Kıbrıs’ı mahveden hastalık: Milliyetçilik!
Larnaka’dayız...
Tarih 15 Ağustos 2025...
2 gün buralarda dinleneceğiz ve etrafı gözlemleyeceğiz...
Ve tabii ki yazacağız...
-*-*-
Geçenlerde Güney ve Kuzey kıyaslaması yaptım...
Türk milliyetçisi beş – on okurdan çok ilginç mesajlar aldım!
-*-*-
“Sen kesin Türk değilsin” diyordu bir tanesi...
Dedim “iki büyük nenem değil!”
-*-*-
“Belli oluyor” dedi arkadaş!
Yazıştık!
-*-*-
Bu nedir biliyor musunuz?
Bu büyük Türkçü arkadaşlar, yenildiklerinin kesinlikle farkındadırlar!
Ve 1974 sonrasının “Türklük” ya da “Türkiye” adına tamamen fiyasko olduğunun da!
-*-*-
Ve tabii ki her açıdan Güney ile Kuzey arasındaki büyük farkın da!
-*-*-
Neyse!
Dedik ya, Larnaka’dayız!
Mağazalar, marketler falan kapalı ama turistik bölgelerdeki küçük marketler açık!
-*-*-
Neden her yer kapalı?
Çünkü , Ortodoks Kıbrıslılar, 15 Ağustos’ta, Meryem Ana'nın göğe yükselişini kutluyorlar... Kısacası 15 Ağustos, Hristiyanlar için önemli bir dini ve kültürel bayram ve kimse çalışmıyor...
-*-*-
Biz 14 – 16 Ağustos’ta II. Barış Harekatı’nı kutluyoruz ama kimse neyin, neden kutlandığını da pek bilmiyor!
Çünkü bu tarihler, katliamların yaşandığı günleri de içeriyor...
Atlılar, Muratağa, Sandallar ve Taşkent!
Serdarlı, Lefke ve Mağusa’nın kurtuluşlarının kutlanması, katliamlarla bir birine karışıyor! Neyin kutlaması Allah aşkına?
-*-*-
Bu arada belirtelim, 1974 yılının bu günlerinde 200’den fazla masum insanın öldürüldüğü bu toplu katliamlar, Kıbrıs tarihinde Ortodoks Rumların en büyük utançları ve suçlarıdır ve hala bu konuda resmi anlamda örneğin “özür” gibi bir tavır sergilenmemesi çirkindir!
-*-*-
Haaaa milliyetçiler, Rum toplumu içerisinde de bizdeki gibidir!
İşledikleri suçları biliyorlar; başarısızlıklarını da biliyorlar!
Nasıl örtecekler?
Daha çok bağırarak tabii ki!
Tehdit ederek, “Sen Türk değilsin” ya da “Sen Elen değilsin” diyerek!
-*-*-
Milliyetçilik, Kıbrıs Adasının mahvına sebep olan, tarihin en iğrenç hastalığıdır...
Tedavisi de çok zordur...
Çünkü “milliyetçilik” şemsiyesi altında kimisi makamının, kimisi paranın maskarası olmakta ve bunu kaybetmek istememektedir...
-*-*-
Bu arada belirtelim...
Larnaka’da, hala adı değiştirilmemiş bir Türk sokağında oturuyorum...
Bir cafede...
Yazılarımı yazmaya çalışıyorum...
Sahil görünüyor...
-*-*-
Binlerce turist!
Turist nedir?
Bizim tarafta gerçek anlamda turist görmediğimiz için unuttuğumuzdan eminim... Bu nedenle sordum; hatırlatma amaçlı!
-*-*-
Güney’de, Larnaka’da binlerce gerçek turist...
Silahlı falan değiller!
Tetikçi turizmi değil!
Sahilleri, plajları, cafeleri, barları, otelleri doldurmuşlar!
-*-*-
Her dilden!
Her renkten turist!
-*-*-
Beş dakikada bir, yine renkli renkli uçaklar iniyor havaalanına...
-*-*-
Ve bunu Kuzey’de başaramayan “beceriksiz, rüşvetçi, yalaka ve şükrancı” makam maskaraları; trolleri aracılığıyla bize küfrettiriyor!
Hade be o yanı!
Gannavuri...
