1. YAZARLAR

  2. Birikim Özgür

  3. Eko ve agro turizmin geleceği…
Birikim Özgür

Birikim Özgür

Eko ve agro turizmin geleceği…

A+A-


Başbakan Yorgancıoğlu 2014’te turist sayısında yüzde 11’lik rekor bir artış yaşandığını açıkladı.
Aynı yıl içinde turizm gelirlerimizin önceki yıla göre yüzde 4,64 artarak 1 milyar 700 milyon TL dolaylarına çıktığı üzerinde durdu.
Bunlar sevindirici gelişmeler…
Özel ilgi turizmini de canlandırmanın zamanı gelmedi mi?
Beş yıldır hiçbir teşvik almayan eko turizm işletmeleri can çekişiyor.
Eko ve agro turizm sektörü sürdürülebilir bir yapıya kavuşmak bir yana işletmelerin borçlarından dolayı neredeyse kapanma noktasına gelmiş durumda.
Geçtiğimiz ay eko ve agro turizm yatırımlarının Kalkınma Bankası borçlarının ertelenmesi için banka ve işletme sahipleri anlaşmaya vardı.
Aradan bir ay ya geçti ya geçmedi, 14 üyesi bulunan Kıbrıs Türk Eko ve Agro Turizm Kooperatifi, uygulama esnasında önceden öngöremedikleri ilave masraflarla karşılaştıklarından ve kamburun daha da büyüdüğünden söz eder oldu.
Belli ki turizmden sorumlu bakanlığın ve bankanın desteğine rağmen beklenen rahatlama sağlanamadı.
Kooperatif Başkanı Zekai Altan, kamburun hafifletilebilmesi için mefruşat yatırımları için gerçekleştirilen borçlanmalarda da bir yıl ertelemeye gidilmesinin ve Türkiye ya da KKTC kaynağı olduğuna bakılmaksızın tüm borçların ertelenmesinin önemi üzerinde duruyor.
İşletmelerin birçoğunun kapanmış olması ve hiçbir gelirlerinin olmayışı borçlarını döndürmelerini güçleştiriyor.
Eski siyasetin yükünü üzerinden atıp gerçekçi uygulamalarla yol alması beklenen Kalkınma Bankası’nın tek başına tüm bu yükün altından kalkması beklenemez.
“Alternatif çözümlere ihtiyaç var” diyor Zekai abimiz.
Partimizin vizyon ve programını hazırlarken tüm sektörler gibi turizm için de bir durum değerlendirmesi yapmıştık.
Ürün çeşitliliğinin sağlanmadığı, turizmin tüm yıla yayılmadığı ve özel ilgili turizminin gelişmesini öngören teşvik politikalarının uygulanmadığı gibi birtakım tespitlerde bulunmuştuk.
Akıl Defteri’nde sektörün rekabet gücünü artırmak üzere saptadığımız dört stratejiden bir tanesi şöyleydi:
“Ekonomiye doğrudan katkı sağlayabilmek ve turistlerin yarattığı katma değerin artırılması için kütle turizmden çok özel ilgi turizminin (akro ve eko turizmi) desteklenmesi ve teşvik edilmesi”.
Siyasi irade net olsa da “ülke koşullarının” hedeflenen desteklerin hayata geçirilmesini zorlaştırdığı biliniyor.
Kamu maliyesinin sürdürülebilirliği sağlanana dek bu durumun böyle devam edeceği kesindir.
Neticede sektör zordadır, işletmeler borç batağındadır ve kendi kaynaklarımızla yapılabileceklerimiz oldukça sınırlıdır.
Bu koşullarda, Türkiye’nin desteğiyle yürütülecek 2016-2019 programı kapsamında kütle turizminin yanı sıra özel ilgi turizmine artan oranda imkânlar sunmayı denemek gerekecektir.
Zorluklarımız sadece bu sektörle de sınırlı değil aslında.
Örneğin son zamanların revaçta konuları gençlik ve spor alanlarında da yeni projelere ve yeni yatırımlara ihtiyacımız vardır.
Aksi halde tüm bu alanlarda ciddi bir çöküş yaşayacağımız bilinmelidir.
Statükonun temel mantığı yeni usul işbirliklerini (proje bazlı yardımları) berhava etmek ve Türkiye kaynaklarının eski usule göre üleşilmesini sağlamaktır.
Türkiye, kaynaklarının eski usule göre üleşilmesini önlemek için kendi tedbirlerini almıştır.
Kimliğimiz ve kültürümüzle ilgili hassasiyetlerimizi, hukuka bağlılığımızı ve benzeri varoluşsal ilkelerimizi statükonun birer enstrümanına dönüştürmek isteyecek olanlara rağmen yeni usullere göre bu işbirliklerinin doğru zeminde gerçekleşebilmesini sağlamamız gerekmektedir.
Neyin neden olmayacağını değil neyin nasıl olacağını anlatacak vizyoner bir siyasetle yolumuza devam edebiliriz ancak.
Eko ve agro turizm için kısa vadede tüm paydaşların katkısıyla palyatif bazı çözümler üretilebilir.
Ancak esas yapılması gereken, 2016-2019 programı için çalışmaları hızlandırmak, çatıyı kurmak ve katılımcı bir anlayışla tüm sektörlerimizin gerçek ihtiyaçları ışığında kendi önerilerimizi somutlaştırmaktır.
Unutulmamalıdır ki sektörlerimize dair önerilerimizin gerçekleşebilmesi, mali sürdürülebilirlik için atmayı öngöreceğimiz adımların niteliği ile doğrudan ilişkili olacaktır.

Bu yazı toplam 3517 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar