Eskişehir Kırkgöz Kayalıkları
Ankara’dan aracımızı alıp, yavaş yavaş süzülerek vardık Eskişehir’e...
Eskişehir, Antik ve Orta Çağlarda Yunanca “Dorylaion”, Latince “Dorylaeum” ismi ile tanınan bir kentti.
Yıkık ve terkedilmiş olan Dorylaion - Şarhöyük'ün yakınında, harabenin güneyinde kalan bölgede yeni bir yerleşim yeri oluşmuştur. İskoç arkeolog ve Yeni Ahit uzman William Mitchell Ramsay'ın bildirdiğine göre, büyük olasılıkla Dorylaion harabelerine “Eskişehir” adı verilmiş ve bu ad o zamandan günümüze dek ulaşmıştır.
***
Eskişehir ili sınırları içinde yer alan Kırkgöz Kayalıkları, Anadolu’nun en özgün jeolojik ve kültürel peyzajlarından birini oluşturan, hem doğal hem de arkeolojik açıdan son derece zengin bir alandır.
M.Ö. 8’inci yüzyıla gşderek Frig Uygarlığı’nın izlerini taşıyan kaya yerleşimleri, dinsel mekânlar, oyma odalar ve savunma amaçlı düzenlemeler ile Kırkgöz bölgesi, yalnızca bir doğal oluşum değil aynı zamanda binlerce yıllık bir medeniyetin taşlara kazınmış tarihî hafızasıdır.
***
Eskişehir–Afyon–Kütahya üçgeninde yer alan geniş Frigya coğrafyası, dağlık kayaç yapıları, volkanik oluşumları ve oyulmaya elverişli tüf tabakaları sayesinde benzersiz bir kültür-sanat geleneğinin gelişmesine imkân sağlamıştır. O dönemin apartmanları olarak anılan Kırkgöz Kayalıkları da, bu mirasın en etkileyici örneklerinden biridir.
***
Kırkgöz Kayalıkları, volkanik kökenli tüf adı verilen gözenekli bir kaya türünün oluşturduğu yumuşak, kolay işlenebilir ve zamanla sertleşen jeolojik bir zemine sahiptir. Bu kaya türü milyonlarca yıl önce İç Anadolu’daki volkanik aktiviteler sonucu oluşmuştur.
***
Peki bu tüfün özellikleri nelerdir?
Oyulmaya elverişli yumuşak doku, zamanla sertleşme eğilimi, hava ve su etkisiyle şekillenebilirlik, kaya yüzeylerinde doğal oyuklar ve çatlaklar meydana getirmesi.
Bu özellikler sayesinde Frig ustaları kolayca kaya mezarları, odalar, şömineler, tapınak nişleri ve savunma yapıları oyabilmiştir.
Rüzgâr ve yağmurun binlerce yıl süren aşındırıcı etkisi, Kırkgöz Kayalıklarını estetik ve dramatik bir görünüm kazanacak şekilde şekillendirmiştir.
Kayaların adeta dev sütunlar, sivri kuleler, dikey yarıklar ve balkon benzeri çıkıntılar oluşturması, bölgeyi hem jeolojik hem de görsel açıdan dikkat çekici kılar.
***
“Kırkgöz” ismi, bölgedeki kaya bloklarında yer alan çok sayıdaki oyuk, pencere benzeri açıklık ve doğal boşluklardan kaynaklanmaktadır. Her kaya kütlesinin üzerinde onlarca oyma boşluk bulunması, halk arasında buraya “kırk gözlü kayalıklar” denmesine yol açmıştır.
***
Kırkgöz Kayalıkları, Frigya’nın yüksek kaya kültürünün merkezî alanlarından biri olan Yazılıkaya Platosu’nun bir uzantısı niteliğindedir. Bölge, Frig yerleşimleriyle bağlantılı, kaya anıtlarının yoğun olduğu bir güzergâh üzerinde, doğal savunması güçlü bir coğrafya içindedir.
Bu nedenle hem kutsal alan hem barınma hem de savunma amaçlı kullanılmıştır.
***
Kırkgöz’deki kaya odaları farklı amaçlarla kullanılmıştır...
“Barınma Odaları”, günlük yaşam alanları olarak düzenlenmiştir. Kaya içine oyulmuş raflar, ocak izleri, havalandırma deliklerini barındırırlar.
“Depo Odaları” tarımsal ürün ve erzak depolama izleri, tahıl çukurları ve oyuk nişleri barındırırlar.
“Dinsel Odalar”, Frig kültüne ait sunu çukurları, küçük tapınak nişleri, tanrı veya tanrıça heykellerinin yerleştirildiği düşünülmüş yuvaları barındırır.
Eskişehir Kırkgöz Kayalıkları
Kaya yüzeylerine oyulmuş dik merdivenler, odaların birbirine bağlandığını gösterir. Bu geçitlerin bir kısmı dış saldırılara karşı stratejik amaçlarla kullanılmış olabilir. Özellikle sarp kayalıkların üst noktalarına çıkan merdivenler gözetleme amacıyla işlev görmüş olabilir.
***
Kayaların üzerinde yağmur sularını toplamak için oyulmuş çanak şeklinde doğal veya insan eliyle yapılmış su depolama alanları vardır. Bu yapıların varlığı, Kırkgöz Kayalıklarının uzun süreli yerleşim alanı olarak kullanıldığını gösterir.
***
Frig uygarlığı, taş işçiliği konusunda oldukça gelişmişti. Dikdörtgen biçimli kaya odaları, tapınak cephesi taklitleri, geometrik motifli yüzey işleme tekniği, kayaya oyulmuş niş ve sunaklar...
***
Bazı yüzeylerde Frig alfabesini andıran kazıma işaretler, semboller ve muhtemel sınır işaretleri gözlemlenmiştir. Bunların çoğu bozulmuş olsa da, bölgedeki Frig nüfuzunun güçlü olduğuna işaret eder.
Bölgenin pek çok yerinde, Tanrıça Kybele’ye adanan kaya nişleri, sunu çukurları, tören platformları bulunur. Bu unsurlar Friglerin, Kırkgöz Kayalıklarını yalnızca yerleşim değil aynı zamanda dinsel ritüel alanı olarak kullandığını gösterir.
***
Frigya’nın ana tanrıçası Kybele, doğa ve bereketin simgesidir. Kırkgöz’deki dik kayalıklar, doğal kutsallık taşıdığı düşünülen dağ kültünün yansıması olarak değerlendirilir. Bilindiği üzere Kybele ibadeti açık hava tapınaklarında yapılır. Bu ibadetlerde kayalara oyulmuş sunaklar önemlidir. Törenlerde müzik, dans ve kurban ritüelleri görülür.
Kırkgöz’deki kaya nişlerinin çoğunun Kybele için kullanıldığı düşünülmektedir.
***
Friglerde dağlar kutsaldır. Kırkgöz’ün sarp formu, burayı tanrısal gücün mekânı olarak betimleyen bir anlayışın parçasıdır.
Kayalıklar, dik yamaçları ve girintili çıkıntılı yapısı sayesinde doğal bir kale görünümü de sunar. Bu nedenle, gözetleme noktası, sığınak, askerî karakol olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir.
***
Üst noktalarda dar, küçük pencere benzeri oyuklar bulunur. Bunların askerî gözetleme amaçlı kullanıldığı düşünülmektedir.
Bazı odaların alt kısımlarında gizli geçit olabilecek dar oyuklar tespit edilmiştir. Buralara henüz tam kazılar yapılmadığı için işlevini de tam olarak bilemiyoruz. Ancak bir kaçış yeri olmaları çok muhtemel.
***
Bölgedeki bazı odaların Bizans döneminde şapel olarak kullanıldığı düşünülmektedir. Duvar yüzeylerinde ancak çok silik hâlde kalan haç sembolleri buna işaret eder.
***
Son olarak popüler kültüre de değinelim... Cem Yılmaz’ın AROG filminin burada çekildiği iddiaları da yaygın bir söylencedir. Ancak kaynaklar filmin Afyonkarahisar’daki Döğer/İhsaniye’de çekildiğini yazıyor kaynaklar.