Askerdeyken, yani Nuh Peygamber’in gemisini yapmaya başladığı gnlerden söz ediyorum...
Sene 1991 falan...
Askerliğin son yılı!
Şimdiki gibi kurak olmayan bir döneme rast gelmişiz ki o dönemde sık sık akan Gambo Deresi’nde (Yedidalga) bir gün çok sayıda “gannavuri” bitkisi ya da fidanı belirivermişti...
-*-*-
Belli ki dere, tohumları bir şekilde getirmiş ve o tohumlar, uygun bir zemin bulduğu anda da yeşermişti...
-*-*-
Polis geldi...
Hepsini söktü, aldı gitti...
-*-*-
Yıllardır yazmaya çalışırım...
Gannavurinin yani kenevirin (cannabis) bir şekilde yasallaşması lazım!
-*-*-
Dünya’da çeşitli örnekleri var...
Türkiye’de bile geçenlerde “Tıbbi Kullanım” maksatlı olanlar onaylandı...
-*-*-
Türkiye'de Temmuz 2025 itibarıyla, düşük THC içeren tıbbi kenevir ürünlerinin eczanelerde kontrollü şekilde satılmasına izin verildi.
-*-*-
Bu ürünler yalnızca reçeteyle ve sağlık amaçlı kullanılabiliyor. Tarım ve Orman Bakanlığı üretimi denetlerken, Sağlık Bakanlığı satış ve lisanslamadan sorumlu...
-*-*-
Ancak, hala eğlence ya da keyif maksatlı kullanım yasak!
Bu tür kullanım, bizde olduğu gibi, uyuşturucu yasaları kapsamında değerlendiriliyor ve cezai yaptırımlara tabi
-*-*-
Malta, Almanya, Lüksemburg gibi ülkeler kişisel kullanım için esrarı yasallaştırdı. Hollanda gibi ülkelerde – herkesin malumudur - satışa “göz yumuluyor” ama teknik olarak yasa dışı sayılıyor...
-*-*-
Almanya, Kanada, İsrail gibi ülkelerde tıbbi esrar – tıbbi cannabis ya da bir diğer adıyla tıbbi marihuana yaygın şekilde kullanılıyor. Bu ülkelerde genellikle kanser, kronik ağrı, MS gibi hastalıklar için reçeteyle veriliyor...
-*-*-
Bunları neden yazıyorum?
Bizde de hem keyif hem de sağlık maksatlı olarak kullanımı kesinlikle ele alınmalı...
Tartışılmalı...
Kesilip atılmamalı!
-*-*-
Konuşalım!
-*-*-
“Serhat kendi için istiyor” diyecek şimdi bir kısım insan!
Alakası yok; hayatımda sigara bile içmedim ama sorun o değil; sorun bunun sağlık ve keyif maksatlı olarak kullanımının tartışılmasının yanında, ekonomik değer olarak da bakılmasını sağlayabilmesi...
-*-*-
Gannavuri, bir çok toplumda olduğu gibi bizim ülkede de hâlâ “uyuşturucu” olarak görülüyor.
Haliyle doğru ya da yanlış, bu algı, tartışılmayı engellediği gibi yasallaşma sürecini neredeyse imkansız hale sokuyor...
-*-*-
Siyasi irade yoksunluğu bir diğer sıkıntı...
Kim yasallaştıracak?
Özellikle mevcut koalisyon bunu asla yapamaz!
Çünkü çok riskli bir konu!
Ama meseleye, “Anavatan – Yavruvatan – hatta Mavi Vatan gözüyle bakıp”, “Anavatan’da ne varsa bizde de olacak”tan yola çıkacak olursak; “neden olmasın?” diye soruyorum!
-*-*-
Muhafazakar seçmenden korkmayın!
Türkiye’de bu işi AKP yasalaştırdı!
-*-*-
Haaa gençliğin bağımlılık riski mi?
Geçiniz Allah aşkına!
Dileyen, yasadışı olarak dilediği anda bulabiliyor!
-*-*-
Trafik güvenliği mi?
-*-*-
Haklı olabilirsiniz!
Ama gelin tartışalım!
Çekinmeden!
Ben hem sağlık, hem turistik ve ticari hem de keyif açısından yasallaşması “taraftarıyım”...








