Kandır bakalım!
Bir “belege”nin üzerine “kırsal kesim arsası” yazıp törenle dağıtıyorlar.
Ne proje var, ne adres!
En azından Taşınmaz Mal Komisyonu’nda sorunu çözülmüş araziler olsa…
Yok!
Hayal satıyorlar.
İnsanları kandırıyorlar; tek dertleri oy devşirmek.
Kendileri ne yapıyor peki?
Yakınları, hısımları, yandaşları…
Et almaya güneye geçiyorlar, yarı fiyatına...
Gömlekler Zara'dan!
"Made in Türkiye" canım (!)
Torunları Avrupa'ya tatile uğurluyorlar; Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportlarıyla...
“Türk malı” arazileri kapatıyorlar kuzeyde; elde ne kaldıysa…
Yeni yasalar yapıyorlar, bahis baronlarına...
"Sevabına" (!)
Öylesine riyakar, böylesine hilebaz!
İş “haklara” geldi mi, Kıbrıs Cumhuriyeti orada duruyor. Masal anlatmaya geldi mi, “egemen eşit ayrı devlet” falan…
***
Burada doğan çocukların, adanın tümünde serbestçe dolaşabilmeleri için ne yaptılar? Bu insanlar da “vizesiz” Avrupa’ya uçmak istemez mi? Ya çocuklarının dünyada eğitim görmesini hayal etme hakları?
Kırk senedir “devlet” var güya, ayrı!
Tanınmadı…
Ne olacak canım, bir kırk sene daha geçer…
İnsan ömrü uzadı nasıl olsa (!)
Bayrak şiirleri okunur, bağırılır çağırılır…
Milliyetçi söylemler köpürtülür…
Sonra ne olur?
Asgari ücrete talimli bu insanların içinden üçer beşer seçilir, istihdam edilir.
Kimilerinin ağzına bir parmak bal sürülür.
Oy toplanır, usul usul…
Kendileri ve yakınları semirdikçe semirir.
***
Adaya taşınan nüfusla koruyorlar koltuklarını…
En ağır yükü, en derin ezayı da bu insanlar çekiyor... Oy istedikleri...
Yüzlerine gülüyor, seçim meydanlarında kucaklıyor; sonra görmezden geliyorlar bu yoksul insanları...
En çok bu insanların çocukları gidiyor devlet okullarına… En çok bu insanlar eziyet çekiyor devlet hastanelerinde…
Manzara ortada:
Okullara barakalar kurulmuş, yıllar sonra…
Sınıf varsa öğretmen yok, öğretmen varsa sınıf...
Doktor varsa röntgen yok, röntgen varsa doktor…
Alt alta, üst üste…
Sefalet hayatı yaşatıyorlar, oy almak için sırtlarını yasladıkları on binlere.
Yıllardır böyle...
***
Şaibeli ihalelerin, karanlık sözleşmelerin, hesap sorulmayan ilişkilerin üzerini nutukla örtmek…
Ne kolay!
Milliyetçi masallarla kandırdığın insanların çoğu senin evladının sürdüğü arabanın dört tekerleğine sahip olamıyor bir senelik maaşıyla!
Kandır bakalım, bu insanları, ne kadar kandıracaksın daha...







