1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. Keşkeler…
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

Keşkeler…

A+A-

 

Kıbrıs sorununda “müzakere süreci bitebilir” görüşleri artıyor.
Hatırlayacaksınız son Eroğlu-Anastasiadis görüşmesinden sonra Eroğlu açıklama yapmış ve karşılıklı kağıt alış-verişinde bulunduklarını söylemişti.
Henüz daha karşılıklı öneriler veriyorlarmış.
Müzakerelerle ilgili teknik heyetlerin kurulması için de hâlâ çalışıyorlarmış.
Bu arada Talat-Hristofiyas arasında uzlaşılan dönüşümlü başkanlık gibi konuların da iptal olduğunu ve Rum tarafının başkanlık için hep Rum olmasını istediğini öğreniyoruz.
Bu görüşmenin ve açıklamanın ardından “şimdiye kadar ne yapıyorlardı” diye sormuştum.
Yine soruyorum;
Müzakereciler bu kadar toplantı yaptılar.
Her toplantı sonrası da görüşmecimiz Kudret Özersay hep olumlu mesajlar vermiş, “çok iyi gidiyor, ilerleme var” demişti.
Nasıl ilerleme bu anlamadık.
Önceden uzlaşılan ama bu dönemde her şeyin iptal olduğunu öğrendiğimiz, her şeyin baştan görüşülmesinin istendiğini veya görüşülecek olmasını veya böyle bir niyetin dahi olmadığını düşündüğümüz zaman Özersay gibi “çok iyi gidiyor” denemeyeceğini söyleyebiliriz.
Eroğlu dün “görüşmeler devam ediyor” demiş ama böylesine bir görüşme süreci ha olmuş ha olmamış, bişey fark etmiyor.
***
Yazık oldu.
Talat döneminde uzlaşılmış konuların beceriksizce berhava edilmesi yazık olmuş.
Böyle bir süreçte Kıbrıs insanı toptan kaybettiği için haklı-haksız taraf çok da önemli değil ama yine de bu durumun sorumlu tarafı olarak tutulmak istemezdim. Uzun yıllardan sonra ‘barış isteyen taraf’ niteliğimizi de kazanmışken yine bu dönemde eski pozisyonumuza geri dönüyoruz. Ne yazık ki yeniden kesilmeye yüz tutmuş müzakere sürecinin sorumlusu olarak Biden’ın birlikte fotoğraf verdiği, devlet olarak kabul ettiği, AB üyesi bir ülkenin yani Kıbrıs Cumhuriyeti’nin sorumlu görüleceği beklenemez.
Olsa olsa bu suçun, Biden’ın resim vermekten bile çekindiği, bayraklarını kabul etmediği, dünyada olmayan bir oluşuma kalması büyük olasılıktır.
***
Keşke bunu geri döndürmeyi başarabilsek, en azından Talat döneminde kazandığımız izlenimi devam ettirebilseydik.
Keşke eski uğraşlar heba edilmeseydi…
Keşke bu dönemi yaşamasaydık.

---------------------------------------------------------------
 
ADSL

Telefon Dairesi’nin ADSL abonelerine borcu artıyor.
Daha önce de çöken sistem yüzünden günlerce ADSL hizmeti alamayan aboneler bu kez de yine çöken sistem nedeniyle iki gün daha ADSL hizmeti alamadılar.
Telefon Dairesi’nin abonelerinin hizmet alamadığı günleri hesaplayıp aylık telefon faturasından düşmesi normal bir devlet olmanın gereklerindendir.
Telefon faturalarının (gerçi telefon faturası diye bir şey de yok ya!) geç ödenmesi halinde hem faiz girmesi, ardından da hattın kesilmesi gibi yaptırımlar uygulanırken şimdi de bu hizmetsizliğin karşılığı olan kesintiyi yapması beklenir.
Vatandaşın devlete olan borçları gecikme faizleriyle katlanırken ve çatır çatır vatandaştan tahsil edilirken, devletin de vatandaşa olan borcunu ödemeyi veya vermediği hizmetin karşılığını düşmeyi becermesi devlete olan güveni ve sempatiyi artıracaktır.

Bu yazı toplam 2389 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar