Cumhurbaşkanlığı Seçimlerine Dair…
Ekim’de Cumhurbaşkanlığı (CB) seçimleri var… KKTC halkı için bu seçim, gerçekten çok önemli bir dönemde çok kritik bir dönemeçtir… Ya Kıbrıs sorununu BM Ölçütlerinde çözmenin ve dolayısıyla Kıbrıslı Türkleri genelde dünyaya ve özelde de AB’ye entegre edecek yeni bir siyasi yapılanmaya ulaşmanın başlangıcı olacak, ya da son beş yılda olduğu gibi dünyadan daha da soyutlanan bir ada-yarısında kötülerin kötüsü bir siyasal, sosyal ve ekonomik yaşamda var olmaya çalışılacak…
KKTC’de hayatın her yolunda mevcut koşullar halkın her kesit ve katmanını bunaltmıştır. Ne çalışan mutlu, ne çalıştıran; ne gençler mutlu, ne de yaşlılar… Ne hastalar mutlu, ne de iyiler… Ne üretici güçler mutlu, ne de tüketiciler… Özeti, önünü görebilen olmadığı için mutlu olabilen yok… “Bazılar var ki mutludur” diyebilirsiniz; doğrudur… Statükodan nemalananlar, statükoyu sömürme aracı olarak kullananlar, statükoyu her türlüsünden yasadışı faaliyet ve girişim gelirleri için kullananlar mutlu insan profiline sahip gibi görünebilirler… Onlar da bu kendilerine özgü statü ve statükonun sürdürülebilir olmadığını biliyor ve dolayısıyla gözleri başka diyarlara ulaşabilmektedir; sıçrama tahtası arayışları ve deneyimlemeleri özellikle son dönemlerde görülmektedir.
Mutlu sona yolculuk Kıbrıs sorununu BM Ölçütlerinde çözmeyi hedefleyen yeni bir Kıbrıslı Türk lideri KKTC CB olarak seçmekle başlayabilecektir. Kıbrıslı Rum lider böylesine bir çözümü destekliyor, istiyor rolünü oynuyor; samimi değil… Hele ki karşısında 2-Devletli Çözüm Tezi’ni savunan bir Kıbrıslı Türk lider olunca, bu rolü rahatlıklar oynayabiliyor. Ancak, BM dahil tüm üçüncü taraflar bunun farkındadır ve BM Ölçütlerinde bir çözümü bu iki Kıbrıslı lidere rağmen gündemde ve görüşmeler kapsamında tutmaktadır. Üçüncü tarafların tek ihtiyacı, Kıbrıslı Rum liderin oynadığı rolünü deşifre edecek bir Kıbrıslı Türk liderdir. Geçmişte Papadopulos’u Annan Planı sürecinde Talat, Anastasiadis’i de Crans-Montana Konferansı sürecinde Akıncı deşifre etmişti. Şimdi de yeni bir Kıbrıslı Türk lider Hristodulidis’i deşifre etmesi halinde, uluslararası toplum Kıbrıs Rum tarafına üçüncü kez ‘Yarasız-beresiz’ kaza atlatma şansını vermeyecektir; bunu Hristodulidis de biliyor. Bu Kıbrıslı Türk lider adayı da CTP Genel Başkanı ce CB adayı Tufan Erhürman’dır.
Erhürman Ekim’deki seçimi kazanır mı? Halihazırda KKTC’deki seçmen eğilimleri kazanacağına dair çok güçlü mesajlar vermektedir. Kimler destekliyor, kimler oy verecek?! CTP’lilerin ve sempatizanlarının tümü… Bir de yurtseverlerin tümü… Kimlerdir ‘Yurtseverler’? Bu bağlamda önemli bir kitle TDP’liler ve TDP sempatizanlarıdır; parti yönetim organları da bu yönde karar almıştır. Diğer sol parti ve örgütlerin de benzeri karar alması beklentisi kendi üyeleri ve sempatizanları arasında güçlü bir bekleyiştir. Sosyal, ekonomik, siyasal ve köken aidiyeti ne olursa olsun yurt sevgisine sahip, yarınını bu topraklarda huzurlu ve mutlu yaşamak isteyen demokrat seçmenler… Tüm bu kitleler, farklılıklarını dondurup, ortak değerleri üzerinden birliktelik ve dayanışma gerçekleştirmenin adımlarını attı… TDP’nin “Ortaklaşma” dediği bu olgunun nüvesi yurtseverlerin dayanışmasıdır, yurtseverlerin birliğidir. Ve bunun tek sahibi vardır, yurtsever demokratlar veya demokrat yurtseverler, nasıl bakarsanız bakın… Bunun çatısının adı ‘Yurtsever Güçler’dir; Erhürman da onların sembol temsilcisi, önderidir.
Daha önce de bu köşeden yazmıştım; KKTC CB seçimleri bir grup seçmen için KKTC’ye Cumhurbaşkanı seçmektir, KKTC’yi tanıyanlar nezdinde KKTC’yi temsil etsin yeterlidir; başka bir beklenti ve görev yüklemesi yok… Bir grup seçmen için ise Kıbrıslı Türk lider seçmektir ki, kendisini bu sıfat ile tanıyan ve kabul eden uluslararası toplum ve siyasetle karşılıklı iletişim ve ilişki içinde olsun ve Kıbrıs sorununu BM Ölçütlerinde iki bölgeli, iki halklı federal bir yapıyla çözün ve o yapı içinde Kıbrıslı Türkler siyasi eşit ve etkin taraf olarak Federal Kıbrıs’ı Rumlarla ortaklık içinde yönetsin… Ve Yurtsever Güçler böyle bir çözümün Kıbrıs’ta halklara sürdürülebilir barış, sürdürülebilir ekonomi, sürdürülebilir mutlu yaşam sunacağının bilincindedir.
TDP’nin KKTC CB seçimlerinde Erhürman tercihinin Yurtsever Güçler’in farklılıklarını dondurarak benzerlikleri üzerinden halk için mutlu sona gidebilmenin önemli ve değerli zeminini yarattığını takdirle söylemek gerek. Bu tavrın geleneksel ‘Boykotcu’ seçmene de örnek olması ve onların da Yurtsever Güçler’e katılımcı olması CB seçimlerinde Erhürman lehine olan farkı daha da artıracaktır. Hatırlamakta fayda var, son CB seçimlerini Tatar 4422 oy farkı ile kazanmıştı; iddia ederim ve derim ki boykotçular bu sayıdan daha fazla idi… Ve gene hatırlamakta fayda var, son Avrupa Parlamento seçimlerinde de Kıbrıs’ta 5266 Kıbrıslı Türk seçmen oy kullanmıştı; iddia ederim ve derim ki bu oy kullananlar arasında KKTC CB seçimlerini boykot edenler 4422’den fazla idi…
Ankara hükümeti?! Annan Planı’nda yaptığı gibi elini taşın altına koyacağını uluslararası topluma alenen söylemişti; yeter ki Kıbrıslı Rum liderin süreci çökertmeyeceğine dair teminatlar verilsin; çökertmesi olasılığına karşı da Kıbrıslı Türklerin uluslararası meşruiyeti olan bir formatta dünyaya entegre olacaklarının yazılı garantisi görüşme sürecinin başlangıcında kayda geçirilsin.
Ekim’de yapılacak olan seçim Kuzey Kıbrıs halkının, Kıbrıs adasındaki halkların ve Kıbrıs adasının geleceğine dair çok etken ve etkin bir seçim olacak. Yurtsever Güçler başaracak…