Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Hade canım!

A+A-

Şöyle bir yanılgı vardır…
‘Basın Özgürlüğü Günü’nde yine yaşadık.
Toplumun geneli, böylesi günlerin ‘gazeteciler’ için olduğunu düşünür…
Oysa ki, “yaşamın ve toplumun” özgürlüğüdür, basın özgürlüğü…
En temelde ifadenin ve düşüncenin özgürlüğüdür… (Ama asla yalanın, küfrün, nefretin değil...)
Gazetecilerden çok daha önce, toplumun geneli sahiplenmelidir bunu...
Çünkü mesleği ‘profesyonel gazetecilik’ olanların sayısı bellidir…
Oysa ki, bir ülkede basın özgürlüğü yoksa… Gelişmemişse… Kimi sınırlar ve çemberler çizilmişse…
Asıl darbelenen demokrasidir…
Toplumun gelişimidir…
İnsanların ve ülkenin “uyutulması” sonucunu doğurur bu…

***

Medyayı bir “propaganda” hatta “reklam” aracı görür, pek çok kesim…
Hiç konuşmuyoruz ama “basın özgürlüğü” önündeki en ciddi engellerden biri de bu kültürdür…
Siyasetçinin konuşmalarını ve fotoğraflarını yayınlayacak, sendikaların bildirilerine yer verecek, reklam verenlerin gönderdiği tanıtımları kitlelere yayacak, bakanlar ve devlet erkanından bol bol söz edeceksiniz…
Yoksa…
- E-mail gönderdik, yayınlanmadı, derler… (Öyle ya, gönderilmişse, yayınlanmak zorunludur mutlaka…)
- “Açıklama yaptık, sayfada gizlediniz” derler…
- “Tören yaptık, sizde çıkmadı” diye söylenirler…

***

Ne olur günün sonunda, bildirilerden ve demeçlerden, çok sıradan işler ve nezaket ziyaretlerinden yer kalmaz, gerçek habere…
Oysa ki “basın özgürlüğü” en fazla da sorgulamak, eleştirmek, mağdurun sesi olmak ve kitleleri uyandırmak içindir!..
Sayfalarda ve haber programlarında ne kadar yer, zaman, fırsat kalır ki mağdura, ezilene, haksızlığa uğrayana…
Mikrofona yakın duran aynı simalar, sürekli döner durur aynı sözler, aynı mimiklerle...
Oysa üzerine üzerine gitmektir ‘basın özgürlüğü’, haksızlıkların ve çirkinliklerin…
Evet, bunun için gazetecinin gelecek güvencesi ve ekonomik özgürlüğü şarttır…
Ama toplumsal kültür de önemlidir bir o kadar…

***

Fikir, eleştiri, sorgulama yoksa…
Bildiriler, demeçler kalıyor geriye…
Ve ne acıdır, en aydınından cahiline “kendinden söz edilmesini” seviyor, genelde herkes…
Eleştiriye tahammül mü?
Hade canım siz de…

Bu yazı toplam 2118 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar