1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Bataklığı kurutmak istemiyorlar
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Bataklığı kurutmak istemiyorlar

A+A-

Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı bir insan, Kıbrıs’ın kuzeyinden 6 daire neden satın alır?
Hele de bu ortamda!

Gün boyunca bunu düşündüm, sorguladım, yanıtlar aradım.

Yatırım mı?
İyi de hangi sermaye, uluslararası tutuklama kararlarının gölgesinde değerlenebilir?
Hangi yatırımcı, hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde dosyalar bulunan topraklara güven duyabilir?

“Çoluk çocuk, torun torba birlikte yaşamak istiyoruz” diyebilir mi biri?
Belki.
Ama bu kadar safiyane değil dünya şimdi.

Gerçek, daha karanlık bir yerden sesleniyor:
Ya deli gibi parası vardır, harcamak için yer arıyordur…
Ya da karanlık yollarla edinilmiş serveti, “temiz” göstermek istiyordur.

Aklından zoru olmalı ya da başka bir hesabı…

***
Bir insan, başka bir ülkede neden altı daire satın alır?

Üstelik bu ülke, dünya hukuk sisteminde “işgal altındaki toprak” olarak tanımlanıyorsa…
Üstelik alınan her mülk, başkasının yurdundan, evinden, anısından koparılıp pazarlanıyorsa…

Ve hele ki bu ülke, kendi iç hukukunu bile hiçe sayan, yasa ile keyfiyet arasında gidip gelen bir idare ile yönetiliyorsa…

Bu mülkler ihtilaflı…
Emlakçılar, müteahhitler hapiste
Uluslararası Tutuklama Emirleri” geliyor peş peşe…

Ve birileri hâlâ "alınız” diyor.
Bir değil, iki değil, altı daire…
Buyurun efendim, tam da çözümsüzlüğün bağrına!

Bir de unutmadan…
Kimin ülkesini kime peşkeş çekiyorsunuz siz…
Kimin toprağını kime?
Böylesine pervasızca...

***
Üstelik ada yarısının durumu da malum.
Kimi “sıkmaya” geliyor.
Kimi “sıkılamaya…”

Üstelik gelen de giriyor.

Sincap getirsen ya da şempanze…
Kedi getirsen kedi!
Hatta serçe…
Diyorlar ki sana “karantinada kalacak…”

Tetikçi geliyor.
Ne sorgu var ne sual…

Öyle güvenli falan da değil anlayacağınız…
Ekonomi dersen tam bir muamma…

Bir insan bu ülkeden niye altı daire satın alır?

***
Bu nasıl bir karar, bu nasıl bir körlük öyle…
“Akıl tutulması” diyeceğim ama tutarlı olmayacak.
Böylesi bir “tutulma” için de “akıl” olmalı önce…

İnsanlar endişeyle yaşıyor ve ada yarısını yönettikleri iddiasındaki yıkıcı grup karanlığı, krizi, tahriği büyütmek için elinden geleni yapıyor.

Kalite, güvenlik ve standart yoksunluğu her yerde… Yabancılaşma, kontrolsüz nüfus, çevre talanı, trafik kaosu yetmezmiş gibi…. Demokrasi ve irade kaybını saymıyorum bile...

Bir de ülkenin çatlaklarından, acılarından, kaygılarından sızan olanca tutarsızlık, hilekarlık, yalan…

“Taşınmaz Mal Komisyonu” üzerinden güya uluslararası hukuka uyumlu bir dil devşirmeye çalışanların, aslında bu komisyona da karşı çıktıkları hatta iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdukları riyakarlığı misal…

“Topraklarımız elden gidiyor” bağrışması üzerine güya yabancılara mülk alımında sınırlama getirilecek diye önce kesif bir ayrımcılık, sonrasında Türkiyelilere birden üçe çıkarılan mülk hakkı… Derken Avrupalıya üç, Türkiyeliye altı daire… Bir savrulma hali, bir teslimiyet, Kıbrıs’ı yangın yerine dönüştürme gayesi…

Bu bataklığı kurutmak istemiyorlar, çünkü kurursa, altındaki hakikatle yüzleşmek zorunda kalacaklar.

 

Bu yazı toplam 2467 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar