1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Getir içelim, getir içelim
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Getir içelim, getir içelim

A+A-

Katina belki bir İstanbullu Rum’du belki Egeli... Kim bilir hangi öykünün sessiz, kederli, içli kahramanıydı. Bir terziydi muhtemelen, bir emekçiydi. Biz onu bir kantoda tanıdık.

***

“Katinanın elinde makası biçemez ah biçemez / Biçmek de bilmez nazlı mari Katinam getir biçelim getir biçelim...”

***

Huysuz Virjin, belki sanatı anlamında bir Zeki Müren değildi ama cesareti ve emeğiyle bugün dahi pek çoklarının yıkamadığı tabuları yerle bir etti. İçimizdeki radikalı uyandırdı. Hani nazlı mari Katina’nın dikemediği elbiseyi özenle ördü, ilmek ilmek, cinsiyetçiliğe meydan okuyarak. Beyinlerin örtüldüğü, düşüncelerin demir parmaklıklar ardında çürütülmek istendiği, kabadayılığın kutsandığı, fetihçi hoyratlıkların kabardığı topraklarda topuklu ayakkabılar ve sarı bir perukla başkaldırdı.

***

“Katinanın önünde makina dikemez ah dikemez / Dikmek de bilmez nazlı mari Katinam getir dikelim getir dikelim...”

***

Bir röportajında şunu anlatıyordu.
“Bir erkeği kadın kılığında görmeyi sevdirdim insanlara, sevilmesi zor olan bir şeyi sevdirdim.”
Özgürlükler kavgasında en zorlu yolculuklardan biri de bu sanırım. Pek çoğumuzun anlar gibi göründüğü ama kendi evladını bir başka cinsel kimlikte kabullenemediği bir süreçte Seyfi Dursunoğlu nam-ı diğer Huysuz Virjin özel bir örnekti. Seyfi beyi uğurlarken, Huysuz’un hep bizle kalmasını istememiz belki de bundandı!

***

Kıbrıs adasında da çok eski bir kültürdür rakkas ya da zennelik. Unutmadığım sözlerinden biridir, adanın sanırım son zennesi Arif Kıvılcımlı’nın, “Cenazemde davul çalın tabutumdan kalkar oynarım...”
Özellikle de erkek egemen ve baskıcı toplumlarda, çok kolay değildir bu tavırlar...
Tam da şimdi Ahmet Uzundal ve bir başka kılığa bürünmese de Ahmet Becerikli içten bir selamı hak ederler... Kıbrıslı Türk toplumunun birkaç kuşağında onların hatırası vardır; dansıyla, sözüyle, alemiyle, cümbüşüyle... Onlar insanları birbirine bağlayan tutkalı olmuştur, kalleş gecelerin... Nadide’nin parmak zillerinin sesi gelir, bir kenarda unutulan tarihimizden...

***

‘Kabere’ kültürünü renkli ışıklı kuytularda kadın bedenini satın almak üzerinden öğrenen bir nesil, nedense, zennesinden utanır!
Ve kanto bağırır: “Katinanın elinde mastika içemez ah içemez / İçmek de bilmez nazlı mari Katinam getir içelim getir içelim... “

***

“Taşlı, dikenli bir patikayı sessiz, sabırlı, zarif adımlarla yürüyerek bir yol açtınız” dedi sevgili Sinan Dirlik...
“Hoş gidiniz...”
O “kadın kılığındaki adam” kendini “adam gibi adam” gören nice otoriterden daha güzel uğurlandı, çok daha büyük bir hürmetle anımsanacak.

***

Tam da şimdi...
“Getir içelim, getir içelim...”
Katina, Kıbrıslıydı kim bilir.
Mastika da belki zivaniya!
Tam da şimdi...
“Getir içelim, getir içelim...”

Bu yazı toplam 2308 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar