1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Bu yurda sahip çıkanları bölmeyelim
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Bu yurda sahip çıkanları bölmeyelim

A+A-

“Kıbrıs Cumhuriyeti” yurttaşlığı, bu adada doğup büyüyen, burada kök salmış yüzlerce, binlerce insanın en doğal hakkıdır.
Annesi ya da babası yabancı olabilir, başka bir ülkenin yurttaşı olabilir.
Kime ne?

Bu çocuklar, pek çoğundan daha Kıbrıslı…
Ayrıca “yurttaşlık hakkı” için Kıbrıslı olmak zorunda da değiller…

Yurttaşlık, onlar için yalnızca hukuki bir hak değil, aynı zamanda duygusal bir bağdır.
Bu topluma, bu ülkeye, bu topraklara ait hissediyorlar kendilerini.
Kıbrıs'ı sahipleniyor ve geleceklerini burada görüyorlar.
Ortak değerlere, ortak yarınlara tutunuyorlar.

***
Adanın güneyinde, bu eşitsizliğe karşı düzenlenen eylemler önemlidir.
Bir haksızlığı görünür kılıyor, tartıştırıyorlar.

Keşke güneydeki ilerici örgütler, sanatçılar, insan hakları savunucuları da bu sese omuz verse…
Kıbrıslı Rum bireyler bu yürüyüşte yer alsa…
O zaman bu mücadele, sadece bir hak talebi değil, adanın iki yanında yankılanan ortak bir vicdan olurdu.


***
Kıbrıs tarihinin tüm yükünü, günahını, acısını bu insanların sırtına yıkmak isteyenler var.
Ne büyük vicdansızlık!

Kıbrıs’ta doğmuş, burada büyümüş, bu toprakları ana yurt bellemiş bir çocuğa, yalnızca annesi ya da babası – hatta ninesi ya da dedesi – göçmen olduğu için yurttaşlık hakkı tanımamak, sadece bir hukuksuzluk değil, ağır bir insanlık ayıbıdır.

Evet, Türkiye savaş sonrası adaya nüfus taşıdı.
Sadece insan değil, sermaye, rant, irade taşıdı.
Toprağı kuşattı, kaynakları kullandı, demokrasiyi bastırdı.
Ama o düzenin en sessiz mağdurları da çoğu zaman buraya getirilen insanlar oldu.

Yağmanın, talanın, altüstlüğün, parçalanmanın bedelini ödetmek için yanlış adresteyiz…

***
Kıbrıs’ı “yurt” kabul eden çocukları kucaklamamız gerekirken, dışlıyoruz.
Adaya olan bağlarını perçinlememiz gerekirken…
Hem de Kıbrıs Cumhuriyeti üzerinden…

Çünkü bu kimlik, yalnızca bir pasaport, bir seyahat ya da eğitim imkânı değildir.
Bir aidiyetin belgesidir.
Ortak yurt hayalinin tapusudur.
Avrupa Birliği yurttaşlığının kapısıdır.

Ve çok iyi biliyoruz…
“Kıbrıs Cumhuriyeti” kimliği için karanlık bir piyasa oluştu.
İnsanlar, çaresizlikle aracılara binlerce euro ödeyerek bir hakka ulaşmaya çalışıyor.
Kendi doğduğu yurtta “vatandaş” olmak için…
Tam bir rezilliğe dönüştü bu süreç…

***
Kendi içimizde çelişkiler yok mu?
Elbette var!
Kimliğini, pasaportunu, yurttaşlığını istemek ama ismini bile söylemeye utanmak gibi…
Kıbrıs Cumhuriyeti yerine “Rum” demek gibi…

Haklarımızı talep ederken, sorumluluklarımızı unutuvermek gibi…
Toprak bütünlüğüne ve ülkenin bölünmezliğine göz kapamak, mülkiyet hakkını yok saymak gibi…

Ama bütün bu çelişkilerin büyük kısmı, zaten yurttaşlık almış olanlarda yaşanıyor.
Yok sayılanlarda değil.
Görünmez kılınanlarda hiç değil…

***
“Devlet benim” diyenlerin zulmüyle…
“Toprak benim” diyenlerin tahakkümü karşısında bir yurt bölünüyor.
Güç gösterileri arasında yitiriyoruz değerlerimizi…

Bu yurda sahip çıkanları bölmeyelim en azından...

Bu yazı toplam 1916 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar