1. YAZARLAR

  2. Asım Akansoy

  3. Görünen köy
Asım Akansoy

Asım Akansoy

SİYASET MEYDANI

Görünen köy

A+A-


Çözüm süreci ile ilgili gelişmeleri ve  yapılan açıklamaları izlemeye çalışıyoruz. Müzakerelere yoğun bir şekilde başlanmış olmasına karşın şu ana kadar,  elle tutulur "somut" bir ilerleme ile henüz karşılaşmış değiliz.

Kuzey kapılarında kaldırılan "visa"nın önemsiz bir hamle olmadığı açık ancak, bunu bir engel görüp kuzeye geçmeyen Kıbrıslı Rumlara ne ölçüde duyurulduğu belirsiz. Kuzey Kıbrıs'ı daha çok Kıbrıslı Rum'un ziyaret etmesi hem ekonomik hem de sosyal anlamda önemli oysa.

Sayın Cumhurbaşkanına seçimleri kazandığı günden itibaren çeşitli toplum kesimleri samimi uyarılar yapmaktadır.

En temelde "aynı yolu yürüyerek farklı bir yere varmanın mümkün olmadığını" çok kez yazdık söyledik. Kıbrıs sorunu müzakerelerinde ana sorunun "çözüm iradesi" olmadığı, bunun olsa olsa bir etmen olduğu;  çözüm müzakerelerini yoğun, süratli veya yavaş sürdürmenin, kalıcı bir çözüme ulaşmada sonuç alıcı bir etken olmayacağı defalarca vurgulandı.

Toplumlararası "güven"in inşa edilebilmesi için, Sivil Toplum Örgütlerini, aydın kesimi, toplum önderlerini  sürece dahil etmenin, karşılıklı projeler üzerinden toplumsal farklılıkların ve yakınlaşmaların sağlanacağı işbirliği alanlarının yaratılmasının elzem olduğu defalarca dile getirildi.

Dendi ki ; çözüm süreci bizi fiili durumun meşrulaştırılmasına götürmemeli; her iki taraftaki “egemenler”in yarım asırdan beri yarattığı siyasi argümanların, müzakere stratejilerinin ve yapı taşları ile yol haritalarının bizi statükonun devamına sürükleyeceğini, dolayısıyla iyi programlanmış, toplumlara yayılmış, “güven” yaratma amaçlı,  yakınlaşma-yüzleşme projelerine olan ihtiyacı göz ardı etmeyiniz !

Barış inşa süreci, dünyada bilimsel bir konu haline gelmiştir. Yani barış yapmanın metodolojisi... Barış toplumları ilgilendirir, doğrudan toplumların dahil olması, “katılması” bu sürecin esasıdır. Sadece seçkinlerden oluşan, üst düzey sosyal mühendislik yöntemleri yeterli olmaz.

Ya da bu sosyal diyaloğu sadece her iki tarafın Ticaret Odaları üzerinden sağlayamazsınız. Her aşamada toplumsal bilgi akışını sağlayacak sosyal dinamikleri yanınıza almanız gerekir.

"Eğitim" konusunda mutlaka adım atılması gerekir. Sosyal yakınlaşma için temeldir. Bu temeli görmeden, yol alamayız. Geleceğe yatırım için ortak eğitim programı öngörülmesi şarttır.

"Medya", hakim siyasi statükonun en önemli silahı halindedir. Bu konu ile ilgili her iki tarafın da gözetildiği ve barış kültürü/gazeteciliği  raporu ile başlanabilir, örneğin. Örnekler daha da artırılabilir.

Ancak bu döngü içerisinde resmin büyüğünü kaçırıp, günün sonunda sen-ben suçlamalarına yönelmeye ve ardından, bizim ne kadar barışsever, karşımızdakilerin ise ne kadar "sorunlu" olduğununun anlatılmasına çok zaman kalmadı, diye düşünüyorum.

Biz bu yollardan geçtik ve sonucu gördük. Aynı travmayı bu topluma yeniden yaşatma hakkımız var mı?

Şu ana kadar ne telefon ne elektrik konusu ne de iki kapı ile ilgili bir gelişme oldu. Nedenler gerekçeler çok... Bu adımlarla ilgili bitti bitiyor söylemleri ikna edici değil, çünkü yapacak daha çok şey var.

Yazımı bitirirken yeniden belirtmek isterim ki, tekrar bizi yeniye, sonuca, çözüme ulaştırmayacaktır.
Elinizde sihirli değnek yok ancak sorumluluk sizde.

Aylar sonunda teknik olarak sonuçlandırmanız mümkün olan bir metnin referandumda nasıl karşılık bulacağını da şimdiden düşünmek gerekmez mi?

 

Bu yazı toplam 7309 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar