Erhürman’ın Mesajları
Cumhurbaşkanı Adayı CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman ilk kitlesel buluşmasını dün akşam Kızılbaş’ta gerçekleştirdi ve son derece dikkat çekici mesajlar verdi.
Siyasetten bıkmış sıcak bir Ağustos gecesinde yapılan ilk toplantı olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, son derece coşkulu ve samimi bir sahiplenişe sahne olduğunu söyleyebiliriz dün akşamki toplantının.
Özellikle TDP işbirliğinin ardından farklı kesimlerin de desteğini arayan Erhürman’ın en dikkat çekici mesajlarından biri, siyasi görüşü ne olursa olsun, “sağ ya da sol” fark etmeksizin, hiçbir kesimin dışarda kalmayacağı, ortak paydada buluşulabileceğiydi.
Nitekim bu seçimde, samimiyetle daha ilkeli bir yönetim için şahit olduğu yoz yapının ortadan kaldırılabilmesi için sandık geleneğini değiştirecek, kendini sol siyasete yakın olarak tanımlamayan ciddi bir kitle var.
O yüzden herkesin Cumhurbaşkanı olacağına ilişkin işaret edilen mesajın bu anlamda da önemli olduğunu düşünüyorum. Özellikle son yıllarda ağır bir partizanlık ve klikleşme yaşanırken…
Daha iyi bir gelecek, daha saygın bir yönetim için tek yürek olunabileceğine işaret eden Erhürman, genel olarak, duygusal ancak içten ve samimi mesajlar verdi.
Uluslararası toplumla muteber bir ilişki kuracaklarını vurguladı ki, çok uzun zamandır son derece saygın imajı tarumar olmuş bir Kıbrıs Türk liderliği var, uluslararası toplumun karşısında.
Ne yazık ki çok uzun yıllardır itibar intiharı yaşayan Türkiye ile birlikte de düşünüldüğünde uluslararası arenada yok sayılan Kıbrıs Türk liderliği saygı görmüyor.
Uzun zamandır hızlı şekilde yozlaşan, kamu hizmetleri kalitesini istikrarlı şekilde kaybeden bu yapıda daha ileri bir model de işaret etti, Erhürman. Şüphesiz ki, Cumhurbaşkanı’nın ana misyonu Kıbrıs sorunuyla sınırlı olarak algılansa da atamalardan şeffaf yönetimin denetlenmesine kadar iç siyasette önemli bir pozisyonu var aslında Cumhurbaşkanı’nın.
Demokrasiye, adalete inanan bir yapının yaratabileceği farkları daha önce gördük, sonuçlarıyla birlikte gururlandık.
Aksine, adaletten, şeffaflık ve demokrasiden uzak anlayışların yarattığı yıkımın altında eziliyoruz özellikle son 5 yıldır.
Erhürman’ın dikkat çekici mesajlarından biri de gelecek kuşaklara güvenli, daha güzel bir gelecek vaadiydi. Duygusal kişisel hikayesiyle verdiği “ben toprağımdan vazgeçmem” mesajı zamanının ruhunu çok iyi anlatan ve aslında tam da ihtiyaç duyulan hedeflerin başında geliyor.
Şüphesiz ki her ülkenin en temel zenginliği yetiştirdiği beşeri sermayesidir. Ve Kıbrıslı Türkler gururlu başarılarını on yıllardır sadece dünyanın farklı coğrafyalarında yaşatıyorlar ya da yaşatmak zorunda kalıyorlar.
Bu ekonomik imkan ya da tanınmamışlıktan çok tamamen kötü yönetimden kaynaklı adil ve şeffaf olmaktan uzak, yoz bir sistemden kaynaklı ağır bedellerimizden biridir.
Bu toplantıda verilen mesajların ana fikirlerinden birinin gelecek kuşaklara odaklanması bu açıdan da umut verici ve doğru yapılan bir değerlendirmenin, yaratılan doğru bir hedefin sonucudur diye düşünüyorum.
Bana göre son derece içten ve kitlelerin kalbine dokunan bu mesajların içinde en önemli eksiklik, baskıcı, antidemokratik dayatmalara karşı verilecek daha net mesajlar ve destek talebi olmalı. Şiddeti her geçen gün artan küçük Türk bürokrasisinden en güçlü temel anlayışına kadar çoktan kaybedilmiş hak çizgilerini hatırlamak ve bu yolu net çizmek de gerekiyor.
Yine de bu kısa konuşmadan büyük bir isyan beklemek, somut projeler sorgulamak çok anlamlı değil. Ancak verilen mesajlarda temel sorunların genel olarak doğru algılandığını söyleyebiliriz.
Bunun ötesi seçileceklerin kişisel inisiyatifi değil, demokrasiye inancını koruyan toplumların denetimiyle geliştirilebilir ancak.
Arkasında oy desteğinin ötesinde güvence ve destek hisseden her yapı, özgüven çerçevesinde hareket eder. Oy desteği kişisel hedeflerle sınırlı kaldığı yerde, yönetim erkine aday duranlar yalnızlaşır.
O yüzden sandığa gitmek demokratik bir sorumluluksa, demokrasi mücadelesini yalnız bırakmamak daha büyük bir sorumluluktur.







