1. YAZARLAR

  2. Neşe Yaşın

  3. BAKIŞLARIN SICAĞI
Neşe Yaşın

Neşe Yaşın

BAKIŞLARIN SICAĞI

A+A-

Başkalarının onayını arıyoruz sürekli. Bakışlarla, sözlerle, yazıyla, dokunuşla… Bir biçimde gelsin istiyoruz bu onay… O başkaları da farkında kendi onaylarını beklediğimizin… Onlar da bizim onayımızı istiyorlar çünkü… Bazen bizi beğenmiş gibi yapıyorlar; kendilerine bir beğeni borcumuz olsun diye… Garip bir oyun bu… Bu çok temel isteği örgütlemiş sosyal medya… Beğen tuşuna basıp birilerini yüreklendirmemizi istiyor… Bizi kaç kişi onaylamış diye de bir heyecan sunuyor önümüze…

Çok temel ve masum bir istek söz konusu olan… Beğenilmek istiyoruz. Benliğimizin diğerleri tarafından hissedilmesini, fiziksel ve ruhsal varlığımıza dokunulmasını, var olduğumuzun, değerli olduğumuzun tasvip edilmesini istiyoruz. Hikâyemizin başında sıcacık bir ana rahminde ve güvencedeydik. O güvenliği bulamadık bir daha… Dünyaya geldiğimiz anda, birilerine ihtiyacımız oldu yaşayabilmek için… Bu ihtiyacı azaltmaya çalışmak anlamına geliyordu biraz da büyümek…
Ne olursa olsun başkaları olmak zorundaydı hikâyemizde… Öteki insanlar, hem güven hem tehlike demekti… Onlar hem arzuladıklarımız hem de korktuklarımızdı. Çaresizdik dünyada… Kendi elimizde değildi var olmak, iyi ve mutlu olmak…
Neler gelmedi ki başımıza… Ve daha kim bilir neler yaşayacağız. Toplumsal ve kişisel hikâyelerimiz çoğu zaman hiç istemediğimiz biçimde gelişecek… Elimizde olan ve olmayan arasındaki gerilim sürecek.
Başkalarının kararttığı bir hayat söz konusu olsa da önemli oranda bizim elimizde değil midir onu daha anlamlı kılmak?
Bu inanca nasıl sahip oldum bilemiyorum ama başıma ne gelirse gelsin onunla başa çıkabileceğim kanısını taşıyorum son sıralarda. İnsanın yapabileceklerinin sınırı yok çünkü… Kötülük anlamında olduğu kadar iyilik ve güzellik anlamında da geçerli bu…
İyimserim bu yüzden… Her mekânda, her durumda, her ilişkide iyiyi bulabileceğime inanıyorum çünkü… Bazen sadece uzak durarak, kapımı kapatıp içime çekilerek… Bazen de sonuna kadar açarak…
Kimi kez ise yapılabilecek tek şey dönüştürmektir. Bir ilişki simyacısı olabilmeyi hedeflemişimdir hep… Sihirli kelimeler katarak ilişkileri başka şekle dönüştürmeyi… Çoğu zaman başarısız olsan da bir kez gerçekleşti mi bu simya, güller serilir yaşanacak günlerin yoluna…
Sorun şu ki… Başa çıkamadıklarımı içimin karanlık odalarına yerleştirip kilitliyorum kapıları… Orada büyük bir ağırlık olarak kalıyorlar. Kapatıldıkları yerde içimi kemiren canavarlara dönüşüyorlar. Her geçen gün o kapıları açma korkum daha da büyüyor. Beni yutup yok edecekler diye dehşete kapılıyorum.
Kaçamıyorsun çünkü kötülüğe tercüme ettiğin pek çok şeyden… Hayatına yazılmış, hikâyeni oluşturmuş ihanet anlarından, yanlış anlaşılmalardan, hırs ve kıskançlıkla yöneltilmiş kötülük sözlerinden… Kapattığın o kapıların ardında, ruhunun hapishanelerinde yaşıyorlar sürekli…
Bazen bir yüzleşmeyi denemek istiyorum. Kendi içimde bir barış sürecini başlatmayı… Dünyanın en zor işlerinden biri bu biliyorum… Yine de denemeye değer diyorum.
Başkaları da bize benziyorlar aslında… Onlar da onay görmek, beğenilmek istiyorlar. Onlar da bu dünyada kaybolmuş hissediyorlar kendilerini… Onlar da başkalarından, belki de bizden korkuyorlar. Belki de bütün katılıkları bizim küçücük bir sözümüzle sıvılaşacak. Belki gözlerindeki delici nefretin yerini gözyaşları alacak…
Korkarız ama bu girişimleri yapmaktan. Geçmişin kayıtları doldurmuştur çünkü zihnimizi. Aşılmaz duvarlar örmüşlerdir aramızda… Yaralarımız bir türlü iyileşememiştir.
Kimi kez ise ancak bir ölünün ardından tutulabilecek kadar büyük bir yası tutmuş ve sonsuza dek veda etmişizdir onlara… Bu kadar zor bir vedanın ardından onların hayaletleriyle buluşmak ürkütür bizi…
Yine de hep güzellik olsun, barış olsun ister insan… Kalbin kapıları sonsuza kadar, korkusuzca açık olabilsin ister. Kimi kez kalbin kırığından yeniden içeriye sızmayı başarır birileri. Geçmişe dair acı kayıtları silmek için yeniden başlatır bir hikâyeyi.
Her birimiz sayısız yaralarla gönül kırıklarına basarak yürümeye çalışmaktayız sonuçta… Dünyanın daha güzel bir yer olması için “kör olası çöpçülerin” aşkları süpürmesi yetmiyor. Yalnızlıkla yürünen yollarda birileri bizi yüreklendirsin istiyoruz en azından… Ayazdaki bedenlerimiz sımsıkı sarılsın istiyoruz bazen…
Hepimiz onay istiyoruz… En çok da bakışların sıcağından…

Bu yazı toplam 3140 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar