Erhürman – Hristodulidis buluşmasına doğru!
Türkiye’deki Sözcü Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil anlatıyor…
“Türkiye’de 76 milyon kişinin pasaportu bile yok… 80 milyon kişi, Edirne’den dışarıya adımını bile atmamış… Bu topluma ‘eee uzaya gittiniz’ deniliyor…”
-*-*-
“Deniz şehrinde yaşayıp denizi görmemiş çocuklarımıza uzaya gittikleri için gurur duymaları gerektiği anlatılıyor…”
-*-*-
“Hayatı boyunca yaşadığı ilçeden dışarı bile çıkmamış kadınlarımıza uzaya gittikleri için gurur duymaları gerektiği anlatılıyor…”
-*-*-
“’Almanya’da market rafları boş, yiyecek bulamıyorlar’ diyor… ‘Fransa’da ekmek kuyrukları var’ diyor… ‘İngiltere’de benzin yok yahu’ diyor… Hayatı boyunca Avrupa’yı görmemiş milyonlarca insanımız da ‘hamdolsun’ diyor… Askıda ekmek uyruğunda bekleyen insanlarımız Fransa ekmek bulamıyor diye ‘şükür halimize’ diyor…”
-*-*-
CTP Girne İlçe Başkanı ve Milletvekili Ongun Talat ne diyor?
CTP Milletvekili Ongun Talat, Mağusa İlahiyat Koleji’ne ilişkin protokolle ilgili olarak, “Son derece bilinçli bir şekilde toplum mühendisliği yapılıyor” diyor!
-*-*-
Özdil’in anlattığı, toplum mühendisliğinin dik alasıdır…
Halkın aldatılması, baskı altına alınıp, istenilen yöne yürütülmesi…
Dezenformasyon ve manipülasyon da deniyor elbette buna!
-*-*-
Dezenformasyon ve manipülasyon, toplum mühendisliğinin en ilkel ya da en eski yöntemidir…
-*-*-
Bir ülke ne kadar az demokrasiye sahipse, dezenformasyon, manipülasyon da o kadar fazla olur…
-*-*-
KKTC’de İlahiyat Koleji açma çabası tam bir toplum mühendisliği ya da bir başka deyişle soğuk savaş projesidir…
-*-*-
Kıbrıs Türk Orta eğitim Öğretmenler Sendikası Başkanı Selma Eylem hocamızın da dediği gibi, “sorgulayan öğrenci istemiyorlar; ilahiyat için bastırmalarının sebebi de budur” diyor…
-*-*-
Ve toplum mühendisliğinin en başarılı projesi olan “UBP’yi top yekun koyun gibi gütme siyaseti” de işe yarıyor; sözde bir numaralı Atatürkçü UBP’li bakanlar – vekiller; göğüslerinde “Atatürk kafası”; “kafalarında şeriat baskısı” ile “zavallı” dahi olamıyorlar!
-*-*-
Toplum mühendisliği mi demiştiniz?
En başarılı örneklerinden ikisini daha anlatalım…
Birincisi Hakan Fidan’ın, “bazılarımız” için söylediği “Standart Rum’dan daha Rum” ifadesi…
-*-*-
İkincisi ise Recep Tayyip Erdoğan’ın, “… KKTC Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’ın son dönemlerindeki mesajlarında, Kıbrıs Türkü’nün egemen eşitliğinden ödün vermeyeceğini vurgulaması önemlidir” sözü!
-*-*-
Bu iki “saptama” veya “iddia” da, toplum mühendisliği faaliyetidir…
-*-*-
Birincisinde, Cumhurbaşkanı Erhürman’a, “etrafında hatırı sayılır miktarda sana oy vermiş standart Rum’dan daha Rum Kıbrıslı Türkler var” korkusu ya da “üstü hafif kamuflajlı tehdidi” şırınga ediliyor; ikincisinde ise “ayağını denk al, egemen eşitliğin ne olduğuna biz karar veririz” “uyarısı” iletiliyor…
-*-*-
Ersin Tatar’a bu türden uyarıların verilmesi çok kolaydı…
Çünkü Tatar’ın zaten bu taraklarda hiç bezi olmadığını herkes biliyordu…
-*-*-
Ama çok üzgünüm, Sayın Ersin Tatar, çok ezik bir şekilde gitti…
Tarihi bir yenilgi aldı…
Toplumda hiç seveni yokmuş noktasına getirildi…
UBP – DP ve YDP’lilerden bir miktarı, zorunlu oldukları için kendisine oy verdi sonucu ortaya çıktı…
-*-*-
Tufan Erhürman, Nikos Hristodulidis ile görüşecek…
Kimse, kesinlikle garantör ülkelerin de Kıbrıs meselesinde bir pozisyonu olduğunu inkar edemez…
Haaa, kimse, Türkiye’nin de bazı çıkarları olması gerektiğine itiraz da etmemeli…
-*-*-
Ama, hiçbir şey – hiçbir çıkar, hiçbir avantaj ya da hiçbir avanta; Kıbrıs Türk toplumundan daha önde olmamalı…
-*-*-
Kıbrıs sorunu kısa bir süre çerisinde çözülmezse; Kıbrıslı Türk toplumu yok olacak!
Bu gerçek ortadadır!
Bilmem anlatabildim mi?
-*-*-
Dileyen, dilediği toplum mühendisliğini, dilediği soğuk savaş taktiğini, dilediği entrikayı, dilediği Bizans oyununu oynayabilir… Biz, yani iki toplumun liderlikleri bu oyunlara gelmemli!
Bir şaka!
Başbakan demiş ki, “bir sonraki genel seçimde partimin başındayım…”
-*-*-
Partililerin yarısı ise bir sonraki seçimde, başbakanın partinin başında olmamasından yanaymış!
-*-*-
Aman ha!
Bizde değil!
İngiltere’de!
-*-*-
Daily Mirror’a özel demeç veren Başbakan Sir Keir Starmer, “partimin başındayım, bir yere gitmiyorum” demiş…
-*-*-
The Times gazetesi ise İşçi Partisi üyeleri içerisinde anket yapılmış ve bu ankete göre, neredeyse partinin yarısı, Starmer’in bırakmasından yanaymış!
İki soru!
Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı’ya iki sorum olacak…
-*-*-
1 – Sayın Arıklı, Genç Tv’de Mustafa Alkan’ın canlı yayın konuğuyduk ve hatırlarsanız, cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili bahse girmiştik. Kaybettiniz… Ben kaybetseydim mutlaka sözümü tutardım. Siz tutmayacak mısınız?
-*-*-
2 – Sayın Bakan, bu üstün zekalı trafik kameraları çalışmıyor mu, çalışıyor mu? Galiba bir tanesinin yanından çok hızlı bir şekilde geçtim; eğer hala çalışmıyorlarsa, ne olur söyleyin çünkü ciddi ceza alacağımdan korkuyorum ve ödeyecek param da yok! En azından rahat edeyim, boşu boşuna streslenmeyeyim! Öteki streslerim yeter!

Yenierenköy Dipkarpaz Beleidyesi, Karpaz Özel Çevre Koruma Alanı’nda iş makineleriyle “temizlik” yaptı… Görüntüler sosyal medyada tepki topladı. Gıynık Gazetesi’nin haberine göre, Biyologlar Derneği’nin eski başkanlarından Hasan Sarpten, Aphendrika bölgesinin ülkenin en özel ve doğal açıdan en değerli noktalarından biri olduğunu vurgulayarak, “Burada tek bir ot bile sökmek yasak. Buraları korumakla görevli devlet kurumları bunu yaparsa diğerleri ne yapmaz ki…” ifadelerini kullandı… Orman Dairesi, dozeri yol yapımlarında kullansın diye belediyeye verdi… Belediye Başkanı ne mi yapmalı? En azından özür dilemeli! Yok yahu istifaya gerek yok! Bizim ülkede öyle bir alışkanlık mı var?







