1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Davaya bir hukukçu mu lazım? Tufan Erhürman göreve hazır!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Davaya bir hukukçu mu lazım? Tufan Erhürman göreve hazır!

A+A-

En başından beri gaf üstüne gaf yapan ve hatta Türkiye’den bir bunamış amcayı getirtip, KKTC vatandaşlarının neredeyse üçte ikisinden fazlasına “geri zekalı” dedirten “geri zekalı kampanyacılar” yine çok ciddi bir “geri zekalılığa” imza attı!

-*-*-

Nerede bir “adamları” varsa, talimat gönderip, “… biz her hangi bir adamcı değiliz, davacıyız; bizim vazgeçilmez davamız var, biz bu davanın arkasındayız” diyerek, akılları sıra Ersin Tatar’a bu “dava”yı mal ederek oy devşirmeyi hedefledi!

-*-*-

Tam çuvallama hali!
Çünkü, sizin bu “dava”nız var ya; bu davayı her hangi birinin savunması yeterli mi yani?
Kukla da koyabiliriz oraya, papağan da!
Hatta giksi de!

-*-*-

Olur mu?
Olmaz!

-*-*-

Aktör bulalım, hem yakışıklı hem de havalı, onu seçelim gibi bir şey!

-*-*-

Kaldı ki, gerçekten ortada bir “dava “varsa, o zaman “bir de hukukçu” olması lazım!
Meseleyi ya da “dava”yı iyi bilen biri olması lazım!

-*-*-

Rauf Denktaş’ın ekibinde çalışmış, Mehmet Ali Talat’ın ekibinde yer almış bir hukukçu mu davanızı çok daha iyi savunur yoksa iyi bir kafa golcüsü ya da timsah kuyruğu tutucusu mu?

-*-*-

“İsim değil, dava önemli” çıkışı, tam da Tufan Erhürman’ı tarif ediyor!

-*-*-

Ve çok ayıptır, çok günahtır, Ersin Tatar’ın “işe yaramaz biri” olduğunu işaret ediyor – adamı resmen aşağılıyor!
Kendi kampanyacıları, kendi destekçileri tarafından bu seviyede rencide edilen Ersin Tatar’ın yerinde olsam, “alın adaylığımı başınıza çalın, çekiliyorum” derim!
Bu seviyede bir küçük düşürme, bu seviyede bir aşağılama, bu ülkenin siyasi tarihinde yaşanmamıştır!   

-*-*-

Torbayla para götürecek olan bu geri zekalı seçim ekibinin bu aptalca talimatına uyanların da ne tür bir oyuna getirildiklerini anlamakta zorlanıyorum!

-*-*-

Gerçekten ortada bir dava varsa; bu davayı Türkiye ile birlikte yürütecek olan kişinin, bu davaya ve bu ülkenin gerçeklerine çok iyi hakim bir hukukçu olması, akıllı bir tavır olur! 


Faşistlerde bir değişiklik yok; hep aynı oyun!

ELAM’ın Avrupa Milletvekili ile FETÖ’nün, pardon her neyse işte; Türkiye’nin bir eski bakanı ya da daha eski görevi gereği bir kumandanı Kopenhag’taki bir Avrupa toplantısında bir birlerine laf sokmuşlar!

-*-*-

Avrupa gazetesi “aşağı türüksen sakal, yukarı tükürsen bıyık” diyor!

-*-*-

İçimde bir şüphe var ki, bir birilerine laf sokan bu iki faşist kafa; bir oyunun parçasıdır!

-*-*-

Nasıl bir oyun?

-*-*-

ELAM’cı vekilin o toplantıda olacağı biliniyordu…
Hatta kendi aralarında önceden bile konuşulmuş – planlanmış olabilir…
ELAM’cı vekili konuşturdular; akabinde FETÖ’cü – pardon eski TC’li bakanı üzerine saldırttılar; ve hemen akabinde de, Ersin Tatar ile Ünal Üstel’e, toplantıya katılmış gibi açıklama yaptırdılar!

-*-*-

Ama nereden baksan fiyasko!

-*-*-

Çünkü kavga eden her iki faşistin de Kıbrıs’ta barışa, insanların birlikte, mutlu, huzurlu yaşamasına karşı tipler olması rastlantı değildir!

-*-*-

Ayrıca, tartıştıkları konu da dün ortaya çıkmış bir “tartışma konusu” hiç değildir!

-*-*-

Çözüm de bu yüzden şarttır!

-*-*-

Çözüm olmazsa, kimisi “işgal var” diyecek, kimisi “hayır yoktur”la devam edecek ve iki tarafta da gronk – her türlü fırsatçılık değerlendirilecek!

-*-*-

Haaaa hepsinden kötüsü, Ersin Tatar’ın, “güvenlik ve garantiler” konusundaki inanılmaz bilgisizliğidir…

-*-*-

Tatar, tıpkı diğer “çözüm düşmanları” gibi; güvenlik ve garantileri, “KKTC’nin güvenliği ve garantisi” ya da “Kıbrıslı Türklerin garantisi” olarak algılıyor!

-*-*-

Oysa, temeli ya da yasal dayanağı Güvenlik ve Garanti Anlaşması’na dayanan bu meselede “garanti” edilen, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğüdür… 

-*-*-

Faşistler hayatlarında ilk kez mi bilerek veya bilmeyerek “işbirliği” yaptı?
Hayır!

-*-*-

Şunu çok iyi bilmek lazım; Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devamını savundukları için kavga veren Ayhan Hikmet ve Muzaffer Gürkan’ın Türk yeraltıcılar tarafından katledilmesinde, Rum yeraltıcıların parmağı hatta parmakları olduğu, artık çok iyi bilinen bir gerçektir!


Eşit ve egemen tazminat!

Limasol’da temmuz ayında çıkan büyük yangından etkilenen kişilere tazminatlarının bu ay içinde ödenmeye başlayacağı bildirildi. Fileleftheros gazetesi, Rum İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre evlerinin/iş yerlerinin bir kısmı ya da tamamı yanan kişilere hasarın boyutuna göre bir defada veya taksitler şeklinde tazminat ödeneceğini yazdı.

-*-*-

Hükümet çok başarılıdır, bizdekiler asla değildir falan dediğim yok!
Demeyeceğim de!

-*-*-

Ama şunu söyleyeceğim; Yedidalga’da yaklaşık 8 sene önce bir dolu faciası yaşandı… 
Çok ciddi maddi hasar meydana geldi…

-*-*-

Başbakan Tufan Erhürman’dı!
Dörtlü hükümet dönemi…
Ömrü, tazminat konusunu karara bağlamaya bile yetmedi…

-*-*-

O dönemde cumhurbaşkanı, Mustafa Akıncı’ydı…
Çatıları yıkılan iki evin tamirini üstlendi, o kadar… 

-*-*-

Ve yine o dönemde de muhtar olan değerli ağabeyim Güner Sergil’e sordum; “Muhtarım, köylü tazminatını aldı mı?”
Sadece güldü!

-*-*-

Erhürman’dan sonra, nice nice başbakanlar göreve geldi…
Ersin Tatar, Ersan Saner, Faiz Sucuoğlu ve Ünal Üstel…

-*-*-

Eşit ve egemeniz diyorsunuz ya!
Gonnara toplamada belki!
Bilmem anlatabildim mi?

-*-*-

Beni ısrarla takip eden pek değerli trollere not: “Git Güney’de yaşa” diyorsunuz ya; orada yaşamayı, oranın vatandaşı olmayı çok canınız çekiyor eminim… Ben zaten Güney – Kuzey ayırmıyorum canlarım benim… Kuzey’deki “şey”le “yasal” bağım, zorunluluktan öteye değildir… Ki biz askerlik görevimizi de yaptık da sizinkiler yapmadı, bunu da belirtmem lazım, yeri gelmişken!

ekran-resmi-2025-09-02-12-18-56.png

Bu yazı toplam 2108 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar