1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. Girne Kaşgar Bölgesi’nde proaktif polislik modeli…
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

Girne Kaşgar Bölgesi’nde proaktif polislik modeli…

A+A-

Şehirlerde, yaşadığımız ortamlarda bazı yerler vardır ki gitmek, görmek, gezmek isteriz ama bizi oradan uzak tutan bazı nahoş durumlar da vardır.

Girne Kaşgar Bölgesi de böyle bir yer olmuştur şimdiye kadar… Küçük bir Girne eski limanı gibidir, küçük de bir amfi-tiyatrosu vardır ancak o bölge ne yazık ki uzun yıllar kavganın, fuhuşun, uyuşturucunun da bölgesi olmuştur. Amfi-tiyatroda ve sahil boyunca hayvan dışkıları yanında insan dışkılarına da rastlamak mümkündü.

Ama artık bölgenin bu kötü kaderi değişiyor sanki… Gençler oraya sahip çıkıyorlar. Başlarında Oya Kutsal hocaları olan ve Girne Anafartalar lisesinde okuyan ve mezun gençler önceleri yardım amaçlı (mültecilere, lösemili çocuklara, kanser vakıflarına vb) GAL yardım ekibi adı altında bir hareket başlattılar. Konuları arasına çevre de girince sorunlara daha geniş bakmaya başladılar ve az önce anlattığım haldeki Kaşgar bölgesini de ‘adam’ etmeye giriştiler.

Orada etkinlikler yapmaya başladılar ancak yardıma ihtiyaçları vardı. Önce Girne Belediyesi’ne gittiler, ardından Girne Polis Müdürlüğü ve Polis Genel Müdürlüğü…

Bir işbirliği başladı. Öğrendiler ki Polis Genel Müdürlüğü’nün de o bölge için bir projesi varmış ama sürdürülememiş. Proaktif Polislik PROJESİ… Suçu, suç oluşmadan önce önlemek ve suç oluşmuşsa da o bölgedeki yaşam kalitesini yükselterek suçu ortadan kaldırmak veya suç işlenmesine neden yaratmamak gibi aslında güzel bir proje olduğu öğrenilmiş. Gençler de bu projeye ‘sosyal, kültürel, eğlence’ kısmını devralarak dahil oldular.

Şimdi Kaşgar bölgesinde güzel şeyler olmaya başladı. Önce temizlikle başladı tabii işler, sonra da bir etkinlik süreci… Polis ayda bir etkinlik istemiş GAL gençlerinden ama onlar iki demişler…

Yani GAL Gençlik İnisiyatifi Polis Genel Müdürlüğü’nün projesine destek vermek için orada bulunuyor.
Burası ilginç; Kendi adıma polisin böyle projeleri olduğunu bilmiyordum. Zaten toplumda genel kanı polisin bir suç olduktan sonra suçlunun yakalanması görevini yapan ve tabii ki öncesinde suçun olmaması için önlemler alan kurum olarak bilindiğidir. Ancak suçun önlenmesi için bu gibi bir projeyi dünyadan örnek alarak uygulamaya geçirmesini ve sivil toplum örgütlerinden de destek almasını veya projeye dahil etmesini ben duymamıştım ve böyle bir şey de beklemiyordum.
Şaşırdım ve sevindim.

Şunu da belirtmekte yarar var ki bu projenin hayata geçmesinde bölgedeki ve bölgede olmayan bazı iş insanlarının da büyük destekleri oluyor.

Diğer bölgelerde de bu veya benzeri projeler var mı bilmiyorum ama yoksa da başlamasında yarar var.
“Alanı boş bırakmamak, sosyal-kültürel etkinliklerle suçu önlemek” olarak özetlenebilen proaktif polislik modelini ‘polis’ sözcüğünden çıkarıp daha sivil bir hale sokmak da hiç kötü olmaz.

Çünkü bizim gibi demokrasi ve insan haklarından çok da nasibini almamış toplumlarda ‘polis’ sözcüğü çok da hoş algılanan bir sözcük olmadı hiçbir zaman... 

--------------------------------------------------

“Oturup beklemeyin, sesinizi çıkarın”

‘İsyan’ şarkısıyla büyük patlama yapan Türkiye’nin ‘farklı’ sanatçısı Halil Sezai geçtiğimiz günlerde Girne Amfi-tiyatro’da bir konser verdi. İyi, güzel, herkes konser verebilir de Halil Sezai yine farklıydı konsere katılanlardan duyduğuma göre… Biliniyor ki Sezai, şimdiki Türkiye yönetimine de aykırı bir kişi… Şunları söylemiş ilk iki şarkısının ardından; “İnsanlar ölürken, kadına şiddet sürerken ve çocuk tecavüzleri olurken oturup beklemeyin. Sesinizi çıkarın. Bu konuda yardım isterseniz ben ve grubum size yardım etmek için hazırız.

Birkaç iğrenç insanın yaratmaya çalıştığı düzene karşı sessiz kalmayacağız, bu düzene uyum sağlamayacağız. Zaten on günlük ömrümüz var, bu on günlük ömrümü de onlara yedirmeyeceğim. Ben bir Kıbrıslı olsaydım bakardım ki dağ, deniz benim ama dağıma çıkamıyorum, denizime giremiyorum, ‘hacı bir git ya’ derdim” gibi sözler kullanmış Halil Sezai… Konuşmasında sanki bir örgüt kurmuş da o örgüte katılacak, katkı koyacak kişiler ararmış gibi bir duruşu varmış. Umarım Halil Sezai’nin bu duruşu ve düşünceleri herhangi bir zarar görmeden, bir kesintiye uğramadan devam eder. 

----------------------------------------------------------

BANA GÖRE

Pazarlama

Su konusunda bir protokol daha imzaladık… Bakalım kaç tane daha protokol imzalanacak! İmzala imzala bitmiyor. En son Nazım Çavuşoğlu gitti Türkiye’ye, eline bir protokol verdiler geldi. “Suyu belediyeler 2.30’a alacaklar” dedi. Halbuki belediyeler suyu şimdi en fazla 0.25 kuruşa alıyorlardı… “Dünya standartlarında su gelecek, bu fiyat fazla değil” dedi Çavuşoğlu… Herhalde “gittiğinde suyu bu sözlerle pazarla” dediler ama şimdilik çok tutmadı bu pazarlama… Ancak şunu söyleyebilirim ki; Şöyle ya da böyle bu suyu ya içeceğiz, ya içeceğiz…”

----------------------------------------


ANALİZ

En düşük profil yarışı

Öyle bir ülke ki saraydaki yetkisiz kişi “başbakanı değiştiriyorum” der değiştirir, yerine ‘profili düşük’ birini arar, kula kulluk yapanlar “en düşük profilli benim” diye yarışa girer, o yetkisiz kişi “bundan sonra başbakan sensin” der, kendine ‘ak’ diyen parti göstermelik kurultay yapar ve işaret ettiği kişiler ‘profili düşük’ kişinin yanında çalışmak için ‘atanır’. Yine o yetkisiz kişi daha da güçlenmek için “Mecliste dokunulmazlıklar kaldırılsın” der, CHP’liler dahil, fazla milliyetçiler! o yetkisiz kişinin kuyruğuna takılır, istediğini yaparlar, referanduma bile gerek kalmaz ama TIR’lardaki silahlar, potin kutuları içindeki paralarla sıfırlanır. İşte öylesine bir ülke!  

----------------------------------


"Akılsızlar, hırsızların en zararlılarıdır. Zamanınızı ve neşenizi çalarlar."
Goethe

Bu yazı toplam 2355 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar