1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Deniz suyunda lağım varsa, kimin umurunda
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Deniz suyunda lağım varsa, kimin umurunda

A+A-

İnsanlar için en hesaplı ve doğal eğlence plajlar kaldı; serinlemek, kulaç atmak, kumsalda yürümek ve unutmak…
Kibri unutmak ve kirliliği…
Hayatlarımızdan çaldıkları ne varsa unutmak…

Kıyılar kimi partililerin, zenginlerin ve bir avuç hatırlının işgaline verildiği için yoksulların işi yine zor elbette…
Hele Girne’de çok mümkün değil denize girecek yer bulmak…
Ada ülkesinde maviye doğru yürüyemiyorsunuz.
Çoğu sahipli!

Bir savaş olmuş, hem kıyıya, hem denize konmuşlar (!)
Yetmez toprağı talan etmişiz, denizi de tapusuna kaydetmiş kimileri…

Anayasaya rağmen…
Hani yüz metrelik kıyı şeridi içinde kalan bölge yalnızca kamu yararına kullanılabilir diye yazıyor ya…
Öylece yazıyor işte!

*  *  *

Sağlık Bakanlığı’nın internet sitesine göre deniz suyu tahlilleri en son haziran ayında yapılmış.
Temmuz, Ağustos en yoğun zamanlar ya!
Gerek duyulmamış…

Peki, o haziran analizlerinde ne olmuş?
Mağusa’da Kocareis ve Glapsides, Lefke’de Yedidalga, Girne’de Merit plajlarında koli basili görülmüş.
Deniz suyuna lağım karışmıştır muhtemelen!
Tam da en “dolu dolu” plajlar buraları!
“Bokunda boğul” diyen adamı niye hedef göstermişlerdi o halde?

*  *  *

Deniz ülkesinde yeni bir uyarı ya da çalışma duydunuz mu?
Deniz suyuna yönelik yeni bir analiz okudunuz mu siz?
Çevre örgütlerinin taleplerini işitiyorum sık sık ancak farkında değilim!
Yaz mesaisine denk geliyor olsa gerek…
Bir de “kurultay” işleri var daha mühim…
Üstelik temmuz, ağustos tören zamanları, resmigeçit telaşları…

*  *  *

Ada yarısında yeni bir tüzük geçtiğinde ya da yeni bir uygulama başlayacak dendiği zaman gülümsüyorum artık!
Çünkü laftadır bilirim!

Ne bu uyduruk devletin denetim mekanizmaları vardır, ne de insanların bireysel sorumluluk duygusu…
Öyle “rastgele” yaşıyoruz, doğaçlama!

*  *  *

Avrupalı değerlerden çok daha uzağa sürüklüyorlar hepimizi…
Yozlaşmış bir geleceğe…
Hayat kalitesi yerine nutukla, kanla, namazla, ırkla, düşmanlıkla, korkuyla ve ilhakla örüyorlar dört yanımızı…

Makamla, maaşla teslim alarak…
“Yemleyerek” adeta!
Pisliğin içinde…

 

Bu yazı toplam 1478 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar