1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Irkçılığın mazereti olamaz
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Irkçılığın mazereti olamaz

A+A-

 

Evet, ırkçılığın mazereti olamaz. 
Irkçılığın birçok şekli, biçimi vardır ve birçok alanda aynı anda olabilir...

-*-*-

Nedir ırkçılık?
En basit ifadeyle, “... Bir kişiye rengi, etnik kökeni, dini inancı, cinsel yönelimi veya ulusal kökeni nedeniyle yöneltilen önyargı, ayrımcılık veya nefreti içeren tavırdır...”

-*-*-

Ayrımcılık ve nefret bir yana; “ön yargı”, ırkçılığın en iğrenç kanadıdır...

-*-*-

Son zamanlarda ülkemizdeki Afrikalı sayısı gözle görülür bir şekilde artmıştır...
Öncesinde, Türkiye’den veya Türkiye’nin belirli bölgelerinden Kıbrıs’a gelişler yaşanmıştır...

-*-*-

Bu gelenleri, etnik kökeni veya renkleri farklıdır diye, “ön yargılı” bir şekilde “genellemek” ve sonuçta da bütün Afrikalı ya da Türkiyeli insanları “aynı kefeye” koyup “kötü – suçlu” ilan etmek, “IRKÇILIKTIR” ve en başta dediğimiz gibi, mazereti olmaz...

-*-*-

Kıbrıs’ta çok ciddi bir “ırkçılık” yaşanmaktadır.
Özellikle Afrikalı bazı gençlerin lüks araç kullanmasının eleştirilmesi, bazı suç olaylarında yer almaları; ırkçılığın dozajını televizyon ekranlarına, gazete sayfalarına kadar taşımaktadır.

-*-*-

Size bazı sorular sormak istiyorum:
“Afrikalıların tümü suçlu mu?”
“Afrikalı çeteleşme var mı?”
“Asıl suçlu KKTC’de muhaceret, eğitim, nüfus ve benzeri alakalı siyasetleri yaratamayıp ülkede suç patlamasını yaratanlar değil mi?”

-*-*-

Cevaplara gelelim...
Elbette bütün Afrikalılar suçlu olamaz.
Genelleme yapmak – ön yargılı bir şekilde dışlamak, ırkçılıktır ve kesinlikle mazereti olamaz...
Haklı yanınız yoktur yani!

-*-*-

Afrikalı çeteleşme var mı?
Kesinlikle vardır.
Bunlarla başa çıkmak da güvenlik makamlarının görevidir.
Eğer başa çıkılamıyorsa, güvenlik makamları başarısızdır.

-*-*-

Son soruya gelince; asıl suçlunun KKTC’yi yönetenlerin mutlak başarısızlığıdır.

-*-*-


Irkçı lakaplar KKTC’de bir alışkanlıktır, kültürdür ama kesinlikle ırkçılıktır...
“Rumcu” ifadesi, açık suçtur, net ırkçılıktır...
Ersin Tatar bu suçu açıkça işlemektedir...
“Linobambagi” yakıştırması, apaçık ırkçılıktır... Bu ırkçılığı hiç çekinmeden yapan kişi örneğin  Avrupa’da bakan olsaydı; istifa etmesi için sadece 10 saniyesi olurdu!

-*-*-

KKTC’de ırkçı şakalar da çok fazladır... 
Laz fıkrası anlatmak ırkçıdır; beğenirsiniz beğenmezsiniz ama “Afrikalı” bir kardeşimize “Arap” diye seslenmek “ama kötü niyetiiiim yoook” diye aklanabileceğiniz bir durumu yaratmaz. Evet ırkçılıktır...

-*-*-

İnsanlar Afrika’dan geldi diye dışlanamaz... 

-*-*-

Çok net bir şey söylemek lazım; AKEL Avrupa Parlamentosu Milletvekili Niyazi Kızılyürek gündeme getirdi; Omonia’da futbol oynayan bir Kıbrıslı Türk gencinin, kulübü tarafından önerilmesine rağmen, Kıbrıs Cumhuriyeti 17 yaş altı milli futbol takımı aday kadrosuna alınmamasında, “adından” dolayı yaşanan ama sonuçta “kökene” kadar uzanan açık ırkçılık vardır... 

-*-*-

Irkçılık kelimelerden, inançlardan ve eylemlerden çok daha fazlasıdır. 
İnsanların ırkları nedeniyle onurlarının incitilmesi “açık ırkçılıktır”...
Ve ırkçılık; insanların yine ırkları, dilleri, dinleri, farklı cinsel yönelimleri nedeniyle  eşitlikten yararlanmasını engelleyen tüm engelleri içerir...

-*-*-

Ve tekrar ediyorum; ırkçılığın mazereti yoktur...
Haaa çeteler mi?
Kardeşim polisiniz, güvenlik güçleriniz ne işe yarıyor?

-*-*-

24 yaşındaki bir Nijeryalı genç mahkemeye çıkarıldı...
Yargılanacak.
Elbette “suçlu” bulunabilir.
Ama bulunmayabilir de...
Haaa diyelim ki suçlu bulundu; o zaman bütün Nijeryalıları suçlu mu ilan etmek lazım?
İşte bu, ırkçılıktır!
Ve tekrar tekrar söylüyorum, “ama söyle yaptıydılar, böyle dediydiler, yol kenarında işediydiler” gibi mazeretler de “ırkçılık”tır...
Evet, farklı kültürlerden gelen insanlardan söz ediyoruz...
Bu farklı kültürlerden gelen insanların ülkeye girişi, ülkedeki çeteleşmesi veya suç işleme oranlarının yüksekliği, “güvenlik güçlerimizin” yani “devletin” sorumluluğudur.

-*-*-

Kontrol edemeyeceksen, ihtiyacın yoksa, turist ya da öğrenci olmadığından da eminsen, iş, aş, barınma olanağı sağlayamayacak ve zaten suça mecbur edeceksen; en baştan ülkeye sokmazsın... 

 


Çok basit çözüm önerileri!

Adamın biri çok kızdı geçen gün...
Bana kızdı tabii ki...
“Gonuşun ve yazan her gün ama çözüm önermen!” dedi...

-*-*-

“İşim eleştirmek, yanlış gördüklerimi yazmak ve söylemektir” dedim...
“Seçilmişler çözüm üretmeli” diye de ekledim...

-*-*-

Ama yine de, çok basit bazı çözüm önerileri aklıma geldi...
Daha doğrusu, her zaman aklımda olan önerilerdir bunlar...
Ve gerçekten zor değildir...
Sadece uygulamak için “ciddi bronzo sahibi” olmayı gerektirir, çünkü “zengin sınıfı” aşmayı zorunlu kılar...

-*-*-

Bir miktar bahsedeyim mi?

-*-*-

Mesela toplumda sınıf ayrımını en aza, hatta sıfıra indireceksiniz...
“Devlet baba” ya da “tek başına “devlet” diye bir kavram olmayacak... 
En başta ülkedeki en alt sınıf veya sınıfları yoksulluktan kurtaracaksınız... 

-*-*-

Nasıl mı?
Hükümetler, tüm üretim araçlarını kontrol edecek. Hiç kimse, hiç kimseden daha fazla para kazanmayacak... 
Çok mu ütopik geldi?
O zaman çok kazanandan, çok vergi almayı başarın en azından!

-*-*-

Haaa, nasıl mı başaracağız bunu?
Bir kere, en başta “mevcut sistem” yani 1958’den beri hayatta bulunan “statüko” yıkılmalıdır…
Nasıl mı yıkılacak?
Tartışalım; ya hep birlikte sokakları ateşe vereceğiz ya da sistemi sandığa gömeceğiz!


-*-*-

Çalışan toplumu çok etkili bir şekilde denetleyen, yönetebilen, hesap verebilen, şeffaf ama güçlü bir “hükümet” kurulmalıdır... 
Çalma, itibar elde etme ve zengin olma gibi derdi olmayan bir hükümet...

-*-*-

Mülkiyet ve servet!
Efendim, yüzde yüzünü “devletleştirelim” demiyorum ama “servet vergisi” şart diye düşünebiliriz...

-*-*-

Mümkün mü?
Değil gibi görünüyor tabii ki...
Ama “öneri” dediniz ya da bir amca kızarak “öneri istedi”... 
İşte önerim... 
Hükümetler, tüm üretim araçlarını kontrol edecek, böylece tek sınıflı sisteme çok yaklaşılacak... 

-*-*-

Başka öneriler de ister misiniz?
Özel mülkiyeti tamamen kaldırabilir misiniz?
Çok kazanandan çok vergi alabilir misiniz?
Miras veya benzeri devir işlemlerini yasaklayabilir misiniz?
Bankacılığı sadece devlet yapabilir mi?
Elektrik, ulaşım ve iletişim tamamen devletin kontrolünde olur mu?
Hayvancılık, tarım ve fabrikalar devletin mutlak denetimi ve kontrolünde olamaz mı?
Nüfusu kontrol edemez misiniz?
Devlete ait okullarda çocuklar için ücretsiz eğitim çok mu zor?
Eğitimi, ihtiyaç duyulan sektörlere göre düzenlemek imkansız mı?

-*-*-

Bütün bunlar nereden mi çıktı?
Fotoğraftaki adam yani Karl Marx bütün bunları taaa 1850’lerde söylüyordu, yazıyordu...

 

Bu yazı toplam 2171 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar