1. YAZARLAR

  2. Dr Filiz Besim

  3. Hepimiz ‘’Muhabbet Tellalıyız!..’’
Dr Filiz Besim

Dr Filiz Besim

Hepimiz ‘’Muhabbet Tellalıyız!..’’

A+A-

 

Şimdi nereden çıktı bu başlık diyorsunuz. Evet, haklısınız yazı çok daha farklı bir başlığı hak ediyordu ama affedin kalemim elvermedi.
Bazılarınızın da ‘Saçmalama...’ hatta ‘yuh’ dediğinizin de farkındayım.
Ama gelin hep birlikte büyük tabloya bir bakalım.
Yıllardan beri bu ülkedeki ışıklı binalarda kadınlar pazarlanıyor.
Devletin bire bir izniyle ve bilgisiyle. Devlet konuyu, bizzat her hafta bu satılan kadınları hastanede muayene ettirerek takip ediyor.
Satılmak için gelen kadınlar kalacakları yere gitmeden önce özellikle cinsel anlamda herhangi bir hastalıkları olup olmadıklarına dair muayeneden geçiriliyorlar.
Ve ülkeye girişlerinden sonra sahipleri tarafından pasaportlarına el konuluyor.
Kimliğine el konulan kadın elbette ki özgür değildir... Köledir!
Devlet tüm bunları biliyor ve seks köleliğinin utancını buna izin vererek hepimizin sırtına yüklüyor.
Neden? Çünkü bu kulüplerden çok yüklü bir vergi alıyor.
Yani devlet bu seks köleliği merkezlerini haraca bağlamış durumda...
Peki ama bu paralarla devlet ne yapıyor?
Ülkedeki memurun ve diğer çalışanların maaşlarını ödüyor.
Yani ülkede dönen paranın belli bir oranı bu seks kölesi dediğimiz kadınların etinden ve terinden elde edilen paralardır. Memurun maaşının 0,0001’ i ya da milletvekilinin, doktorun, öğretmenin, avukatın, mimarın, emeklinin ve daha birçok meslek grubunun kazancının 0,00002’si falan...
Yani hepimizin kazancının bir kısmı, aslında maalesef bu zavallı insanların satılmasından elde edilen paraların devlete ödendiği haraçlarla sağlanıyor.
Peki ama biz halk olarak ne yapıyoruz? Bu ışıklı mekanların önünden geçerken kimimiz gülümseyerek, kimimiz merakla, çoğumuz görmeden ve çok azımız da yüreği acıyarak ama kabullenerek, çaresizce o mekanlara doğru bakıyoruz.
Kadınlarımız hiç utanmadan kadınlar günü kutluyor, erkeklerimiz onlara güller, karanfiller veriyor ama bu konuları hiç ama hiç gündemlerine almıyorlar.

Öyle ise evet hepimiz ‘MUHABBET TELLALIYIZ…’!

Peki ya kumarhaneler? Mafyanın, uyuşturucunun merkezi haline gelen ve aslında dünyadaki kara paranın aklandığı mekanlar olan bu yerlere teşvik kredisi vermek nedir?
O mekanlardan elde edilecek olan parayı ya da alınacak harcı ekonomiye katmak için değil midir? Neden ülkemiz yapısına uygun küçük butik otellere, eko-turizm yapan kültürümüze uygun turistik mekanlara gerekli destek verilmiyor?
Çünkü bu mekanlardan büyük kumarhanelerden alınan haraçlar alınamaz.
Peki ama bu mekanlarda kara paranın, mafyanın kol gezdiğini bile bile her hafta sonu getirilen sanatçıları parasız dinlemek ve yemek içmek için sıraya dizilen devlet erkanına ve biz halka ne demeli?

Evet, öyle ise hepimiz MAFYAYIZ... Kimimiz daha büyük, kimimiz daha küçük. Ama namuslu ve adaletli yaşamanın azı ya da çoğu yoktur.Ya namuslu bir hukuk devletisiniz ya da illegal bir topluluk...

Üniversiteler diyarı olma hayalleri kurarken insan ticaretinin merkezi haline gelemezsiniz.
Her yanı tarih ve kültür kokan, denizin ve kumun cenneti bu ülkede kumar turizmi ile namuslu turizm hayalleri kuramazsınız.
Uyuşturucunun merkezi haline gelmişken, sağlıklı gelecekten söz edemezsiniz.

Bu hafta bunları neden mi yazdım? Çünkü yeni bir hükümet oluşumu vardır. Ve yeni hükümette söylemler hep adaletli bir yaşam ve reform üzerinden yapılıyor. Öyle ise yeni hükümeti kuranlar, Türkiye’nin ve dünyanın arka bahçesi haline gelen bu minicik ülkedeki adaleti ve ahlaksız yaşamın esas nedeni olan bu konuları da gündemlerine alsınlar, hatta almakla kalmasınlar hemen harekete geçsinler. Adaletsiz yaşam sadece kamuda adalet sağlamakla olmaz. Hepimizi girdabına alan bu ahlaksız yaşamın nedenleri radikal olarak ülkeden temizlenmesi şarttır. Bu konuda gerekli olan yasal düzenlemeler de programlandırılmalıdır. İşte gerçek reform bunları başarabilmektir.

Ve biz halk olarak her gün bunları haykırmaz, düzeltilmesi için çığlığımızı yükseltmez göz yumarsak evet hepimiz muhabbet tellalıyız.
Bu mekanlarda eğlenerek mutlu olduğumuzu düşünüyorsak, evet hepimiz mafyayız.
Bu mekanlardan alınan haraçlarla bize ödenen maaşlarla çocuk yetiştireceğimizi düşünüyorsak, evet hepimiz namussuzuz...

Bu yazı toplam 2947 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar