1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Erdoğan’ın sözlerine tepki vermemek mi lazım?
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Erdoğan’ın sözlerine tepki vermemek mi lazım?

A+A-

Türkiye için üzülüyorum…
Recep Tayyip Erdoğan’ın yürüttüğü siyaset, geçmişte belki öyle değildi ama son zamanlarda hem içte hem dışta sürekli ‘hata’ veriyor ve Türkiye’yi hem demokrasiden, hem adaletten uzaklaştırıyor…

-*-*-

Erdoğan’ın, çok uzun süredir liderlik yapıyor olması, Liyakat İlkesi kuralları gereği, kendisini oturduğu makamın sahibi, ülkenin fedaisi olarak görmesine; insanlara yukarıdan bakan aşağılayıcı bir tavra ve seçilmiş bir liderden çok, bir kralın, sultanın veya diktatörün davranışlarına yöneltiyor… 

-*-*-

Ve bir yandan ekonomik sıkıntılar, öte yandan demokrasi ile ilgili ‘kötü’ görüntü, ülkenin hem itibarını zedeliyor hem de ilerlemesini olumsuz yönde etkiliyor…
Türkiye kan ve itibar kaybı yaşıyor!

-*-*-

Mesela Türki devletlerin son Kıbrıs manevrasının sebebi Türkiye’nin bu kan ve itibar kaybından dolayı güç kaybına uğraması anlamına geldiği gibi; elbette aynı zamanda yine itibarının daha çok sarsılmasına yol açmıştır…

-*-*-

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın bu konudaki duruşu, “aile içi mesele” gibi bir değerlendirme yapması da zaten Türki Devletlerin Türkiye’ye vurduğu ağır darbenin bir şekilde itirafıdır… 

-*-*-

Tabii ki çok ciddi olumsuzluklar, muhaliflerin neredeyse en güçlülerinin uyduruk sebeplerle hapsedilmesi gibi gelişmelerin ötesinde, insanlar yoksullaşıyor…

-*-*-

Kötüye gidişin oy kaybına uğramaması için bir şeyler yapma telaşıyla bazı duygusal konularda kahramanlık yapar gibi ‘kaba tavır’ veya ‘sert duruş’ sergilemek, bir “siyaset” olarak karşımıza çıkıyor… 
Ve bu siyaset neticesinde, sertleşen, mesela KKTC’deki muhaliflere hakaret yağdırıp tehdit savuran Erdoğan; iktidardan şu veya bu şekilde gittiği zaman, kendisi ile ilgili yapılabilecek ‘iyi bir liderdi, ülkeye çok faydası dokundu’ yorumlarını da sıfırlamış oluyor… 

-*-*-

KKTC’de kendisi gibi düşünmeyenleri tabii ki sevmek zorunda değildir…
KKTC’den işittiği muhalif seslerle aşk yaşamasını istediğimiz falan yok!
Ama gerçek bir Dünya Lideri, kucaklayıcı olmalıdır…
Erdoğan’da bu tavırdan eser yok…

-*-*-

Oysa 3 Mayıs’ta buraya gelmesi bekleniyor…
Sürekli kendisine yalakalık eden camiadan eminim sıkılmıştır…
Ben olsam, kendisine muhalif olan Kıbrıslı sivil toplum ya da kanaat önderlerinden beş – on kişi seçer, onlardan da mesela Ersin Tatar’ı anlatmalarını isterdim…

-*-*-

Diyeceksiniz ki Erdoğan’ın buna ihtiyacı yok; burada Büyükelçisi, MİT’çisi, AKP’cisi var, onlar anlatır!
Ya anlatmıyorlar ya da onlar da görmüyorlar!

-*-*-

Ve bir kez daha vurgulamak lazım; Erdoğan’ın son olarak sergilediği Kıbrıslı Türk muhaliflerle ilgili tavrı, dışlayıcı olmanın ötesinde, çok ciddi tehdit içermektedir…

-*-*-

Tabii ki Erdoğan’ın tavrından daha acısı, bu konuda kimseden bir tepki görmemesidir…
Kimseden derken, buna bizim siyasilerimiz yanında öteki devletlerin yetkilileri de dahildir… 

-*-*-

Kıbrıs’ın garantörleri Yunanistan ve İngiltere, Erdoğan’ın Kıbrıslı Türkleri tehdit eden sözlerine tepki göstermek zorundadır…

-*-*-

Avrupa Birliği yetkilileri de, Erdoğan’ın, muhalif Kıbrıslı Türklerle ilgili duruşuna eleştiri getirmek mecburiyetindedir… 
Çünkü tehdit edilen, sindirilen, korkutulan kişilerin tamamı Avrupa Birliği yurttaşıdır…

-*-*-

Haliyle bu noktada kesinlikle Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Christodulidis’in de diplomatik bir üslupla vatandaşlarına karşı Türkiye Cumhurbaşkanının sarf ettiği aşağılama ve tehdit içeren sözleri kınamakla görevlidir…
Bu konuda Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümet Sözcüsü Konstantinos Letimbiotis bir şeyler söyledi ama bence sözleri yeterli değildir… 

-*-*-

Bu mesele, sanıldığı kadar basit olmamalıdır…
Çünkü, en başta da dediğim gibi bu mesele önce Türkiye’deki insanların bir sıkıntısıdır ama öte yandan Erdoğan, tanınmış ya da tanınmamış, KKTC adlı devletin yani bir başka ülkenin bir grup insanına karşı en basit ifadeyle ‘bullying’ yapmaktadır…


Penguenler ve foklardan daha hadsiz!

Kaç zamandır yazıp dalgamı geçecektim ama bir türlü fırsat bulamadım…
Daha doğrusu unuttum!
Ajandama yazmıştım; ama o sayfa da kapandığı için göremedim!

-*-*-

Dün en nihayet bir şekilde gözüm o geçmiş tarihli sayfadaki notu fark etti…
Notta şunlar yazılıydı:
“Trump’ın tarife uygulayacağı ülkeler listesine KKTC dahil edilmedi ama üzerinde sadece penguenler ve fokların yaşadığı Avustralya'ya ait iki uzak Antarktika karakolu olan Heard Adası ve McDonald Adaları, Trump'ın tarife listesinde dahil edildi…”

-*-*-

Açalım mı bu konuyu biraz?
Açalım!

-*-*-

Efendim KKTC “tanınıyordu tanınmıyordu”yu geçelim!
Üzerinde en az 1 milyon insan yaşıyor… 

-*-*-

Resmi adı “Heard Island and McDonald Islands” olan ve kısaca (HIMI) denilen adalar Avustralya’ya ait…

-*-*-

Burada iki aktif volkan bulunuyor… 
Adalarda insan yaşamıyor ve Avustralya’da sadece bazı meraklılar iki hafta süren deniz yolculuğu ile gidebiliyor… 
Çok uzak…

-*-*-

Ada üzerinde dediğimiz gibi hiç insan yok, sadece penguenler ve foklar bulunuyor… 

-*-*-

Donald Trump, o ünlü gümrük tariflerini açıkladığında, listede bu ada ya da bu iki büyük ada da vardı… 

-*-*-

Yani penguenlere ve foklara gümrük uygulanacak ama bize O’nu bile uygun görmediler!
Foklar ve penguenlerle bile eşit değiliz; onlar kadar da egemen değiliz!
Ama hadsiziz ve sıkılanmamız şart!

47af-1600x0.jpg

Bu yazı toplam 1717 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar