1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. Elektrikler Neden Kesilir?
Salih Sarpten

Salih Sarpten

Elektrikler Neden Kesilir?

A+A-

Elektrikler neden kesilir? Elbette ki yönetim zafiyetinden, beceriksizlikten, iş bilmemekten, nitelikli bir enerji politikası yoksunluğundan ve en önemlisi partizanlığın, adam kayırmacılığın, menfaat sağlama anlayışlarının yarattığı çarpık düzenden… Ve dün akşamki yeni habere göre de bütün bunların neden olduğu kötü yakıtın neden olduğu azıca ile Teknecik Elektrik Santralinin devre dışı kalması elektriksiz kalmamızın en büyük nedeni olarak kaşımızda duruyor. Oysa elektrik ücretlerine de %300 zam yapılmıştı bütün bunlar olmasın diye…

Eğitimi tartıştığımız bu sayfada elektrik kesintileri ile ilgili bir yazının ne işi var diye düşünüyor olabilirsiniz. İnanın bana çok ilgisi var. Bunun için yazıyı sabırla okumanızı öneririm.

Bildiğimiz gibi ülkemizde ilköğretim 6 yaşında ilkokul birinci sınıfta başlar. Çocukları daha ilkokulu tamamlamadan bir yarışın içine girerler ve ilkokul beşinci sınıfta Kolej Giriş Sınavı girdabına tutulurlar. Bu sınavda başarılı olanların da olmayanların da psikolojileri zarar görür, kişiliklerinin, ilgi, istek ve yeteneklerinin şekillenmesi büyük yara alır. Sonra ortaokul yılları başlar; Ne var ki bu kademede de işler kolay değildir. Öğrenciler her dönem en az iki sınava girmek zorundadırlar. Ve bu sınavlar arasından geçerek mezun olup liseye gitmeleri gerekir. Liseye giriş de çok kolay değildir. Meslek lisesine gitmek isterseniz büyük bir ihtimalle okumak istediğiniz bölümde size yer kalmamıştır. Fen lisesi, Anadolu lisesi gibi akademik liselere gitmek isterseniz o zaman tekrar sınava girmelisiniz. Dört yıllık lise eğitiminden sonra ise ilgili alanda ihtiyaç duyulan yeterliliğe ulaşıp-ulaşmadığınıza bakılmaksınız istediğiniz üniversitede istediğiniz bölüme kayıt yaptırabiliyorsunuz. Sonuçta da diplomalı işsizler ordusunun bir neferi haline geliveriyorsunuz.

Şimdi bir de Almanya eğitim sistemine bakalım:

Almanya’da eyaletlere göre değişkenlik gösteren ve farklı biçimleri olan bir eğitim sistemi olmasına karşın çok büyük bir oranda okula gitme zorunluluğu tıpkı bizdeki gibi çocuğun 6 yaşını doldurduğu yıldan 18 yaşına kadar on iki yıl sürer ve tamamen öğrenci odaklıdır.

Temel Okullar (Grundschule): Çocuklar, 6 yaşında bu okula giderler. Bu okullar genellikle dört yıldır. Eyaletlerin çoğunda ilk iki yılda öğrencilere karne verilmez. Sadece bir değerlendirme yapılır. Bu okullarda okuma-yazma, temel bilgi ve beceri dersleri verilir. Öğrenciler zorlanmaz. Okuma-yazma bu süreç içinde tamamlanır. Yüzme, bisiklet sürme, okul kampları, cinsel eğitim, bu okullarda başlar…

Yönlendirme Sınıfları (Orientierungsstufe): Çocuklar, temel okullardan sonra, yönlendirme sınıflarına başlarlar. 5. ve 6. sınıflar yönlendirme sınıflarıdır. Bu dönemde çocuklar, devam edecekleri okul modelini, anne-baba ve öğretmenleriyle beraber bu okuldaki ilgi ve beceri durumlarına uygun okul modelini seçerler.

Hauptschule (Esas okul): Yaklaşık olarak öğrencilerin üçte ikisi bu okula gider. Bu okul dokuzuncu, onuncu sınıfta bitirenler, meslek öğrenimine başlarlar. 18 Yaşına kadar meslek öğrenirler.

Realschule (Ortaokul): Bu okullar, Hauptschule ile lise arasında yer alır. 10. sınıfa kadar altı yıl sürer. Bu okulu bitirenler meslek okuluna ya da meslek lisesine girmeye hak kazanırlar. Ekonomi ve kamu hizmetlerinde orta düzeyde işlerde çalışanların çok büyük bir kısmı bu okullardan mezunlardır.

Gymnasium (Lise): Almanya’nın geleneksel üst düzey ortaöğretim kurumudur. 13. sınıfa kadar devam eder. 11-13. sınıflarda öğrencilerin daha çok ilgi duydukları alanlardaki derslerle ilgilenirler. Bu nedenle de üniversitelere geçişleri çok kolay olmaktadır. Zaten Lise diploması, bilimsel yükseköğretime girme olanağı sağlar.

Evet, Almanya Eğitim Sistemi’nin kısa özeti yukarıda okudunuz gibi… Peki, yazılanlarda herhangi bir giriş, yerleştirme veya sıralama sınavı gibi bir unsur okudunuz mu? Okumadınız çünkü böyle bir şey yok. Gerek de yok sistem öğrencileri ilgi, istek ve yeteneklerine göre yönlendiriyor zaten…

İşte bu eğitim sisteminin yetiştirdiği bireyler bakın ne yapmış… Bilindiği gibi Almanya nükleer elektrik santrallerinin tamamını kapatma kararı alan ülkelerden biri. Bununla da yetinmedi;  yenilenebilir enerji üretimi konusunda ne kadar iyi olduğunu ve liderlik konumunu hak ettiğini bir kez daha kanıtladı. Ülke hava koşullarının (güneşli hava ve rüzgar) uygun olduğu dönemlerde çok büyük miktarlarda yenilebilir enerji üretimi yaptığı ve ülke için gerekli olan yenilenebilir enerji miktarını fazlasıyla aştığı için paylaşılan verilere göre ülkeye gerekli olan 45.8 GW’nin, 45.5 GW’ini sadece yenilebilir enerji kaynaklarından karşıladı. Bu nedenle de Almanlar, hafta sonu saat 13:00’dan başlayarak 4-5 saat süren “ücretsiz enerji” dağıtımı gerçekleştirdiler.

Sanırım eğitimle-elektrik ilişkisi daha net anlaşıyor değil mi!

Çocuklarımızı yani hem bugünümüzü hem de yarınımızı sınavlarla bir yerlere yerleştirmeye devam ediyoruz. Çoğu zaman da hem ülke için hem de kendileri için hiç planlamadıkları, istemedikleri, tercih etmedikleri yerlere yerleştiriyoruz. Kendilerini de ülkeyi de karanlıkta bırakmanın en büyük adımını atıyoruz…

Oysa bir ülkenin ekonomik kalkınmasını o ülke halkının, kişisel ve toplumsal gelişmesine bağlıdır. Bu gelişmenin temelinde “Nasıl bir birey, nasıl bir toplum istiyoruz?” sorusuna verilen yanıtta saklıdır. İşte tam da bu nedenle;  eğitim, rast gelelikten uzak, ciddî plânlama ve programlamayı gerektiren bir iştir. Eğitim maksatlıdır. Eğitimin belirlenmiş hedeflere ulaşmak gerekliliği vardır.

 


Okumuş muydunuz?

Hayattaki en büyük zenginlik, ödül ve zevk; yüksek bir mevkiden değil… değeri sürekli olan bir şeyi başarmaktan gelir.

Joseph Melone

 


Anlayana Gülmece

Doğru Yanıt Ne?

Küçük Ali okula başladığından beri her gün öğretmeni Aysel Hanım'a gidip, "Öğretmenim beni yanlış sınıfa koydunuz, benim yerim birinci sınıf değil, ablam üçüncü sınıfta ama ben en az onun kadar akıllıyım, hiç olmazsa beni üçüncü sınıfa alın" diye şikayet eder... Bundan sıkılan Aysel Öğretmen bir gün Ali'yi kaptığı gibi okul müdürüne çıkmış ve olayı anlatmış.

Okul müdürü: "Peki" demiş, "Bu çocuğu bir imtihan edelim, yeri üçüncü sınıfsa o sınıfa koyalım" ve bunun üzerine Aysel öğretmen sormaya başlamış:

  • İki kere iki?
  • Dört
  • Sekiz kere dokuz?
  • Yetmiş iki
  • Kaç mevsim var?
  • Dört

Aysel öğretmen: “Aferin Ali hepsini bildin ama şimdi zeka soruları soruyorum bunları da bilirsen üçüncü sınıf olacaksın” der.

  • Söyle bakalım Ali, ineklerde dört tane ama bende iki tane var, bu nedir? Ali’den “Ayak” yanıtı gelir. Aysel öğretmen devam eder:
  • Peki, senin pantolonunda olup, benim pantolonumda olmayan şey nedir?

Ali hemen yanıtlar “cep”. Bunun üzerine Aysel Hoca müdüre dönerek:

  • Üçe koyalım hocam çok zeki çocuk.

Müdür: :
- Hocam, bu çocuğu üçe değil beşinci sınıfa koyalım, zira son iki
soruya ben doğru cevap veremedim.

 

Bu yazı toplam 1247 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar