1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Atatürkçülük satılık mı?
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Atatürkçülük satılık mı?

A+A-

Öğretmen sendikaları, ülkede yüzlerce işsiz öğretmen varken, Türkiye’den 100 civarında öğretmen getirilmesine karşıdır...
Bu haklı bir karşı çıkış mıdır?
Kesinlikle!

-*-*-

Öğretmen sendikaları, meslek yasalarında yapılması istenen değişikliğe veya değişikliklere karşı mıdır?
Karşıdır!
Sendikalar haklı mıdır?
Tartışılmalı!

-*-*-

Kim tartışmalı?
Tabii ki yönetim ve sendikalar!
Tabii ki Eğitim Bakanı ile sendika temsilcileri!

-*-*-

Peki, şu anda yapılan bu mu?
Değildir!
Peki yapılan ya da yapılmak istenen nedir?

-*-*-

Efendim, hükümet Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile bir protokol ya da protokoller imzalamıştır; bu protokol ya da protokollerde de “öğretmenlerin sesi kesilecek” maddesi olmasa da, o anlama gelen bazı maddeler vardır...

-*-*-

Haaaa, kapitalist Dünya düzeninde, benzer dayatmaları örneğin IMF veya Dünya Bankası hatta AB, ABD, Çin, Rusya gibi büyükler de yapmıyor mu?
Yapıyor tabii ki de o, kapitalist düzenle alakalı bir ekonomik tavırdır.
Bizdekinin ise kapitalizmle ya da ekonomik tavırla falan alakası yoktur!

-*-*-

Egemenlikle alakası vardır!
İşgalle alakası vardır!
Sömürge olup olmamakla alakası vardır!

-*-*-

Ve hepsinden acısı; son derece fütursuz, ahlaksız, düşüncesiz, utanmaz bir tavırla; Kıbrıslı öğretmen camiası; hem toplum karşısında küçük düşürülmeye çalışılmakta hem de en acısı Türkiye düşmanı gibi gösterilmeye çalışılmaktadır...

-*-*-

Yaşadıklarımız, düzgün hükümetlerin, düzgün ilişkileri kapsamında yaşadığımız gelişmeler değildir.
Yaşadıklarımız, “talimat veren” ve “koltukta oturmak için her talimatı kabul eden” arasındaki “sapık” sayılabilecek bir siyasi ilişkinin, Türkiye – Kıbrıslı Türk düşmanlığına sürekli su ve libazma atmasından başka bir şey değildir!

-*-*-

Öğretmenleri, direnmek zorunda bırakıyorlar...
Ve bunu, değiştirdikleri nüfus yapısı içerisinde, tüm öğretmenleri ezmek maksadıyla uyguluyorlar!
Kim uyguluyor
Eğitim Bakanı ve tabii ki hükümet!
Bu eğitim bakanı ve hükümet, kendi öğretmeninden mi yoksa Türkiye’yi yöneten şeriatçı gulumbralardan mı yanadır?
Açık ve de seçik bir şekilde, şeriatçılardan yanadır.
İşbirlikçidir.

-*-*-

Üstelik, bu işbirlikçilik, yukarıda da belirttiğim gibi, sadece “koltuk uğruna” yapılan son derece ahlaksız bir tutumdur...
Çünkü, KKTC’deki hükümet, TC’deki yönetim ile ideolojik anlamda kesinlikle yakın değildir.
TC’de mutlak bir Atatürk düşmanlığı gözle görülürdür; KKTC’de ise korkudan, koltuk sevdasından ve bilimum özel getirilerden dolayı “Atatürk’ü dahi satan” ilginç bir utanç söz konusudur!

-*-*-

Aklıma iki soru geldi...
Bu iki soruyu sormak istiyorum; 
1 - Sevgili Nazım Çavuşoğlu, değerli bakanlar, başbakan ve cumhurbaşkanımız; siz Atatürk düşmanı mısınız?
2 – “Eşit egemen bağımsız KKTC karşıtı” mısınız?


Irmağının akışına, mavi boncuk takışına, 
heybelerin nakışına ölmeyelim, yaşayalım!

Türkiye’de demokrasi, insan hakları, çocuk hakları, kadın hakları, LGBTI + hakları, adalet, şeffaflık, hesap verebilirlik, modernite, özgürlük gibi “kavramlar” düşünülecek olursa; 28 Mayıs 2023 tarihindeki Cumhurbaşkanlığı Seçimi 2’nci Turu’nu Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanması gerektiği, kaçıınılmaz bir gerçektir...

-*-*-

İnsanın doğası, siyasetin mayası, liyakat ilkesinin kaçınılmazlığı gereği, Tayyip Erdoğan’ın beş yıl daha tek başına Türkiye’yi yönetmesi demek; yukarıda saydığım “kavram” ya da “ilkelerin” tümünde daha geriye gidiş demektir...

-*-*-

Türkiye’de bu satırları yazdığım saate göre düşünecek olursak “yarın” yapılacak seçimlerin sonucu; KKTC özeline ve Kıbrıs sorunu geneline nasıl etki edecektir?
Bir de buradan yakalaım, bu konuya bakalım...

-*-*-

En başta da dediğim gibi, Erdoğan kazanırsa, Türkiye’de bir çok konuda mutlak anlamda “geriye gidiş” ya da “çok daha geriye gidiş” kaçınılmaz olacaktır ve bunun KKTC’ye aynen yansıması söz konusudur...
Türkiye’yi bilmem ama KKTC’de daha gerici uçuşları, hiç bir hava aracı yapamaz düşüncesindeyim...
Henüz Kıbrıslı Türk yaşam tarzı, gulumbraların beklediği kadar geriye götürülememiştir ama götürülemeyeceği anlamı da çıkarılamamalıdır.
Haliyle Erdoğan kazanırsa, açık ve de seçik bir şekilde konuşmak lazım, “Türkiyeli – Kıbrıslı Türk kavgası ya da çekişmesi” diye ortaya atılan gereksizlik, daha belirgin hale gelecektir.

-*-*-

Kıbrıslı Türkler de ya yaşadıkları alanı terk edip Güney Kıbrıs’ta ya da Avrupa’nın başka ülkelerinde şanslarını denemeye zorlanacaklardır!

-*-*-

Efendim kalıp direnemezler mi?
Nasıl yani?
Yeni bir TMT’den falan mı söz ediyorsunuz?
Tamam, tamam sakin olun!
Kızmayın!
Ama durum gerçekten vahimdir!

-*-*-

Hiç mi umut yok?
Elbette var!
Kim kazanırsa kazansın, eğer Türkiye, NATO’dan, AB’den ve ABD’den ya da “Batı” dediğimiz siyasi yapıdan uzaklaşmak, kopmak istemiyorsa, en başta çözmesi gereken iki siyasi sorunundan biri Kıbrıs olacaktır...
Zaten “Kıbrıs sorunu” dendiğinde iki adayın kafa yapısı pek farklı da değildir...

-*-*-

Kısacası; 28 Mayıs 2023 akşamı çıkacak sonuç ve sonrasındaki bir kaç hafta çok önemlidir...
Olasılıklar mı?
Ekonomik iflas, kesindir...
Türkiye’de iç savaş; Misak-ı Milli sınırlarının bölünmesi dahil ciddi “siyasi” ve “acı” olasılıklar da söz konusudur...
Afganistan görüntüsü dahi olasılıklar içerisindedir...

-*-*-

Dilediğim mi?
En yukarıda saydığım tüm ilkeleri ve değerleri savunabilecek, çok güçlü, laik, demokratik, modern, güçlü, saygın, barış yanlısı, dost, ağabey, ana bir Türkiye görmek... 
Böyle bir Türkiye’nin zaten Kıbrıs diye bir sorunu olmamalıdır... 
Bilmem anlatabildim mi?

-*-*-

Peki son bir soru; “Yukarıda Afganistan falan dedin Serhat; bu konuda Türkiye için endişeli misin?”
Yanıt veriyorum: Çok!

-*-*-

Irmağının akışına, mavi boncuk takışına, heybelerin nakışına ölmeyeceğimiz; tam tersine bunlara hayran olacağımız ve yaşayıp, yaşatacağımız bir Türkiye... 
İnşallah!

65721536-906.jpg

Bu yazı toplam 1581 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar