1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. Mal-mülk ve goncolozlar
Sami Özuslu

Sami Özuslu

Mal-mülk ve goncolozlar

A+A-

 

Adanın iki yakasında da çözüm istemeyen, ama ‘istermiş gibi’ yapan, her çözüm çabasında önce “yerim dar”, sonra “yenim dar” deyip oynama niyeti olmayan ‘gelin’ modunda davranan statükocu çevreler bir kez daha ittifak halinde kafa karıştırmaya başladılar.
Aslı astarı olmayan ‘sahte harita’lara da sarılıyorlar, ama bu dönemde en çok da ‘mülkiyet’ konusunda insanlarımızda şüphe ve endişeye yol açmak için çaba sarf ediyorlar.
İki toplum lideri mülkiyet konusunda bazı prensipler dışında herhangi bir konuda bırakın uzlaşmayı, konuşma dahi yapmadıklarını ısrarla söyleseler de, 1974’ten itibaren Kuzey’de tam bir ‘çorba’ ya çevrilen iskan meselesi sürekli dürtükleniyor.
Eşit sayıda oluşacağı söylenen ‘Mülkiyet Komisyonu’, sanki Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum ‘hak sahipleri’ni bireysel/ailesel olarak karşı karşıya bırakacakmış ve bundan da ‘kuzeyde aşırı değerlenmiş Rum mülkleri, güneyde aşırı değersizleşmiş Türk mülkleri’ algısıyla hep Kıbrıslı Türkler kaybedecekmiş gibi bir hava yaratılmak isteniyor.

**

Mal canın yongasıdır. Haliyle mülkiyet konusu önemlidir. Dünyanın her yerinde insanların en temel haklarından biridir ‘konut sahibi’ olabilmek… Ekonominin gelişimi için de stabil bir mülkiyet rejimi şarttır.
Bu iki gerçek dahi, Kıbrıs’ın kuzeyi bakımından çözümün kaçınılmazlığını orta yere koymaya yeter de artar bile…
Uluslararası geçerliliği olmayan bir ‘koçan’ sistemiyle ne bireysel insan hakları garanti altına alınabilinir, ne de güçlü bir ekonomi yaratılabilinir.
Tabiri caizdir: Bizdeki mülkiyet rejimi tam da ‘buz üstüne yazılmış yazı’ gibidir. Buz eriyince ne olacağı malumdur!
İsteyen istediği kadar ‘KKTC gerçeği’nden söz edebilir. O ‘gerçek’ ne –yazık ki- KKTC sınırlarının dışında, hatta Anadolu’da bile geçersizdir.

**

Mülkiyet konusu Kıbrıs sorununun en zor konularından biridir, evet…
Kurulacak ortaklığın yapısı ve tarafların güç paylaşımı, toprak, güvenlik, garantiler de önemlidir.
Ama bunlardan hiçbiri, Kıbrıs sorununun kendisinden daha önemli olamaz!
Esas mesele adanın bölünmüşlüğünün yarattığı tahribattır: Kıbrıs’ta yaşanan çatışmaların getirdiği acılardan daha önemli ne olabilir ki? Bu toprakları terk etmiş, güvenlik ya da ekmek bulmak için göç etmiş on binlerce insanımızın yaşadığı travmalardan daha önemli ne olabilir ki? Kaç nesildir bu adayı ‘vatan’ yapmak istediği halde geleceğini göremeyen gencecik insanların umutsuzluğundan daha önemli ne olabilir ki?
‘Atı arabanın önüne koymak’, ucuz bir numaradır. Çözüm çabalarında her daim ‘incirde sap, üzümde çöp’ arayıp ‘bulduk’ diye bağrışanlar yine görev başındadır.
Mülkiyet konusunda herkesi mutlu edecek bir formül bulunabilir mi, o masada belli olacak. Yüzde yüz herkesin tatmin olabileceği bir hal çaresi bulmak zor… Bırakın iki toplum arasında, miras kalan bir ailede kardeşler arasında bile sorun yaratan bir konudur çünkü mülkiyet…
Liderlerin ve müzakerecilerin varacağı sonucu beklemeden bu konuda kafa karıştırmanın alemi yoktur.
Zaten mülkiyet konusu yüzde yüz halledilse bile, aynı ekip bu sefer ‘garantiler’ konusunda hır çıkaracaklar. Ertesi gün ‘toprak’la uğraşacaklar. O bitmeden ‘güç paylaşımı’nda olmadık talepleri ileri sürecekler. Diğer yandan da KKTC’deki ‘mal-mülk gerçeği’ni gizlemeye çalışacaklar.
Bunların panzehiri halka verilecek doğru bilgilerdir.
Bilgi olmazsa ortalığı hurafeler, öcüler ve goncolozlar işgal edebilir.

Bu yazı toplam 1905 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar