi ödüyorum.
Tek bir ay eksiğim yok.

İlginç gelecek, bu süreçte, sigorta reçetesi ile tek bir adet ilaç almadım.
O nedenle sistemi doğrudan kendim deneyimlemedim.

Şimdi dinledikçe öğreniyorum, sistem şu!
Doktorun, Sigortalar Dairesi’nde “şifre” si var.
Sisteme kendi şifresi ile giriyor.
Size ilacınızı yazıyor.

Eczacının da kendi şifresi var, böylece doktorun hangi hastaya, hangi ilacı verdiğini görebiliyor.
Sadece görüyor!
Eczacının da ilaç yazabilmesi için doktorun şifresine ihtiyacı var.

Öyle anlaşılıyor ki, kimi doktorlar, kendi şifrelerini eczacılara veriyor.
Ama bir şey daha var!
Hasta, ilacını aldığı zaman sistemden ona bir SMS gidiyor!

Sanırım kimi eczacı ya da doktorlar, hasta yerine kendi telefon numaralarını sisteme ekliyor.
Böylece SMS hasta yerine bir başkasına gidiyor.
Öyle olmasa “hayali reçete” hasta tarafından hemen anlaşılacak.

Tamam da!
Nasıl olur da Sigortalar Dairesi bu telefon numaralarını eşleştiremiyor.

Hepi topu iki telefon şirketi var!
Bir insanın olsa olsa en fazla iki telefon numarası olacak.

Yolsuzluğu konuşurken sistemin ne kadar başıboş ve denetimsiz olduğunu da görmek gerekiyor.


”Yeter Bana”…

”…
Yurdumda ölmek bana yeter,
gömülmek yurdumun toprağına,
toprakta dağılmak,
karışmak toprağa,
yok olmak,
sonra dönmek bir gün yeryüzüne
yeniden
bir yeşil ot…

Ülkemde büyüyen bir çocuğun elinde,
bir demet çiçek olarak…
…”

Fatva Tukan
 

filistin.jpg
Banksy

Bu yazı toplam 6810 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar