“Hatırlanan anılar ve Erdinç Gündüz’ün ardından…”
Ulus IRKAD
(Değerli araştırmacı-yazar Ulus Irkad, geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz çok değerli müzisyen ve basın mensubu Erdinç Gündüz’le ilgili hatırladıklarını kaleme aldı… Yazısını teşekkürlerimizle paylaşıyoruz…S.U.)
Erdinç abiyi 1974 öncesinde Bayrak Radyosu’nda Top Twenty tipi İngilizce plak yarışmasını sunarken tanıdım. Bu programı hatırladığıma göre 1974 sonrası da sürdürmüştü ve epey de takipçisi vardı. Program önceleri Baf’ta rahmetli Hüseyin Kanatlı’nın programıyla birlikte arka arkaya aynı saatlerde Gazi Baf Radyosu’nda da naklen yayımlanmaktaydı. Daha sonları Bayrak’ın vericileri kuvvetlendirildiği için hem Kanatlı’nın, hem de Erdinç abinin programlarını aynı anda naklen ta Baf’tan dinlemekteydik. Erdinç abi babam gibi Bayrak Radyosu’nda kıdemli sunucularındandı ama babam onu ve babasını da yakından biliyordu. Meşhur eğitimci Zeki Gündüz’ün oğluydu. Babam ve annemin anlattığına göre ailenin Baf Aynikola veya Esentepe ile de bir bağı vardı. Anne tarafı mı yoksa babası rahmetli Zeki Bey’in mi Aynikolalı olduğunu annemle babam anlatırlardı ama şu anda tam olarak hatırlayamıyorum. Dile kolay, benim de artık Baf’la bağım kopalı tam 51 yıl oldu. Gerçi anne ve babamın fotoğrafları arasında Erdinç abi, Zeki Bey ve Hanımının Baf’ta hanımların katıldığı ve sanırım bir okulda düzenlenen yemek yarışmasında seçici kurul olarak bulundukları bir komisyonun bu yemekleri tadıp derece alanları belirledikleri bir fotoğraf albümlerimizde vardı. Hatta Erdinç abinin 9-10 yaşlarında bir çocuk olarak anne ve babasının yanında sanırım babamın çektiği fotoğraflara gülümsediği anların pozları da var elimde. Ne yazık ki bu fotoğrafı bulmak için çok gayret etmem gerekecek. Eğer bulursam muhakkak yayımlayacağım.
HÜSEYİN IRKAD 1950’LERİN BAŞINDA BAF’A GENÇ BİR ÖĞRETMEN OLARAK GELDİ
Babam 1950 yıllarının başında, genç bir öğretmen olarak Baf’a geldiğinde, Zeki Bey Baf’ta idari kadroda bulunuyordu ve anlaşılan, babam, o dönemlerde Erdinç abiyi de okutmuştu. Zeki Bey daha sonra müfettiş olarak Lefkoşa’ya gidince ailenin Lefkoşa’ya yerleştiği anlaşılıyor veya babamın anılarından bana kalmış hafızamdaki bilgi tanecikleri bunlar…
BABAM 1966 YILINDA BAYRAK RADYOSU’NDA GÖREVLİYDİ
Babam daha sonra Bayrak’ın gönüllü muhabiri hatta gene 1966 yılında (1960 yılında Kıbrıs Radyosu Baf muhabirliğini de yapıyordu) İngilizce haber sunucusu da olunca anlaşılan Erdinç abiyle Bayrak’ta da karşılaşmıştı. 1966 yılında genç bir öğretmenken hayata veda eden kızkardeşi, Matematik öğretmeni halam Sultan Şifa Arıkan’ın üzüntüsüyle babam, o yıllarda geçici bir süre Lefkoşa’da bulunacaktı. Bu dönemler Kıbrıs’ta enklavlarda Bayrak Kuartet ve Güryeller, Limasol’da Kareler, çeşitli kazalarda pop müzik gruplarının ortaya çıkışıdır. Kıbrıslı Türk gençler toplumlararası çarpışmaların verdiği psikolojik travmalarla doğal bir müzik terapisine yöneldiler ve bu müzik terapisi gençlerimizi 1963-64 olaylarından dolayı iyileştirdi ve onların savaş travmalarından dolayı kötüye değil ama umutla geleceğe bağlanmalarını getirdi. Sıla 4’ün Erdinç abi, Raif Denktaş, Ferahzad abi ve diğer arkadaşlarının şarkılarında bu umudu, gelecekte umutla iyileşme inancını ve de o kötü olaylardan kaçışla kurtulma indikasyonlarını veya pozitif, yani olumluya ve huzura varış mücadelelerini çok iyi bulabilirsiniz. 1963-64 olayları sonrasında Sıla 4 dahil, Güryellerin, Karelerin, Feveranların ve de diğerleriyle Rintlerin bestelerinde umutla kendi içlerinde pozitif barış ve huzur arayışlarının arzusunu bulabilirsiniz.
HÜSEYİN IRKAD BAYRAK KUARTET’İN VE GÜRYELLERİN ETKİSİNDE KALIYOR
1967 yılından sonra babam Hüseyin Irkad Baf’a dönünce o Bayrak Kuartet ve Bayrak Radyosu deneyimleri hatta önce Bayrak Kuartet ve sonra Güryeller, sonra Feveranlar ve Kareler gibi toplulukların Baf’ı ziyaretleri ile Baf’a gelen Feveranların bateri ve alet bulmada onlara Mağusa’da yardımlarıyla (Baterist Ferhat abinin dayanışması unutulamaz,) Özden Işıkser ve arkadaşlarının Baf Rintler topluluğunu kurmaları, Hüseyin Irkad’ın öğrencilerin grubuna manejer oluşu, topluluğun da daha sonraları besteler yapmaya başlaması o interrelation – etkileşimlerin- etkisiydi. Manejer Hüseyin Irkad artık her yıl Hüseyin Kanatlı, sunucu ve ses düzenlemecileri Erdinç Gündüz ve de Ferahzad Gürsoy ile müzik festivallerinde biraraya gelecek ve muhakkak bu yarışmaların da etkisiyle hep iyiye ve güzele doğru hızla Rintler’le birlikte ilerleyecekti (İsmail Bozkurt Bey ve arkadaşlarının Larnaka’daki katkıları da unutulamaz.) Toplumumuzda müzik alanında beste yapma akımı işte bu müzik etkileşimlerinin etkisiyle başladı. Erdinç abi ve arkadaşlarının bu trendi başlatmaları küçümsenemez. Güryellerin ve Sıla 4’ün yarattıkları “Beatles modası” ve de Sıla 4’ün Türkiye ve Kıbrıs’ta “Anadolu Pop” içinde plak başarıları da örnek alınacak büyük başarılardır.
ERDİNÇ GÜNDÜZ VE ARKADAŞLARIYLA MÜZİSYEN AKRANLARI BİR MÜZİK DEVRİMİNE İMZA ATTILAR
İlk öncüler olarak Erdinç Gündüz, Ferahzad Gürsoy, Raif Denktaş ve arkadaşlarıyla, Güryel kardeşlerin, Mağusa’nın Feveranları’nın, Limasol’un Kareleri’nin Kıbrıs Türk Müzik hayatına kazandırdıkları unutulmayacaktır.
Erdinç Abi’nin, Sıla 4’ün ve akranlarının 1974 öncesi ve sonrası toplumumuza kazandırdıkları değerler günün birinde müzik tarihimizin mihenk taşları olacaktır.
1974 öncesi Larnaka, Mağusa, hatta en son Limasol’daki müzik yarışmalarında (Martıların katkılarını da unutmadan), Ferahzad abi, Erdinç abi, Babam Hüseyin Irkad, Hüseyin Kanatlı abi ve Larnaka Müzik Festivallerinin önderlerinden İsmail Bozkurt Bey’le arkadaşlarının başlattıkları festival akımı, Kıbrıs Türk gençlerinin terapisine, olumlu psikanalizine etki ederek o unutulmaz mucizelerini yaratmıştır.
Erdinç abiye hoşçakal derken, onun ve arkadaşlarının geçmişte yaptıklarını da gözönüne alarak ona ve arkadaşlarına, hayatta kalanlarına ve müziği devam ettirebilenlerine veya bırakanlarına da alkışlarla teşekkürlerimizi sunuyoruz. Hoşçakal Erdinç abi…Senin ve arkadaşlarının yaptığınız Devrimcilik ve öncülük ebediyyen unutulmayacaktır…hep aydınlıklar içinde kal…

SILA DÖRT’TEN YOLA ÇIKARAK ERDİNÇ GÜNDÜZ’Ü ANARKEN…
1963-64 olaylarıyla enklav bölgelere çekilen Kıbrıslı Türkler, 1967 sonrasında Denktaş-Klerides görüşmeleriyle barikatların da ortadan kalkmasıyla, Mağusa ve Larnaka’da Pop Müzik Festivalleri düzenlemeye başlarlar. Tabii ki bu bir ihtiyaçtan dolayıdır çünkü enklavlarda Pop Müzik Grupları patlayış içindedir. Bu arada benim de büyük bir eksikliğim olmuştur. 1974 öncesi yapılan festivallerde ve yarışmalarda Boğaz Mücahitleri’nin çok sesli tınılarla birçok festivalde birincilik ödülü alan Fırtınalar Grubu’nun başarılarını yazmayı unuttum, özür dilerim. Onları da buradan es geçmeyelim. Fırtınalar da yaptıkları müzik ve yarattıkları etki ile Kıbrıs Türk müzik tarihinde yer almışlardır. Onları da unutamayız. Bu topluluk Nesrin Sipahi gibi 1974 öncesi adamıza gelen birçok değerli sanatçıya da eşlik etmiş ve ta Baf’a kadar gelmişlerdi. 1968’le dünya sosyal bir hareketlenme içindedir ve bu sosyal Hareketin adı “68 Hareketi”dir (Tarihte ayrı bir dönem olarak geçer ve tarihin önemli bir alanıdır.) Fransa’da öğrenci gençlik kesimleri içerisinde başlayan bu hareket, savaşlara ve despotizme karşıdır. Demokratik- çoğulcu ve örgütlü bir toplumu öngörmektedir. Bu hareketle başlayan sosyal bilinçlenme, işçi hakları, daha sosyal bir devlet ve elbette Vietnam gibi bir savaşın önlenmesidir. İşçilerin ezilenlerin eşit işe karşılık eşit ücret almasıdır. Türkiye ve Yunanistan’dan bile sesler yükselir. Gerçi Yunanistan’da darbe olmuş ve Faşist Yunan Cuntası yönetime kurulmuştur ama Türkiye’de 68 Gençlik sloganlarıyla Bülent Ecevit, Milli Selamet Partisi ile koalisyon Hükümeti’yle iktidara gelir. 1974 Olayları ile Yunan Cuntası gerilerken, Kıbrıs’ta Kıbrıslı Türk Toplumu içinden KTÖS gibi sendikalar büyük ilerlemeler ve haklar elde eder hatta KTÖS’ün kuruluşu bu döneme rastlar. KTÖS Türkiye’deki öğretmen sendikalarının da desteğini kazanır.
DÜNYADA’Kİ DEĞİŞİMLER KIBRISLI POP MÜZİK GELİŞİMİNE ETKİ EDER
İşte bu gerçeklikler yaşanırken, Larnaka ve Mağusa’da festivallerle büyük gelişmeler ve ilerlemeler geçirirken, Sıla 4 gibi bir topluluğumuz Türkiye’de plak listelerini zorlar. Sıla 4 elemanları kendi besteleriyle Kıbrıs Türk köylerinde folklor araştırmalarında yeni folklorik şarkılar ortaya çıkarırken, mesela Ferahzad abi anılarında bir Baf köyünde SILA 4 olarak folklorik araştırma yaparlarken “Kahve işçtim Telveli” şarkısını nasıl ortaya çıkardıklarını anlatmaktadır. Bunun yanında Raif’in (Denktaş) “Köprüden geçemedim” bestesi de bu ara dönemde ortaya çıkar. Kıbrıs Gelini, Kıbrıs ve Anadolu Pop Müzik ekolüne benzer ve bu şarkıların Türkiye’de de hit olduğu SILA 4’ün hem Kıbrıs’ta hem de Türkiye’de plak sektörüne bileğinin gücüyle girdiğini gözlemledik. SILA 4 araştırmalarında Akdeniz çanağı içinde mesela bizim “Dillirga” şarkımıza benzer bir şarkının İsrail’de de bir Yahudi şarkısı olarak bilindiğini, Ferahzad abi ortaya çıkarır. Son zamanlarda Ferahzad abinin gene bu SILA 4 araştırma coşkusu ile “Namık Kemal Kantantı”nı ortaya çıkarması da SILA 4 ekolünün hangi sahalara kadar girdiğini ve yapılan şarkıların da emek ve araştırmalarla ne kadar değerli olduğunu göstermektedir.

ERDİNÇ ABİNİN BABAM İÇİN BANA SÖYLEDİKLERİ
Bu olgular içinde Mehmet Kansu ve ona yardımcı olan Folklorcu arkadaşlarını SILA 4’ün de dinamizmiyle ta Baf ve Evdim’e kadar giderek 1970’li yıllarda “Bıçak ve Orak” oyunları gibi oyunları ortaya çıkararak Kıbrıs Türk Folkloruna hatta genelde Kıbrıs Folkloruna kazandırmalarını da buradan anmak istiyorum. 1968 yılında dünyadaki değişiklikler, Kıbrıslı Türklerin bu hareketlenme ve sosyal gelişmelerle Festivallerin de verdiği motivasyonla beste yapmaya yönelmesi, Güryeller’in bu sırada Londra’da Vedia Nevzat’la yaptıkları besteler (“Beklerim Ben seni o yerde”), SILA 4’ün beste ve folklor araştırmalarıyla hem Anadolu Pop hem de Kıbrıs Türk Pop müziğine katkılarıyla (Tekrar edeyim İsmail Bozkurt ve arkadaşlarının katkılarını da unutmadan) Feveranlar’ın 1967 yılında “Söyle Bana Sen” adlı Rumca’dan alarak yaptıkları şarkı (Ferhat abinin emeğine saygıyla) büyük bir yaratıcılık hareketine döner. Rintler’in 1973 yılında Hülya Koçyiğit’e ait “Kestane Gözlüm” şiirini ve Yunus Emre’ye ait “Yine Mavili Mavili” besteleri Larnaka’da çalınır. Aynı senelerde yine Rintler’in “Ben Baflıyım Güzelim “adlı şarkıları da plak listelerini zorlar. Arif Edizer’in sesi oldukça etkilidir.
ERDİNÇ ABİNİN DEĞERLENDİRMESİ “HANGİ TAŞIN ALTINA BAKSAK HÜSEYİN IRKAD ÇIKMAKTAYDI”
1973 yılında Hüseyin Irkad 30’a yakın besteyi Rintler’in de katkılarıyla hit yaparken, Hüseyin Irkad’ın Türkiye Cumhuriyeti’nin 50. Kuruluş Yıldönümünde Mehmet Kansu’nun da öncülüğünde düzenlenen Türkü beste yarışmalarında yaptığı türküler dereceler kazanır. SILA 4’ün “Kahve içtim Telveli” şarkısı gibi Irkad’ın “Madem Yüzme Bilmezdin Neden Çıktın Ağaca” adlı Baf Türk deyişleriyle bestelediği Türkü ve “Zaman ve Ben” adlı parçaları en beğenilen Türküler olur. Gene Lefkoşa’da Neptün’de yapılan bir yarışmada Baf Rintler Topluluğu Hüseyin Irkad’ın yaptığı bestelerle birinci gelerek Kıbrıs’ı Türkiye-İzmir’de temsil etme hakkını kazanır… Bu dönemde Rahmetli öğretmeni Hüseyin Irkad için Erdinç Gündüz abinin bana yaptığı değerlendirme de oldukça önemlidir.
“Hangi taşın altına baksak hep karşımıza Hüseyin Irkad çıkmaktaydı…”
HER TAŞIN ALTINDAKİLER ENKLAVLARDAKİ MÜZİSYENLERDİ
Aslında hangi taşın altını kaldırsak altından SILA 4, Feveranlar, Damlalar, Dalgalar, Güryeller, Kareler, Martılar, Ritim 5’ler, Fırtınalar, Rintler, Özcan Ertürler, Ali Güryeller, Derviş Güryeller, Vedia Nevzatlar, Hüseyin Irkadlar, Hüseyin Kanatlılar, İsmail Bozkurtlar, Erdinç Gündüzler, Raif Denktaşlar, Ferahzad Gürsoylar, Özden Işıkserler, Arif Edizerler, Savaş Mertler, Savaş berberoğluları, Mehmet Ateşliler, Ahmet İsmailler, Feridun Ardostlar, Kurultay Akbaylar,Tema Irkad’lar, Cemil İsmailler, Bülent Fevizoğluları (1974 sonrası yeni bestecilerimizden) Saymenler ve daha niceleri çıkmaktaydı…
SONUÇ
Aslında Kıbrıs Türk Pop Müzik Tarihi 68 devriminin dünya sosyal gelişmesinin ve de küçücük bir toplum olan Kıbrıslı Türkler’in dünyaya ayak uyduruşlarının müzikle bir isbatıydı, uygulamasıydı. Bu devrime, yeniliğe Kıbrıs Türk toplumunu sanat ve müzikle hazırlayanlar Kıbrıslı Türklerin önemsenecek bir toplum veya halk olduklarını da tüm dünyaya kabul ettirmişlerdir. Ölenlerin anıları önünde saygıyla eğilirken, yaşayanlara sağlık ve mutluluklar dileyerek, bir defa daha Erdinç Gündüz abiye rahmet, ailesine de taziyelerimi sunuyorum…

Efsanevi SILA 4 müzik grubu...







